Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1339 E. 2022/793 K. 10.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2020/1339 – 2022/793
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1339
KARAR NO : 2022/793
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/07/2020
NUMARASI : 2019/230 E. – 2020/71 K.

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 01/07/2020 tarih ve 2019/230 E. – 2020/71 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin aralarında 89/009609 numaralı “… + Şekil” tanınmış markası dahil 19 farklı markanın sahibi bulunduğunu, bu markalardan “ …” esas unsurlu markaların herkes tarafından bilinen tanınmış markalar olduğunu, davalı …’nın “…” unsurlarından oluşan markanın 43. Sınıfa giren hizmetlerde kullanılmak üzere yapmış olduğu 2018/16478 numaralı marka tescil başvurusuna müvekkilinin yaptığı itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı ve Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu tarafından ret edildiğini, oysa dava konusu başvuruda yer alan “…” ibaresinin herkes tarafından kullanılan vasıf belirten İngilizce kökenli bir sözcük olduğunu, markada yer alan “…” ibarelerinin de ayırt ediciliğinin olmadığını, dava konusu markanın müvekkilinin markalarının serisi niteliğinde algılanmasının oldukça muhtemel olduğunu, emsal Yargıtay kararlarında da davacı lehine karar verildiğini, özellikle 97/001664, 90/003737, 2007/66906 numara ile tescilli “…” esas unsurlu davacı markaları ile davalının markasının kapsamının iltibas doğuracak kadar benzer olduğunu, “…” esas unsurlu davacı markalarının tüketiciler nezdinde belli bir ayırt ediciliğe ve tanınmışlığa kavuştuğunun kabul edilmesi gerektiğini, “…” unsurlarından oluşan markalar nedeniyle haksız kazanç elde edilmesinin ihtimali karşısında farklı sınıflarda olsa bile davalı markasının tesciline karar verilmesinin marka hukukunun genel ilkelerine aykırı olduğunu, davalı Şahsın kötüniyetli olarak davacının uzun yıllardır kullandığı marka ile çok benzer şekilde marka başvurusunda bulunduğunu ileri sürerek YİDK’nın 2019-M-7335 numaralı kararının iptali ile 2018/16478 başvuru numaralı “…” ibareli markanın tescile bağlanmış olması halinde markanın sicilden terkinine ve hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkilinin markası ile davacı markalarının benzerlik göstermediği gibi çağrışım dahi yapmadığını, “…” formunun benzemediğini, davacının markalarından çağrışım yapmayacak çok fazla farklılıklar taşındığını, kötüniyet olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … Kurumu vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı şahsın uyuşmazlık konusu 2018/16478 numaralı markasının 43. Sınıfta bulunan “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri. Gündüz bakımı (kreş) hizmetleri. Hayvanlar için geçici barınma sağlanması hizmetleri.” için tescilli durumda olduğu, ancak davacının itiraza dayanak gösterdiği markalardan sadece 2007/66906 numaralı “…” ibareli markanın 43. Sınıfta bulunan “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri (gündüz bakımı (kreş) hizmetleri, huzurevleri hizmetleri dahil). Hayvan bakım evleri hizmetleri.” için tescilli durumda olduğu, davacının gerek YİDK aşamasında, gerekse hükümsüzlük istemi bakımından eldeki davada itirazına mesnet gösterdiği 2007/66906 sayılı marka haricindeki diğer markaların tescilli oldukları mal ve hizmetler ile davaya konu markanın tescilli olduğu 43. Sınıfta bulunan hizmetler karşılaştırıldığında mal veya hizmet benzerliğinin bulunmadığı, dava konusu markadaki ayırt edici unsurun, Z harfi ve harfin stilize yazım biçimi ile içerdiği şekli unsurlar olduğu, davacının itirazına dayanak oluşturduğu 2007/66906 sayılı markada da ayırt edici olan unsur olarak “Z” harfi ön plana çıktığı, tek harfli ve tek rakamlı markalarda, benzerliğin oluşabilmesi için şekil ve grafik unsurlarının veya stilize yazım biçimlerinin genel benzerliğinin gerektiği, 43. sınıfta benzer mal ve hizmetler yönünden tescilli bu markalarda ayırt edici unsur olan Z harflerinin yazım stili ve ilgili şekli unsurlar neredeyse her açıdan birbirinden farklılaştığı, “Z” harfinin tek başına ayırt ediciliğinin düşük zayıf bir ibare olduğu, markalar arasında ortalama tüketici tarafından ilişkilendirme ihtimali dahil, karıştırılma ihtimaline yol açacak bir benzerlik bulunmadığı, davacı vekilinin SMK m.6/4 ve m.6/5 hükümlerine dayalı marka başvurusuna itiraz istemleri yerinde bulunmadığı, davalı şahsın kötüniyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu da ileri sürülmediğinden kötüniyet iddiasına dayalı hükümsüzlük istemi yerinde olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, taraf markalarının SMK’nın 6/1. maddesi anlamında benzer olduğunu, davalı adına başvurusu yapılan “…” logosunu gören tüketicilerin, bu markayı müvekkilinin markalarının serisi niteliğinde algılamasının oldukça muhtemel bulunduğunu, müvekkilinin markalarının, ülke sınırları içerisinde ciddi bir tanınmışlığa kavuşmuş olduğunu, müvekkili Şirketin, çok tanınmış markası “…” logosunun tüketicilerce bir kez görülüp belleklere yerleştirildikten sonra, farklı emtialarda bile olsa, “…” logosunu içeren başka bir marka gördüğünde, çağrışım yaratacağını, müvekkiline ait markaların SMK m.6/5 anlamında tanınmış marka olduğunun kabulü zorunlu bulunduğunu, müvekkili adına uzun yıllardan beri tescilli “…” unsurlu markalar ile görsel açıdan çok benzer bir marka başvurusunda bulunulmasının, davalı tarafın kötüniyetini açıkça ortaya çıkardığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka ile ilgili Kurum kararlarının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalı …’nın “…” ibareli başvuru konusu markasının kapsamı ile davacının itirazına mesnet gösterdiği markalardan sadece 2007/66906 numaralı “…” ibareli markanın kapsamının benzer olduğu, dava konusu markadaki ayırt edici unsurun, “Z” harfi olduğu, tek harften ibaret markalarda, benzerlik oluşabilmesi için şekil ve grafik unsurlarının veya stilize yazım biçimlerinin benzer olması gerektiği, oysa somut uyuşmazlıkta markalar arasında farklılık bulunduğu, markalar arasında ortalama tüketici tarafından ilişkilendirme ihtimali dahil, karıştırılma ihtimaline yol açacak bir benzerlik olmadığı, somut uyuşmazlıkta SMK’nın 6/4 ve 6/5. maddesindeki şartların bulunmadığı, kötüniyet iddiasının yerinde olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 10/06/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 27/06/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.