Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1331 E. 2022/913 K. 24.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/11/2019
NUMARASI …

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali

BİRLEŞEN ANKARA….

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 27/11/2019 tarih ve 2018/64 E. – 2019/998 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraflarca istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Asıl davada davacı vekili, taraflarca 01.04.2016 tarihinde nakliye sözleşmesinin imzalandığını, bu sözleşmeye göre müvekkilinin dağıtıcı, davalının ise üretici konumunda olduğunu, bu sözleşmenin konusu ve müvekkilinin asli edim borcunun, üretici tarafından üretilen ürünlerin dağıtım şirketi tarafından taşınarak, üretici ile ambalajlı … alım-satım sözleşmesi imzalayan bayi ya da müşterilere teslim edilmesi olduğunu, bu sözleşmeye göre üretici konumundaki davalının temel borcunun da, fabrikadan toplu ya da perakende satış yapan bayilere dağıtıcı tarafından taşınan sular için, aylık taşınan damacana adedi için sözleşmede belirlenen tutarlar üzerinden müvekkiline ödeme yapması olduğunu, taşımacılık faaliyeti sonucunda müvekkili Şirket lehine tahakkuk eden alacakların vadesinin taraflarca kesin vadeli işlem olarak sözleşmede açıkça belirtildiğinden TTK’nın 1530/7. maddesine göre her bir faturanın tebliğ edildiği tarihten 30 gün sonra temerrüt faizi tahakkuk ettirildiğini, alacağın tahsili için başlatılan takibe de davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek davalının itirazının iptaline, takip konusu yapılan alacaklara her bir faturanın tebliğini müteakip 30 gün sonra olan tahakkuk tarihinden itibaren faiz işletilmesine, davalı borçlunun %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödenmesine mahkum edilmesini istemiştir.
Asıl davada davalı vekili, müvekkili ile davacı yan arasında 01.04.2016 tarihli nakliye sözleşmesi akdedildiğini, davacı yanın müvekkili Şirket tarafından üretilen ürünlerin nakliye işini üstlendiğini, taraflar arasındaki ticari ilişki ve borç-alacak durumlarının tarafların ticari defterleri ile sabit olduğunu, davacı tarafın icra takibine konu faturaların içeriğindeki hizmetleri müvekkili Şirkete sağlamadığını, davacı yanca nakliye faaliyetleri esnasında taşınmayan ürünleri taşımış gibi gösterip nakliyesini sağlamayan ürünlerin nakliyeleri gerçekleştirilmiş gibi gösterildiğini, davacı yan tarafından dava dilekçesinde belirtilmiş olan faturaların içeriğini kesinlikle kabul anlamına gelmemekle birlikte, dava tarihi olan 24.10.2018 tarihine kadar davacı tarafından müvekkili Şirkete herhangi bir ihtarda bulunulmadığını, icra takibine konu olan hakedişlerin talep edilmediğini, bu sebeple icra takibinde hesaplanan faizin geçersiz olduğunu, Yargıtay kararı gereği faturaların içeriğine 8 gün içerisinde itirazda bulunulmadığı takdirde sadece faturada belirtilen verilerin doğru olduğu karinesinin doğacağı, bu durumdan faturanın verilmesine neden olan iş veya hizmetin de yapılmış olduğunun kabul edildiğinin anlaşılmayacağını savunarak davanın reddine, davacının %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatı ödemeye mahkûm edilmesine karar verilmesini istemiştir.
Birleşen davada davacı asıl davada davalı vekili, müvekkili Şirket ile davalı yan arasında 01.04.2016 tarihli nakliye sözleşmesi akdedildiğini, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 10. maddesinde davalı yanın gerçekleştirdiği nakliye faaliyetlerine ilişkin olarak ödemenin ne şekilde yapılacağının açıkça düzenlendiğini, müvekkili Şirket tarafından davalı yana yapılan ödemelerle ilgili olarak yapılan kontrollerde davalı yanca nakliye faaliyetleri esnasında gidilmeyen bölgelere gidilmiş gibi gösterildiğini, taşınan üründen daha fazlasının taşınmış gibi gösterildiğinin ve yine şirketleri adına nakliye faaliyeti gösteren dava dışı 3. Şahıs tarafından gidilen bölgelerin de kendileri gitmiş gibi gösterildiğinin tespit edildiğini ve davalı yana bu sebeple KDV dahil 252.241,23 TL fazla ödeme yapıldığının tespit edildiğini, fazla yapılan ödemeye istinaden müvekkili Şirket tarafından 17.10.2017 tarih ve 459203 sıra no.lu fatura tanzim edildiğini ve davalı yana gönderildiğini, ancak faturanın haksız olarak iade edildiğini, faturanın taraflarına iade edilmesi ile birlikte fatura bedelinin tahsili amacıyla Ankara 12. İcra Müdürlüğü’nün 2017/20481 Esas Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ancak davalı yanca icra takibine itiraz edilerek durdurulduğunu, itirazın haksız olduğunu savunarak davalının itirazının iptaline ve %20’den az olmamak üzere icra-inkâr tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir.
