Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1327 E. 2022/856 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/04/2018
NUMARASI …
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan Hakka Dayalı)

Taraflar arasında görülen davada Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 02/04/2018 tarih ve 2016/483 E. – 2018/241 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacılar vekili, davalılardan … ve …’in 25/07/2012 tarihli sözleşme ile kendilerinin ve 1. derece yakınlarının ve bu kişilerin ortak oldukları ve olacakları tüzel kişiliklerin o tarihe kadar ve o tarihten sonra üretecekleri takviye edici gıda, … ürün, bitkisel ilaç ve aromatik suları münhasıran tek satıcı olarak dava dışı …. Dr. …’a vermeyi taahhüt ettiklerini, Prof. Dr. …’ın da bu haklarını 29/08/2012 tarihinde … …… devrettiğini, bunun üzerine davalıların anılan ürünlerini Kayseri’de kurulu bulunan … … …… Ltd. Şti. aracılığıyla üretip, Davalı … … İlaç … …’ye vermeye başladıklarını, … isimli şirketin o tarihteki ortaklarının ise davalılar … ve … olduğunu, daha sonra …’in hisselerini yanında çalışan …’na devrettiğini, şirketin müdürlerinin ise … ve … olduğunu, ürünleri teslim ettikleri ve satışını yapan … Şirketinin ortaklarının ise davalı … ve Davalı …’in eşi … olduğunu, müvekkilinin 2011 Ekim ayından beri Ankara ilinde bitkisel ürün satış mağazası bulunduğunu ve çok ciddi satış ciroları yakaladığını, müvekkilinin dava dışı … … ……. ile 01/09/2012 tarinde bayilik sözleşmesi imzaladığını, davalının ürettiği ürünlerin satışını üstlendiğini, iş bu sözleşmenin 12.8. maddesinde tek satıcı, üretici, olan davalıların ürünlerini sözleşmeye aykırı olarak üretmesi veya dağıtılması halinde …’ya halef olarak kendi nam ve hesabına zarar talep edebileceğine ilişkin yetki verildiğini, müvekkilinin … bayisi olarak bir takım giderlerde bulunduğunu ve bayilik sözleşmesine uygun davranarak faaliyetini sürdürdüğünü, 2011 yılında satış yapmasına rağmen ciddi reklam harcamaları nedeniyle kâra geçemediğini ve zarar ettiğini, 2012 yılında ise kar elde ettiğini, kendisini … …. olarak tanıtarak çok ciddi harcamalarda bulunduğunu, müvekkilinin 3. dükkanını da çok prestijli bir yerde 15/04/2013 tarihinde açtığını, davalıların eylemleri nedeniyle 15/01/2014 tarihinde dükkanı kapattığını, müvekkilinin 2013 yılında 3. iş yerini açmasına rağmen cirosunun ve karının düştüğünü, 2014 yılıda ise şubelerinin kendi giderini karşılayamaz duruma geldiğini, zararının meydana gelmesine, davacıların … haricindeki firmalara ürün vermeyeceklerine ilişikin edimlerine uymamasının neden olduğunu, bu şekilde sınırlı sayıda olan perakende satıcıların sayılarının arttığı ve müvekkilinin pazar payının daraldığını, davalıların başta en çok satılan ürün … … olmak üzere piyasa ürün vererek müvekkilinin zararına neden olduğunu, piyasaya çok ucuz fiyata mal vererek haksız rekabete neden olduklarını, … markalı … başka yerde satılamazken, davalılar tarafından ürünlerin 3. kişlere satılmaya başlandığını ve bunun sonucu olarak ürünlerin sahtesinin ve taklitlerinin çıkmaya başladığını, sahte ürün kullanan kişilerin de … markasına güveninin sarsıldığını, bu durumunda satışların azalmasına neden olduğunu, bazı ürünlerde bulunmaması gereken kimyasalların kullandığını, müvekkilinin tüm zararlarının davalıların eylemlerinden kaynaklandığını, ileri sürerek ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak, müspet, menfi ve munzam zararları nedeniyle 1.500,00 TL’nin müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar … ve … … Ltd. Şti vekili, davacının iddialarının senaryodan ibaret olduğunu, Müvekkilinin, … Ltd. Şti. ile aralarında devam eden sözleşmenin feshi ve farklı sebeplerle açılan davalar ve ceza dosyaları olduğunu, ayrıca bayiler tarafından müvekkili hakkında açılan 26 dava olduğunu, davanın kötüniyetle açıldığını, davanın sıfat yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı …, husumetin kendisine yöneltilemeyeceğini, yetki ve zamanaşımı itirazında bulunduğunu, davanın esası yönünden ise, kendisinin davacı ile hiç bir bağının olmadığını, kendisinin ne … ile ne de … ile doğrudan anlaşmasının