Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1323 E. 2022/997 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/06/2020
NUMARASI :…

DAVANIN KONUSU : YİDK kararı İptali- Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 24/06/2020 Tarih ve 2019/164 E. – 2020/127 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraflarca ve 02/09/2020 Tarihli hükmün tamamlanması talebinin reddine dair kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafça istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin 2010 yılından beri … sistemi ile tüm dünyada büyüyen, kahve sektöründe tanınan bir şirket olduğunu, kendi ürünü olan cafferino markalı ürün yanında üç tekerlekli bir bisiklet ile seyyar satış hizmeti verdiğini, … sisteminin asıl unsurunun seyyar olarak satış olduğunu, davalının müvekkilinin markasının asıl unsuru ile zahmetsiz olarak haksız yararlanma amacında olduğunu, müvekkilin 278 satış noktası olduğunu, çeşitli marka tescilleri bulunduğunu, gerçek hak sahibi olduğunu, 2017 yılından beri Türkiye’de de markanın kullanılmakta olduğunu, belirli bir tanınmışlık seviyesine ulaştığını, çeşitli ödülleri bulunduğunu, davalının kötüniyetli başvurular yaptığını, 2017/75710 sayılı markanın müvekkilin itirazı üzerine reddedildiğini, müvekkilinin Türk pazarına gireceğine ilişkin haberden 2 gün sonra davalının başvuru yaptığını, davalının müvekkili aleyhine açtığı tespit davasının önce hatalı olarak kabul edildiğini, daha sonra müvekkilinin itirazları üzerine reddedildiğini, bunun üzerine davalı aleyhine Edirne 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açıldığını, bu davanın açılışından kısa bir süre sonra davalının yeni bir marka başvurusu yaptığını, müvekkilinin markasının tanınmış olduğunu, benzer eylemlerin dava dışı bir şahıs tarafından Türkiye’de 2015/66206 sayılı marka ile yapıldığını, söz konusu şahsın daha sonra hatasını anlayarak markayı müvekkiline devrettiğini, markaların ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, aralarında karıştırılma olasılığı bulunduğunu ileri sürerek dava konusu YİDK kararının iptalini ve markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …vekili, uyuşmazlık konusu markaların asli ibarelerinin “…” kelimesi olduğunu, markalar arasında iltibas bulunduğunu, davacının kötüniyetli olduğunu, YİDK kararının yerinde bulunduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının “Şekil + … …” ibareli başvuru markasıyla davacının “…-…” ve “…- …” ibareli tescilli markaları arasında dava konusu edilen 2018/24784 sayılı markanın kapsamında yer alan 43. Sınıftaki ”yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” yönünden sesçil ve görsel olarak ortalama (hedef) tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, her ne kadar dava konusu 43. Sınıftaki ”yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” davacının markasının kapsamında aynen yer almasa da davacı markasındaki 30. sınıftaki tüm malların aynı zamanda yiyecek ve içecek şeklinde gıda ürünleri olup, davalının markasının kapsamındaki “Yiyecek ve İçecek hizmetleri” ile ilişkili ve bağlantılı olduğu, işin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makul düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı (hedef) kitlesinin, yargılama konusu 43. Sınıftaki ”yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” yönünden ayırdığı satın alma/faydalanma süresi içinde, davalının başvuru markasını gördüğünde derhal ve hiç düşünmeden bunun davacının “…-…” ve “…- …” ibareli tescilli markalarından farklı bir marka olduğunu algılayamayacağı, dava konusu 43. Sınıftaki ”yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” yönünden ortalama düzeydeki tüketici kesimi nezdinde her iki markanın işletmesel kökenlerinin aynı olduğu, idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletmeye ait markalar olarak algılanabileceği, bu açıdan taraf markaları arasında bu hizmetler açısından SMK’nın 6/1. maddesindeki iltibas-benzerlik-karıştırılma