Birleşen davada davalı asıl davada davacı vekili, müvekkili Şirketin bakiye alacak miktarı olan 3.314.885,67 TL talep ettikten sonra ödenmemesi üzerine Ankara 8. İcra Müdürlüğü’nün 2017/20275 E. sayılı dosyası ile icra takibi yapıldıktan sonra davacı tarafından haksız ve TTK’da öngörülen, Yargıtay uygulaması ile kabul edilen fatura düzenleme hükümlerine aykırı olarak tanzim edilerek müvekkiline gönderilen, müvekkili tarafından da noter kanalıyla davacıya iade edilen haksız 17.10.2017 tarih ve ….. seri numaralı fatura benzeri yazıya ilişkin olduğunu, bu faturanın TTK’da öngörülen, Yargıtay uygulaması ile kabul edilen fatura düzenleme hükümlerine tamamen aykırı oluğunu, hukuken geçerliliği ve fatura hükümlerine göre ispat değerinin olmadığını, bunun dışında mezkur sözleşmeye göre müvekkilinin sözleşmeden doğan dağıtımı borcunu ifa ettiğini, müvekkilinin sözleşmeye göre teslim aldığı ürünleri sevk irsaliyesi ile sözleşmede öngörülen bayilere teslim ettiğini, sevk irsaliyelerinin tamamı ürünleri teslim alan davacının ilgili bayileri tarafından imzalandığını, bu suretle takibe konu edilen faturaların dayanağını teşkil eden hizmetin sunulduğu ve müvekkilinin talep ettiği alacağın tahakkuk ettiğinin ispat edildiğini, ayrıca periyodik olarak her fatura tanziminden önce müvekkili Şirket ile davacı borçlu arasında o aya ilişkin nakliye/sevkiyatları, hangi bayiye kaç adet ürünün taşındığını gösterir şekilde birlikte liste tanzim edildiğini, bu listede taraflarca mutabakatla kabul edilen nakliye hizmetine göre faturalar tanzim edildiğini ve davacı Şirkete teslim edildiğini, davacı Şirketin kendisine teslim edilen faturaları teslim aldığını, takibe konu edilen hiçbir faturada herhangi bir ihtirazı kayıt ileri sürmediğini, teslim aldığı gün her bir fatura için damga vergisi kesintisi uyguladığını ve faturaları ticari defterlerine kayıt ettiğini, bu suretle davacının, kendisine hizmetin sunulduğunu ve müvekkili şirkete borçlu olduğunu yazılı delil ile de kabul ettiğini savunarak davanın reddine, davacının %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, asıl dosyanın davacısı/birleşen dosyanın davalısı ile birleşen dosyanın davacısı/asıl dosyanın davalısı arasında asıl dosyanın davalısının ürettiği suların asıl dosyanın davacısı tarafından taşınması hususunda nakliye sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşme uyarınca nakliye hizmetlerinin yapıldığı, faturaların kesildiği, takibe dayanak yapılan tüm faturaların taraf defterlerinde kayıtlı olduğu, herhangi bir itiraz da olmadığından faturada yazılı hizmetlerin verildiğinin kabul edilmesi gerektiği, yukarıda belirtildiği gibi söz konusu işle ilgili avans faizi istenebileceği, takipten önce asıl dava ile ilgili davalı temerrüde düşürülmediğinden işlemiş faiz istenemeyeceği, takiple birlikte asıl dosyanın davalısının temerrüde düşürülmesi nedeniyle takip tarihinden itibaren avans faizi istenebileceği, birleşen dava ile ilgili dayanak yapılan faturadaki işlerin yapılmadığına ve üçüncü kişi tarafından yapıldığına dair birleşen dosyanın davacısı tarafından ispat yapılamadığı gerekçesi ile asıl davanın kısmen kabulüne 3.067.659,42 TL’ye davalının yapmış olduğu itirazın iptaline, kabul edilen miktara takip tarihinden itibaren yıllık 10,75’i geçmemek üzere avans faizi uygulanmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine, %20 inkar tazminatı olarak hesaplanan 613.531,88 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, birleşen davanın reddine, %20 kötüniyet tazminatı olarak hesaplanan 50.448,25 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Asıl davada davalı birleşen davada davacı Şirket vekili istinaf başvuru dilekçesinde, karara dayanak teşkil eden bilirkişi raporunda asıl davanın davacısı tarafından verildiği iddia edilen hizmetlerin 3. şahıs firmalarca verildiğini ispat yükünün davalı müvekkilde olduğu belirtilmiş ise de, davacı tarafça nakliye faaliyetleri sırasında taşınmayan ürünlerin taşıma ücretlerinin dahi talep edildiğini, gidilmeyen bölgelere dahi taşıma hizmeti verilmiş gibi fatura tanzim edildiğini, taşınan üründen daha fazlasının davacı tarafından taşınmış gibi gösterildiğinin savunma olarak ileri sürüldüğünü, anılan savunma karşısında bir kısım taşıma hizmetinin hiç yapılmadığı savunulduğuna göre, menfi bir durumun ispatının müvekkiline yüklenmesinin