Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1314 E. 2022/835 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2020/1314 – 2022/835
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1314
KARAR NO : 2022/835
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/11/2018
NUMARASI : 2017/319 E. – 2018/413 K.

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 26/11/2018 tarih ve 2017/319 E. – 2018/413 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin çok sayıda “…” ibareli markalarının bulunduğunu, davalının 2016/00024 sayılı “…” ibareli marka tescil başvurusunun müvekkilinin markaları ile iltibas yarattığını, buna rağmen müvekkilinin başvuruya itirazlarının, 2017-M-5242 sayılı YİDK kararı ile reddedildiğini, oysa dava konusu markanın müvekkilin tanınmış markalarıyla benzer olduğunu, tüketici grubunun aynı bulunduğunu, davalının müvekkili şirketin “…” tanınmış markasından haksız bir avantaj sağlayacağını ileri sürerek, davalı … YİDK kararının iptalini ve diğer davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Kurumu vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı …, “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük olduğunu, 30. sınıfta tescilli çok sayıda “…” ibareli markanın bulunduğunu, …’ın Denizli’de bir baraj gölü olduğunu, davacının süt ve süt ürünleri ile bilindiğini, markaların benzer olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davalının “…” ibareli başvurusu ile davacının “…” ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerliğin bulunmadığı, davalı başvurusundaki “…” ibaresinin baskın bir ses olduğu, görsel olarak da başvuru ibaresini davacının “…” ibareli markalarından uzaklaştırdığı, taraf marka işaretleri benzemediğinden 556 sayılı KHK 8/1-b maddesindeki iltibasın bulunmadığı kanaatinin oluştuğu, aynı gerekçelerle 556 sayılı KHK’nın 8/4 ve 8/5 maddesindeki koşulların da oluşmadığı, diğer yönden davalı başvurusunun kötü niyetli yapıldığının da kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davalı taraf başvurusu ile müvekkili şirket markası arasında iltibasın varlığının kuşkusuz olduğunu, davalı şahıs tarafından tescili istenen “…” ibaresinin, müvekkili şirket adına tescilli “…” markaları ile benzerlik bir yana, aynı bulunduğunu, 556 sayılı KHK 8/1-b maddesi koşullarının müvekkili yararına oluştuğunu, böylelikle davalının müvekkilince piyasada oluşturulan tanınmışlıktan, itibardan ve müşteri çevresinden yararlandığını, “…” ibareli başka bir başvuruya ilişkin verilen Ankara 4. FSHHM’nin 09.05.2011 tarih, 2010/242 E. ve 2011/262 K. sayılı kararının da huzurdaki davaya emsal teşkil ettiğini, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…” gibi pek çok marka başvurusu hakkında, mahkemelerin müvekkili şirket lehine kararlarının bulunduğunu, 556 sayılı KHK’nın 8/4 ve 8/5 maddelerindeki koşulların da müvekkili yararına oluştuğunu, davalı başvurusunun kötüniyetli olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden, davalının “…” ibaresinin, 30. sınıf mallarda tescili için davalı Kuruma başvurduğu, davacı tarafından “…” asıl unsurlu markalarına dayalı olarak iltibas gerekçesiyle başvuruya itiraz ettiği, itirazların YİDK’in 2017-M-5242 sayılı kararı ile reddedildiği, bu kararın davacı tarafa 13/07/2017 tarihinde tebliğ edildiği, 11/09/2017 tarihinde açılan davanın, 556 sayılı KHK’nin 53. maddesinde belirlenen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmış ve işin esasına geçilmiştir.
Görüldüğü üzere taraflar arasındaki uyuşmazlık, dava konusu başvuru ile davacıların itirazına mesnet markaları arasında iltibas tehlikesinin bulunup bulunmadığı, hükümsüzlük talebi yönünden ayrıca 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesi koşullarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplanmaktadır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun geçici 1. maddesi yollamasıyla somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca, tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa tescil edilemez. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir (Savaş Bozbel, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2015, s. 408- 409).
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde, dava konusu “…” ibareli başvurunun asli unsurunu “…” ibaresinin oluşturduğu anlaşılmaktadır. Zira “…” ibaresinin, “…” ibaresinden uzaklaşan bir anlamı bulunmamaktadır. Dolayısıyla davalının başvuru konusu ibarenin asli unsurunu “…” ibaresi teşkil etmektedir. Davacının itirazına mesnet markaların asıl unsuru da “…” ibaresinden oluşmaktadır. O halde tarafların marka olarak kullanmak istedikleri ibareler yönünden markalar arasında görsel, sesçil ve kavramsal olarak, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca benzerlik bulunmaktadır. Başvuru kapsamında yer alan 30. sınıf mallar ise davacıların itiraza mesnet markalarında aynen yer almaktadır. Bu itibarla tarafların markaları arasında anılan KHK hükmü uyarınca iltibas tehlikesi bulunması koşulu gerçekleşmiştir. Dairemizce mahkemece alınan bilirkişi raporunda belirtilen aksi yöndeki görüşlere itibar edilmemiştir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin “…” markasını davacı markaları ile benzer gören 15.10.2014 tarih, 2014/8614 Esas- 2014/15584 Karar sayılı ilamı da aynı yöndedir.
Taraf markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca benzerlik bulunduğundan, somut uyuşmazlıkta 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesi koşullarının davacı yararına oluşup oluşmadığı noktasında bir inceleme yapılmasına gerek bulunmamaktadır.
HMK.’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK ‘nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile, Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 26/11/2018 gün ve 2017/319 E. – 2018/413 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Davanın KABULÜ ile, davalı … YİDK’nın 2017-M-5242 sayılı kararının İPTALİNE,
3-Davalı …’ya ait 2016/00024 sayılı “…” ibareli markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE,
4-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 80,70-TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 31,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 49,3‬0-TL’nin davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 7.375,00-TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 1.500,00-TL bilirkişi ücreti, 208,90-TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 95,50-TL tebligat ve posta gideri, 148,60-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı tutarı olmak üzere toplam 1.953,00-TL yargılama giderine 31,40-TL peşin harç, 31,40-TL başvurma harcı tutarı eklenerek oluşan toplam 2.015,80-TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalılar tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
9-Davacıdan peşin olarak alınan 54,40-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 16/06/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 16/06/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.