koşullarının oluştuğu, diğer yönden davalının önceki tescilli markası (2012/91278) ile davaya konu başvuru markası aynı olmadığından müktesep hak koşullarının da oluşmadığı, bu hizmetler dışında kalanlar açısından ise iltibas – benzerlik – karıştırılma koşulları oluşmadığı, diğer yönden iltibas oluşmayan kısımlar açısından ise davacıya ait tanınmış olduğu iddia edilen markadan davalı marka başvurusu nedeniyle “haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği” kanıtlanmadığı, dava konusu marka açısından kötüniyetli başvuru yapıldığı iddiasının da kanıtlanmadığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, 2019-M-748 sayılı YİDK kararının dava konusu edilen 2018/24784 sayılı markanın kapsamında yer alan 43. Sınıftaki ”yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” yönünden iptaline, markanın bu hizmetler yönünden hükümsüzlüğüne, sicilden bu hizmetler yönünden terkinine, diğer kısımlar yönünden davanın reddine karar verilmiş, davacı vekili tarafından 27/08/2020 havale tarihli dilekçesinde, 13.08.2020 tarihinde tebellüğ edilen 24.06.2020 tarih ve 2019/164 E., 2020/127 K. sayılı Mahkeme kararında, müvekkili şirketin markasının tanınmış marka olduğunun ileri sürülmüş olmasına rağmen mahkemece verilen kararda SMK’nın 6/4. maddesi babında tanınmışlığı ile ilgili herhangi bir tespit ve karar verilmemiş olduğundan konu ile ilgili olarak ek karar verilmesinin talep edilmesi üzerine mahkemece davacı vekilinin tavzihen düzeltme talebinin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkilinin markasının tanınmış olduğunu, ayrıca davalı tarafın kötüniyetli bulunduğunu bu nedenle 43. Sınıftaki tüm mallar yönünden başvurunun reddi gerektiğini, davalının marka başvurusunun kötüniyetli olduğunu tevsik eden belgeler sunulduğunu, mahkemenin bu yöne ilişkin gerekçesinin bulunmadığını, kötüniyetin mahkemece belirlenmesi gerektiğini, ticari dürüstlük kuralına aykırı olarak tanınmış marka olsun veya olmasın başkasının markasını ele geçirmeye ve haksız yararlanmaya yönelik yapılan tescillerin kötüniyetli tescil olduğunu, davalının müvekkilinin hareketlerini takip ederek marka başvurularında bulunduğunu, dosyaya sunulan maddi olguların irdelenmediğini, davalının müvekkilinin markasından habersiz olduğunun düşünülmesinin hayatın olağan akışına aykırı da bulunduğunu, bilirkişi raporunun eksik incelemeye dayalı olduğunu, müvekkilinin markasının 43. Sınıftaki yiyecek ve içecek sağlanması hizmetmeri için tanınmış olduğunu, bu yönde de bir belirleme yapılmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiş, hükmün tamamlanması talebinin reddine ilişkin karara yönelik olarak da, HMK’nın 305/A maddesi uyarınca, taraflardan her birinin, nihaî kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde, yargılamada ileri sürülmesine veya kendiliğinden hükme geçirilmesi gerekli olmasına rağmen hakkında tamamen veya kısmen karar verilmeyen hususlarda, ek karar verilmesini isteyebileceğini, mahkemece kötüniyet iddiasının gerekçe gösterilmeden reddedildiğini ve müvekkiline ait markanın tanınmış olup olmadığı yönünde bir tespite yer verilmediğini, SMK’nın 6/4 ve 6/5. maddeleri uyarınca tanınmış ve davalının kötüniyetli olup olmadığına ilişkin denetime elverişli ek karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
Davalı …vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkiline ait marka ile davacı marka arasında benzerlik bulunmamakla birlikte karıştırılma ihtimali de bulunmadığını, dosya kapsamında alınan 09.03.2020 tarihli bilirkişi raporu incelendiğinde de anlaşılacağı üzere, davacının iddialarının haksız ve hukuk aykırı olup, bilirkişi raporu doğrultusunda davanın reddi gerekirken yerel mahkemece verilen kararın hukuka aykırı bulunduğunu, dava konusu hizmetlere itiraz gerekçesi markalar kapsamındaki malların ve marka işaretlerinin karıştırılma olasılığına neden olacak benzerlik içermediğini, davacının dava konusu hizmetler yönünden gerçek hak