olmadığını, 2 sene öncesine kadar sahibi olduğu … şirketinin … firması ile fason anlaşması olduğunu, bu nedenle iddiaları kabul etmediğini, taleplerin fahiş olduğunu ve maddi koşulların olunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, … Ltd. Şti. Bayisi olan davacı tarafından dayanalıların davada, piyasaya bayi haricinde kişilere “… ürünlerinin satılması”, “internet üzerinden ucuz satış yapılması” ve “ürün kalitesinde düşüş olması” nedeniyle “…”, “menfi” “munzan zarar” iddiları ile beliriz alacak davası açıldığı, davacının davasını, davalıların “….” olduğu iddiasına dayandırmamış, Bayi sözleşmesi imzaladığı, “… … … Ltd Şti” ile imzaladığı sözleşmedeki hakka istinaden açtığını iddia ettiği, dava dilekçeesinde üretilen maldaki kalitenin bozulması ileri sürülmesine rağmen, üretici … Ltd. Şti. hakkında dava açılmadığı, davanın ….” dayandırıldığı, ürünlerin 2012 yılından itibaren … tarafından üretildiği, varlığı iddia edilen şikayetlerin bu tarihten sonra ki döneme ilişkin olduğu, öte yadan … … … ve bayileri tarafından aynı davalılara karşı açılan bir çok dava olduğu analşılmakla beraber, ayrıca çeşitli suçlamalara dayalı davalılar ile “…”arasında bir çok ceza ve hukuk davası bulunduğu, “…” ile … arasında 2011 yılında distribütörlük sözleşmesi varken, distribitörün ürünlere ait dağıtım hakkını eline almışken …’nın, …’e neden mal verdiğinin, … ile ne gibi bir sözleşme imzalandığının kanıtlanmadığı, …’in “…” ile pazalama hakklarını devraldığını iddia ettiği sözleşmelerden sonra aralarında hukuki sorumluluğunu gerektirecek bir sözleşme bulunmadığı, devir geçerli kabul edilirse borçlu ve alacaklı birleşmesi nedeniyle distribitörlük sözleşmesi sona erecek olmasına rağmen …’in dağıtıcısı ve ürtetici olduğu ürünlere ilişkin olarak kendisinin distribütörü olan …’nın, sonrasında tek dağıtıcı olduğunu iddia etmesine rağmen hangi çerçevede …’den ürün sağladığı, aralarında 2011 yılındaki üreticinin ve dağıtıcının … olduğu dönemden sonra ki dönemde ne gibi bir sözleşme ilişkisi olduğunun davacı tarafından açıklanamadığı, bu çerçevede uyuşmazlığa bakıldığında, davacı bayinin ispatlaması gereken hususun, bayisi olduğu ve kendisine karşı yükümlülükleri bulunan … haricindeki davalıların, kendisine karşı sorumlu olduklarını, sorumlulukları var ise zararını ve zararının davalıların eylemlerinden kaynaklandığını kanıtlaması gerektiği, buna göre davalılar … ve … hakkındaki dava yönünden; üretilen üründeki kalitenin bozulması iddiası yönünden üretici firma dava tarihinde davacının bayisi de olduğu “…” firması olup, davacının imzaladığı sözleşmenin 12.8 maddesinde, ürünlerin üretilmesi ve dağıtılması nedeniyle bir zarara uğraması halinde, ayrı bir muvafakaete ihtiyaç duyulmaksızın bayinin, …’nın söz konusu … üzerindeki hak ve yetkisini, tam bir halef olarak (….ilgili bayi ile yada üretici ile yaptığı sözleşmelerdeki tüm hak ve yetkilerini kullanarak) zararını kendi nam ve hesabına ilgili kişiden tanzim edebileceği, dava konusu dönemde, üretici … ve … olmadığından davacı ürünün bozuk olması nedeniyle ancak üreticiden talepte bulunabileceğinden davalılara husumet yönelmesi yerinde görülmediği gibi dosyaya sunulan email yazışmaları, uyuşmazlık konusu döneme ait alınan analiz raporları ile de üretimin bozuk olduğu kanıtlanadığı, davacının sunduğu analiz raporuda 2015 yılına ait olup, taraflar arasındaki niza nedeniyle şirket hisselerinin “…’ya” devredidiği döneme ilişkin olup, bozuk ürün üretildiğini kanıtlamaya yeterli olmadığı, yine satışların azalmasına ilişkin olarak … Bakanlığının takviye edici ürün satımlarında denetimleri ve mevzuatta değişkliğe gittiği maddi bir vakaa olduğunu, gibi dosya sunulan e-posta yazışmaları ve somut bilgiler içersin bildiri mahiyetindeki yazı da bu durumu kanıtladığı, öte yandan davacı tarafından ürünlerin ayıplı olduğu iddia edilmiş ise de, buna ilişkin somut bir delil sunulmadığı gibi, gerek firmaya gerekse de, bayisi olduğu firmaya dava tarihine kadar ayıp ihbarı yapıldığına ilişkin bir delil sunulmadığı, bu nedenlerle, davalılar … ve … hakkında üretici olmadığından bahisle bayilik sözleşmesinde yazılı hüküm çerçevesinde hakkında