Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1343 E. 2022/757 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2020/1343 – 2022/757
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1343
KARAR NO : 2022/757
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/07/2020
NUMARASI : 2019/162 E. – 2020/121 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Marka ile İlgili Kurum Kararlarının İptali, Hükümsüzlük

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 17/07/2020 tarih ve 2019/162 E. – 2020/121 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı Şirket ve … Kurumu tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin Türkiye’de ve dünyanın pekçok ülkesinde tanınmış hale gelmiş markalarının arasında “…” markasının bulunduğunu, bu markanın 1927 yılından beri kullanılmakla beraber ilk defa 1971 yılında müvekkili adına marka olarak tescil edildiğini, gelişen ihtiyaçlarla birlikte markanın tescil kapsamının genişletildiğini, bu markanın “tanınmış marka” olarak tescilli olduğunu, davalı Firmanın davaya konu marka başvurusunda geçen “…” ibaresinin Türkçe’de bilinen bir anlamı olmadığını, bu ibarenin Türkçe’de “…” olarak okunduğunu, taraf markalarının bu nedenle yakın benzer olduğunu ve aralarında karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu, davalının bu markasını “ilaç ihtiva eden kozmetikler” için de tescil ettirmek istediğini, davacının tanınmış “…” markalarının da kozmetik sektöründe kullanıldığını ve tanındığını, davacının “…”lu pek çok tescilli markasının bulunduğunu ve bu markaların seri marka olduğunu, davalının markasının bu seri markalar arasına sızma ve “…” markasının tanınmışlığından haksız yararlanma ihtimalinin yüksek olduğunu ileri sürerek YİDK’nın 2019-M-5901 sayılı kararının iptalini ve 2017/121786 sayılı markanın tescili halinde “ilaç ihtiva eden kozmetikler” açısından hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
Davalı … Anonim Şirketi vekili, müvekkilinin “…” markası ile davacının “…” markasının karıştırılmasının olanaksız olduğunu, taraf markalarının görsel, işitsel ve anlamsal açılardan birbirine benzemediğini, davalının “…” markasının etkin maddesi tenoksikam olan tıbbi bir ürün olduğunu, 05. Sınıfa giren “insan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi amaçlı kimyasal ürünler”de kullanılacak “…” markasının hedef tüketici kitlesinin doktor, eczacı, diğer sağlık çalışanları, hastalar ile hasta yakınları olduğunu ve ilacın sadece eczane/ecza depolarında ve reçete ile satılmasının zorunlu olduğunu, halbuki davacının “…” markasının “temizlik, kişisel bakım ve kozmetik ürünler” grubuna dahil olduğunu ve sokak tezgahlarında, büfelerde, her türlü perakendeci ve süper/hiper marketlerde satıldığını, bu yüzden de markaların karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, davacının “…” markasının tanınmışlığından davalının haksız yarar elde edeceği ya da bu markanın ayırt edici niteliğini zedeleyeceği yönündeki iddialarının da bu nedenle mesnetsiz olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … Kurumu vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı Şirketin davaya konu 2017/121786 numaralı markasının emtia listesine giren tüm emtia açısından emtia benzerliği şartının gerçekleştiği, “…” ibaresinin etken madde değil, marka olduğu, “…” ibaresinin jenerik/tanımlayıcı bir ifade olmadığı, her iki kavramın bilinen anlamsal bir karşılığının bulunmadığı, davalı markasının fiiliyatta ne şekilde kullanıldığı hususundan ziyade karşılaştırılan emtia listeleri baz alınarak değerlendirme yapılmasının gerektiği, bu hale göre detaylı emtia karşılaştırması neticesine göre karşılaştırılan emtia arasında benzerlik bulunduğu, davacının “…” markasının “kozmetik, kişisel bakım ve temizlik ürünleri” sektöründe yoğun tanıtım faaliyetleri ile istikrarlı bir şekilde uzun yıllardır kullanıldığı ve tanıtıldığı, davacı firma ile özdeş hale geldiği, bu markanın bu sektörlerde iyi bilindiği ve tanınmışlığa ulaştığı, davaya konu farmasötik ürünlerin hitap ettiği kesimin doktorlar ve eczacılar gibi ihtisas sahibi bilinç düzeyi yüksek kimseler oldukları, ilaç emtialarının reçeteli veya reçetesiz satılabilecekleri, bilinç düzeyi yüksek bu kimselerin karşılaştırılan markaları hiçbir zaman karıştırmayacaklarından bahsedilemeyeceği, zira karşılaştırılan markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal düzeyde iltibas tehlikesi oluşturacak düzeyde benzerlik bulunduğu, davalı markasının son kısmında bulunan “…” ekinin iltibas tehlikesini bertaraf edecek asgari ayırt ediciliği sağlamaktan uzak olduğu, karşılaştırılan markaların başlangıç kısmının yüksek düzeyde benzerlik içermesi ve kavramların jenerik ifade barındırmaması karşısında bir kısım tüketicinin markaların farklı kaynaklara işaret ettiğini algılasa bile marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı bulunduğu hususunda yanılsamaya düşebileceği, “…” ibareli markaların kullanım yolu ile ve güçlü ayırt ediciliğinin sağladığı olumlu imajın davalı marka sahibine haksız şekilde transfer edilebileceği, bu nedenle karşılaştırılan markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimali bulunduğu gerekçesi ile davanın kabulüne, 2019-M-5901 sayılı YİDK kararının iptaline, dava konusu 2017/121786 sayılı markanın “İlaç ihtiva eden kozmetikler” emtiası bakımından hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı Şirket vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davacının markasının … şeklinde tescil edildiğini, müvekkilinin markasının ise … ibaresini taşıdığını, bu iki markanın görsel, sesçil ve anlamsal olarak tamamen farklı olduğunu, markaların karıştırılma ihtimali iddiasının dayanağının bulunmadığını, 20.02.2020 tarihli raporda taraf markaları arasında 6769 sayılı Kanun’un 5/1-ç maddesin anlamında ayniyet ve/veya ayırt edilemeyecek kadar benzerlik ve 6/1. maddesi anlamında iltibas tehlikesi bulunmadığının belirlendiğini, dosyada iki çelişkili rapor varken üçüncü bir bilirkişi heyeti oluşturulup çelişkinin giderilmesi gerektiğini, bilirkişi raporunun hangi gerekçeyle diğerine üstün tutulduğunun açıklanmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … Kurumu vekili istinaf başvuru dilekçesinde, mahkeme kararının aksine taraf markaları arasında benzerlik bulunmadığını, davalı Şirketin … ibareli başvurusu ile davacı Şirkete ait itiraz konusu markanın görsel, işitsel ve bıraktıkları toplu intiba yönünden birbirinden farklı markalar olduğunu, bilinçli tüketicilerin bu markaları karıştırmayacağını, iki farklı bilirkişi raporu varken çelişki giderilmeden karar verildiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka ile ilgili Kurum kararlarının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalı Şirketin davaya konu 2017/121786 numaralı markasının emtia listesine giren tüm emtia açısından taraf markaların arasında emtia benzerliği şartının gerçekleştiği, diğer yandan davalı Şirketin “…” ibareli markası ile davacının “…” ibareli tanınmış markaları arasında, SMK’nın 6/1. maddesi anlamında görsel, işitsel ve kavramsal düzeyde iltibas tehlikesi oluşturacak düzeyde benzerlik bulunduğu, davalı Şirketin başvurusuna konu markasının son kısmında bulunan “…” ekinin iltibas tehlikesini bertaraf edecek asgari ayırt ediciliği sağlamaktan uzak olduğu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu, bu nedenle ilk derece mahkemesince ek bilirkişi raporu veya yeni bir bilirkişi raporu alınmamasının sonuca etkili bulunmadığı, diğer yandan Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin; …-… ibareli markalara ilişkin verdiği 2016/6381 Esas, 2018/319 Karar ve 16/01/2018 Tarihli, …-… ibareli markalara ilişkin verdiği 2015/4711 Esas, 2015/11333 Karar ve 02/11/2015 Tarihli, …-… ibareli markalara ilişkin verdiği 2015/6825 Esas, 2016/740 Karar ve 25/01/2016 Tarihli kararlarının da bu yönde olduğu anlaşılmakla, davalı Şirket ve … Kurumu vekillerinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı şirket ve davalı … Kurumu vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı şirketten ve davalı … Kurumundan ayrı ayrı alınması gereken 80,70.TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, istinaf başvurusunda yatırılan 54,40.TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davalı şirketten ve davalı … Kurumundan ayrı ayrı tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalı Şirket ve davalı … Kurumu tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı şirket ve davalı … Kurumu üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 02/06/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 13/06/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.