sahipliği iddialarını ispatlayamadığını, davalının kötü niyetli olduğunun kanıtlanamadığını, davacı markalarının tanınmış olduğu iddialarının da ispatlanamadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, YİDK kararının yerinde olduğunu, markalar arasında ilişkilendirme olmayacağını, kapsamlarının benzer bulunmadığını, davanın reddi gerektiğini, bilirkişi raporu alındıktan sonra bu raporun yok sayılarak karar verilemeyeceğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararı iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu, davalının “Şekil + … …” ibareli marka başvurusuna konu ibare ile davacının “…-…” ve “…- … ” ibareli tescilli markaları arasında dava konusu edilen 2018/24784 sayılı markanın kapsamında yer alan 43. Sınıftaki ”yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” yönünden sesçil ve görsel olarak ortalama (hedef) tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, 43. sınıftaki ”yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” davacının itirazına mesnet markası kapsamında aynen yer almasa da, davacının markalarının kapsamında bulunan 30. sınıftaki malların aynı zamanda yiyecek ve içecek şeklinde gıda ürünleri olup, davalının markasının kapsamındaki “Yiyecek ve İçecek hizmetleri” ile ilişkili ve bağlantılı olduğu, bu açıdan taraf markaları arasında SMK’nın 6/1. maddesindeki iltibas-benzerlik-karıştırılma koşullarının oluştuğu, SMK’nın 6/5. maddesi uyarınca, tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hallerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hali saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedileceği, mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının markasının tanınmış marka olmadığı belirlendiği gibi iltibas oluşmayan kısımlar açısından, davacıya ait tanınmış olduğu iddia edilen markadan davalı marka başvurusu nedeniyle “haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği”nin kanıtlanmadığının da belirlendiği, yani mahkemece somut uyuşmazlık açısından SMK’nın 6/5. maddesinin şartlarının bulunmadığı tespitinin yapıldığı, dosya kapsamına göre bu tespitin yerinde olduğu, bu nedenle 43. sınıftaki ”yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” dışında kalan hizmetler için maddenin uygulanma olanağının bulunmadığı, ayrıca SMK’nın 6/9. maddesi uyarınca kötüniyetle yapılan marka başvurularının itiraz üzerine reddedileceği, tescil başvurusu sırasında kötüniyetin başlı başına bir itiraz sebebi olarak öne sürülebilmesi mümkün olduğu gibi, sonradan aynı nedenle hükümsüzlük davasının açılabilmesinin de mümkün bulunduğu, (Yargıtay HGK 16/07/2008 T., 2008/11-501 Esas, 2008/507 Karar), ancak dosya kapsamında bilirkişi raporunda ve gerekçeli kararda belirlendiği üzere dava konusu marka açısından kötüniyetli başvuru yapıldığı iddiasının da kanıtlanmadığı, diğer yönden davalının önceki tescilli markası (2012/91278) ile davaya konu başvuru markası aynı olmadığından müktesep hak koşullarının somut uyuşmazlıkta bulunmadığı anlaşılmakla, taraf vekillerinin asıl karara yönelik, davacı vekilinin ayrıca ek karara yönelik istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Taraf vekillerinin asıl karara, davacı vekilinin ayrıca hükmün tamamlanması talebine ilişkin verilen karara yönelik istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70’er TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, taraf vekillerinin istinaf başvurusunda yatırdığı 54,40’ar TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30’ar TL’nin taraflardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Hükmün tamamlanması talebi üzerine verilen karar yönünden alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-İstinaf aşamasında taraflarca yapılan yargılama giderlerinin taraflar uhdesinde bırakılmasına,
5-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 30/06/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 04/07/2022

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.