dava açılamayacağı, açılabileceğinin kabul edilmesi halinde dahi bozuk ürün iddiası kanıtlanmadığından bu nedenle taleplerin yerinde görülmediği, davalı … Ltd. Şti. yönünden ise üretici olmayıp bir şekilde dağıtım zincirinde yer aldığından üretimdeki bozukluk nedeniyle sorumluluğuna gidilemeyeceği, gidilmesi halinde dahi bozuk ürün iddiası kanıtlanmadığından iddiaların yerinde görülmediği, davacının piyasaya bayiler haricinde ürün dağıtılması iddiası yönünden, taraflar arasındaki ilişki, dava dışı … üretici, davalı … bir şekilde dağıtıcı, dava dışı … Ltd. Şti. tek satıcı konumunda olduğu, … öncesinde … şirketi ortağı iken dava tarihinde şirket ortalığı sona ermiş, davalı … ise …’in ortağı olduğu, davacının imzaladığı sözleşmenin 12.8 maddesi … Ltd. Şti. ve … ve …’e karşı davacıya dava açma hakkı vermediği gibi (Üretici ve bayi olmadıklarından), davacıya geçerliği tartışmalı olan …. sözleşmesi kapsamında verilen bir hak bulunmadığı, ayrıca bu şekilde bir hakkın bulunduğu kabul edilse dahi tanıkların söz konusu … zinciri içersinde piyasaya bayi haricinde mal verilmesini davalıların yaptığına ilişkin somut delil sunamadığı, bir kısım tanıkların … tarafından piyasaya sürüldüğünü iddia etmişken, bir kısım tanıkların ise üretici fabrikadan … tarafından yapıldığını iddia ettiği, öte yandan tanıklar, davacı, bayi arasında iç içe geçmiş ilişkinlerin mevcut olduğunun anlaşıldığı, bu nedenlerle davacının iddialarının ispatlanmadığından, her iki nedenle talepleri yerinde görülmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, mahkeme gerekçeli kararının “davanın niteliği ve uyuşmazlık” başlıklı bölümünde; “dava konusu zarara dayanak olan olayların üretici firma hisselerinin … ….. tarafından satın alındığı, 2014 yılı Mart ayından sonraki döneme ilişkin olduğu” tespitini yaptığını, oysa müvekkili firmanın zarara uğramasına neden olan olayların tamamı 2013 yılında, yani hisse devrinden önce yaşandığını, ön inceleme duruşmasında “Mart 2014 öncesi” yazılacağına “sonrası” yazıldığını, bu yanlışın düzeltilmesi talebinde bulunulduğunu, mahkemenin “….” bölümünün “ç” bendindeki “…. sicil kayıtları” alt başlığında “davacının delil olarak sunduğu bozuk imalatın, … firmasının … isimli üretici firmanın hisselerine sahip olduğu dönemde gerçekleştiği görülmüştür” diyerek yanlış tespiti tekrar ettiğini, hal bu ki; mahkemeye sunulan bozuk imalata ilişkin ürün numunelerinin üretim tarihinin 2013 yılı 6 ve 9. ayı olduğunu, yani zararın oluşmasına ilişkin olayların tarihine ilişkin olarak mahkemenin yaptığı tespit tamamen yanlış olduğu için bu tespite dayanılarak verilen kararın da yanlış olduğunu, mahkemece önemli delillerin yok sayıldığını, … H1 isimli ürünün içinde çıkan yasaklı maddenin ise ayrıca bozuk ürün üretildiğini gösteren başka bir delil olduğunu, mahkemenin maddi olayı birbirine karıştırdığını, … … … Ltd. Şti. ile … … Ltd. Şti.’nin birbirinden bağımsız şiketler olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, tek satıcılık sözleşmeden kaynaklanan hakka dayalı tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacı tarafça, davalıların sözleşmeye aykırı olarak söz konusu ürünleri tek dağıtıcı olan … AŞ dışındaki kişiler eliyle piyasaya sunduğu ileri sürülmüş ise de davalıların bu yönde eylemlerde bulunduklarına dair dosya kapsamında herhangi bir delil bulunmadığı, kayıt dışı satışa ilişkin de söz konusu eylemlerin davalı tarafça gerçekleştirildiğine ilişkin somut deliller sunulmadığından davacı tarafın belirtilen iddiasını ispat edemediği, davacı tarafın bir diğer iddiasının ise davalıların ürünlerin içeriğini ve kalitesini özellikle haksız olarak düşürdükleri olduğu, davalılar ile dava dışı ilk dağıtıcı arasında ürünlerin kalitesine ilişkin herhangi bir standart tespit edilmediği, ayrıca, dosyaya sunulan kanıtlarla bu iddianın kanıtlandığının söylenemeyeceği, dosya kapsamımdaki iddiaların kanıtlanamadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 35,90 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 44,8‬0 TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 16/06/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 27/06/2022