Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1328 E. 2022/857 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R


İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/06/2020
NUMARASI …

DAVANIN KONUSU : Tazminat

Taraflar arasında görülen davada Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 23/06/2020 tarih ve 2018/747 E. – 2020/226 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, 18.07.2018 tarihinde müvekkili tarafından dava dışı şirkete teslim edilmek üzere davalı tarafa teslim edilen makinenin, davalının zilyetliğindeyken zayi olduğunu, makinenin alıcısına iletilmediğini, bu zararın giderilmesinin davalıdan istenilmesine rağmen zararın karşılanmadığını, müvekkilinin makinenin zayi olması sebebiyle ortaya çıkan zarar ile birlikte üretim ve kar kaybı yaşadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla zayi olan makine bedeli için şimdilik 1.000,00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 17/01/2020 havale tarihli bedel artırım dilekçesi ile, 1.000,00 TL olan alacak talebini, 7.843,56 TL artırarak, 8.843,56 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, davacının dava dilekçesinde ileri sürmüş olduğu iddiaların haksız ve hukuka aykırı olduğunu, anılan kargonun tam ve eksiksiz olarak alıcısına teslim edildiğini, davacıya karşı herhangi bir sorumluluğun bulunmadığını, müvekkilinin kendisine taşınmak üzere teslim edilen kargonun içeriğini araştırma hak ve yetkisi bulunmadığını, içeriği doğru beyan edilmeyen kargonun mahiyetinden kaynaklanan zararın göndericiye ait olduğunu, müvekkili Şirketin sektöründe öncü bir firma olup mezkur taşımada kendisinden beklenen tüm dikkat ve özeni eksiksiz şekilde yerine getirdiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının teslim şubesine gelen kargonun kayıtlara göre bir dakika içerisinde alıcıya teslim edildiği kabul edilse dahi, kargoyu teslim alan kişiye ilişkin herhangi bir bilginin, TC kimlik numarasının, ıslak imzanın, alıcı ödemeli gönderilmesi nedeniyle alınan ödemeye ilişkin herhangi bir bilgi ve belgenin davalı tarafından dosyaya sunulmadığı, davalı firmanın olayın yaşanmasında kastı veya kötüniyeti olmasa da ağır kusurunun söz konusu olduğu, davalının davacı tarafın uğradığı zarardan sorumlu olduğu, taşınan malın niteliği teslim esnasında fişe yazılmamışsa da alış faturasının içeriğinde ve sunulan maillerde “Kaybolan Makine” ifadesinin geçtiği, dolayısıyla davacının iddia ettiği gibi taşınan malın makine olduğu sonucuna ulaşıldığı, bu doğrultuda davacının zararının TTK’nın 880. maddesi kapsamında karşılanması gerektiği, bu kapsamda yapılan araştırmada toplam zarar miktarının 8.843,56 TL olarak belirlendiği gerekçesi ile davanın kabulüne, 8.843,56 TL tazminatın 1.000,00 TL’sinin 26/09/2018, 7.843,56 TL’sinin ise ıslah tarihi olan 17/01/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı Şirket vekili istinaf başvuru dilekçesinde, ıslah talebinin “zamanaşımı defi değerlendirilmeden” kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı bulunduğunu, 07.08.2018 tarihinde teslim edilen kargonun zayi olması nedeniyle oluşan zararın tazmini isteminin 07.08.2019 tarihi itibarıyla zamanaşımına uğramış olduğundan TTK’nın 885. maddesine göre 17.01.2020 tarihli ıslah talebinin talep hakkı zamanaşımına uğramış olduğundan reddi gerektiğini, kargo içeriğinde davacının iddia ettiği gibi makine olduğu varsayımlardan hareketle davanın kabul edildiğini, yazılı belge ispatı bulunmadığını, davacının iddiası kargo göndericisinin içeriğin denetlenmesi talebi olmadığı sürece taşıyıcının kendiliğinden denetleme yapması mümkün olmadığını, kararın emsallere uygun bulunmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, 6102 sayılı TTK’nın 875. maddesi uyarınca taşıyıcının, eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde, eşyanın zıyaından, hasarından veya teslimindeki gecikmeden doğan zararlardan sorumlu bulunduğu, somut olayda da, davacı tarafından taşınmak üzere davalıya teslim edilen makinelerin alıcısına ulaştırılmadığı, davalının teslime ilişkin bir belge sunamadığı, davalı taşıyıcının eşyanın ziyaı nedeniyle davacının uğradığı zarardan sorumlu bulunduğu, dosya kapsamında bulunan bilgi ve belgeler ile alış faturasının içeriğinde ve sunulan maillerde “Kaybolan Makine” ifadesinin bulunması dolayısıyla davacının iddia ettiği gibi taşınan malların kaynak ve saplama makineleri olduğu, TTK’nın 880. maddesi uyarınca, taşıyıcının, eşyanın tamamen veya kısmen zıyaından dolayı tazminat ödemekle sorumlu tutulduğunda, bu tazminatın, eşyanın taşınmak üzere teslim alındığı yer ve zamandaki değerine göre hesaplanacağı, dosyada mevcut bilirkişi raporunda, belirlenen bedelin makinenin, taşınmak üzere teslim alındığı yer ve değerine uygun bulunduğu, esasen belirlenen meblağın hakkaniyete de uygun bulunduğu, her ne kadar TTK’nın 882. maddesinde taşıyıcının sınırlı sorumluluğu öngörülmüş ise de, aynı Kanun’un 886. maddesinde, pervasızca bir davranışla zarara sebebiyet verilmesi halinde taşıyıcının sorumluluk sınırlamalarından yararlanamayacağının düzenlendiği, somut olayda da kendisine taşınmak üzere teslim edilen gönderiyi başka bir kişiye teslim eden davalının, pervasızca hareketi ile zarara sebebiyet verdiği, bu nedenle sorumluluk sınırlandırmalarından faydalanamayacağı, TTK’nın 855. maddesinin 5. fıkrası uyarınca taşıyıcının kastından veya pervasızca bir davranışıyla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilinden veya ihmalinden dolayı, eşya zıyaa, hasara uğramış veya geç teslim edilmişse taşıyıcının sorumluluğunun üç yılda zamanaşımına uğrayacağı, bu nedenle somut uyuşmazlıkta da zamanaşımı süresinin de dolmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 604,10 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından, davalı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL ve 96,62 TL olmak üzere toplam 151,02‬ TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 453,08‬ TL’nin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 16/06/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 27/06/2022

….