mümkün olmadığını, aksine taşıma hizmeti verdiğini iddia eden davacı bu iddiasını ispatla mükellef olduğunu, davacı öncelikle taşıması yapılmak üzere kendisine teslim edilen ürünlerin belgesini sunması gerektiğini, bundan sonra bayilere teslim ettiği ürün sayısı ile karşılaştırma yapılması gerektiğini, kaldı ki somut olayın da içerisinde yer aldığı bir takım yolsuzluk ve usulsüzlüklerle ilgili olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2019/125417 soruşturma numarasıyla kayıt görmüş dosyasında suç duyurusunda bulunulmuş olup, anılan soruşturma numarası yerel mahkemeye bildirilmiş olmasına rağmen sayın mahkemece soruşturmanın akibeti beklenilmeksizin noksan incelemeyle karar verildiğini, öte yandan birleşen davada yapılan fazla ödemenin iadesi amacıyla girişilen icra takibine vaki itirazın iptaline karar verilmesi talep edildiğini, mahkemece noksan incelemeyle birleşen davamının reddine karar verilmiş ise de, hiç bir şekilde koşulları oluşmayan davalı lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin gerekçesinin bulunmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, talepleri yönünde karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, ilk derece mahkemesinin faize ilişkin hükmünün yerinde olmadığını, taşımacılık faaliyeti sonucunda müvekkili Şirket lehine tahakkuk eden alacakların vadesinin taraflarca kesin vadeli işlem olarak sözleşmede açıkça belirtildiğinden TTK’nın 1530/7. maddesine göre her bir faturanın tebliğ edildiği tarihten 30 gün sonra temerrüt faizi tahakkuk ettirildiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, talepleri gibi takip konusu yapılan alacaklara her bir faturanın tebliğini müteakip 30 gün sonra olan tahakkuk tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Asıl dava taşıma sözleşmesinden kaynaklanan alacağa yönelik başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali, birleşen dava taşıma sözleşmesinden kaynaklanan fazla ödeme nedeniyle yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, taraflar arasında asıl dosyanın davalısının ürettiği suların asıl dosyanın davacısı tarafından taşınması hususunda nakliye sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşme uyarınca nakliye hizmetlerinin yapıldığı, faturaların kesildiği, takibe dayanak yapılan tüm faturaların taraf defterlerinde kayıtlı olduğu, herhangi bir itiraz da olmadığından faturada yazılı hizmetlerin verildiğinin kabul edilmesi gerektiği, söz konusu işle ilgili avans faizi istenebileceği, takipten önce asıl dava ile ilgili davalı temerrüde düşürülmediğinden işlemiş faiz istenemeyeceği, birleşen davanın konusunu oluşturan takibin asıl davaya konu takip açıldıktan sonra yapıldığı, faturanın alınıp kayıt edildikten ve 8 günlük sürenin geçmesinden sonra iade edildiği, davalı vekilince somut olayın da içerisinde yer aldığı bir takım yolsuzluk ve usulsüzlüklerle ilgili olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2019/125417 soruşturma numarasıyla kayıt görmüş dosyasında suç duyurusunda bulunulduğu belirtildiğinden ilgili dosyaya ait bilgi ve belgelerin Dairemize gönderilmesi istenilmiş olup, gelen yanıtta bu dosyada kovuşturulmaya yer bulunmadığına dair karar verilmiş olduğunun görüldüğü anlaşılmakla, taraf vekillerinin vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.3 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Asıl dava yönünden davacıdan alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Asıl dava yönünden davalı … … Aş.’den alınması gereken 209.551,81 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından, davalı … … Aş tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 52.387,95 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 157.163,86‬ TL’nin davalı … … Aş.’den tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Birleşen dava yönünden alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, birleşen dava davacısı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin birleşen dava davacısından tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5-İstinaf aşamasında taraflar tarafından yapılan yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına,
6-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 24/06/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 27/06/2022
….

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.