Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1311 E. 2022/797 K. 10.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2022/1036 – 2022/928
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1036
KARAR NO : 2022/928
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/05/2022
NUMARASI : 2022/25 D.İş E. – 2022/25 K.

İHTİYATİ TEDBİR
İSTEYEN :
VEKİLİ :
KARŞI TARAFLAR :
VEKİLİ :
TALEP KONUSU : İhtiyati Tedbir

Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 10/05/2022 tarih ve 2022/25 D. İş E. – 2022/25 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi ihtiyati tedbir isteyen tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : İhtiyati tedbir isteyen vekili, müvekkilinin 2015/13570 sayılı patent tescil belgesinin sahiplerinden biri olduğunu, SMK’nın 112/1. maddesi uyarınca patent birden çok kişiye aitse, hak üzerindeki ortaklığın taraflar arasındaki anlaşmaya göre, böyle bir anlaşma yoksa Medeni Kanunun paylı mülkiyete ilişkin hükümlerine göre belirleneceğini, patentle ilgili lisans verilmesinin ise oy birliği şartına bağlı olduğunu, öte yandan patent sahiplerinden birinin dahi patentin korunması için gerekli önlemleri alabileceğini, müvekkilinin, ortak maliki olduğu patentin kullanılması ile ilgili karşı taraf Şirket ya da başkasına izin vermediğini, dolayısıyla patentin üçüncü kişi konumunda bulunan herhangi bir kişi tarafından kullanılmasının hukuken mümkün olmadığını, karşı tarafta yer alan gerçek kişilerin talebe dayanak olan patentin müşterek malikleri olduklarını, ancak karşı taraf Şirketin ise üçüncü kişi konumunda bulunduğunu, bu nedenle karşı taraf Şirketin patenti kullanma yetkisinin olmadığını, buna rağmen karşı taraf Şirketin söz konusu patenti üretip ticaret mevkiine koyduğunu, bu durumun müvekkilinin patent tescilinden doğan haklarını ihlal ettiğini ve haksız rekabet yarattığını ileri sürerek, patent haklarına tecavüz ve haksız rekabet oluşturan tüm fiillerin önlenmesi, durdurulması ve refi, tecavüz oluşturan ürünlere ve bunların üretilmesinde kullanılan üretim araçlarına el konulması, tüm iş ve tanıtım evrakı ile tanıtıcı materyallere el konulması, ihlal konusu ürünlerin “…” alan adlı internet sitesinden çıkarılması, çıkarılamıyorsa internet sitesine erişimin engellenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
Karşı taraflar vekili, tedbir talep tarihi itibariyle 2015/13570 sayılı patentin tescilli olmadığını, zira tedbir istem tarihinden 10 gün önce 08.04.2022 tarihinde incelemesiz patentten incelemeli patente dönüşüm talebinde bulunulduğunu, bu talebin yalnızca ihtiyati tedbir isteyen tarafından gerçekleştirildiğini, müvekkili patent sahiplerinin bu talebe muvafakatlerinin olmadığını, somut olayda dava açma hakkının açıkça kötüye kullanıldığını, ihtiyati tedbir isteyenin, müvekkili Şirketin önemli bir yatırım sürecinin arefesinde olduğunu öğrendiğini ve bu süreci baltalamak ve haksız menfaat temin etmek için ihtiyati tedbir talebinde bulunduğunu, ihtiyati tedbir isteyenin sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığını, müvekkili gerçek kişilerin, tedbir isteyenin dayandığı patent başvurusunun müşterek malikleri olduklarını ve açılacak bir tecavüz davasında husumet yöneltilemeyecek bu müvekkilleri aleyhine ihtiyati tedbir istenilmesinde hukuki yararın bulunmadığını, tedbir talebine dayanak patent başvurusuna konu buluşun, mevcut haliyle patentlenebilirlik şartlarını taşımadığını, talebe dayanak buluşa bir tecavüzün söz konusu olmadığını savunarak, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, ihtiyati tedbir isteminde bulunanın dayandığı 2015/13750 sayılı patent başvurusunun inceleme aşamasında olduğu, tescilin henüz yapılmadığı, patent başvurusunun ve aleyhine tespit yapılanlara ait ürünün karmaşık teknik inceleme gerektirdiği, aynı zamanda ihtiyati tedbir isteyenin dayandığı buluşta kendisi ile birlikte aleyhine tespit istediği kişilerden … ve …’ında müşterek malik konumunda oldukları, müşterek malik olan aleyhine tespit yapılan kişilerin, SMK 112/1-a ve b maddeleri uyarınca buluşu belli şartlarda, belli payda kullanma yetkilerinin bulunduğu, patente tecavüz ve haksız rekabet ihlalinin yargılamayı gerektirdiği, HMK 390/3 maddeleri uyarınca ihtiyati tedbir koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : İhtiyati tedbir isteyen vekili, ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir isteminde bulunanın dayandığı 2015/13750 sayılı patent başvurusunun inceleme aşamasında olduğuna dair ret gerekçesinin yerinde olmadığını, zira 6769 sayılı SMK’nın 97/4 maddesinde, patente sağlanan korumanın, patent başvurusunun bültende yayımlandığı tarihten itibaren başvuru sahibine de tanındığını, yine patent başvurusunun ve aleyhine tespit yapılanlara ait ürünün karmaşık teknik inceleme gerektirdiğine ilişkin mahkeme gerekçesinin de yerinde bulunmadığını, müvekkilinin de müşterek maliki olduğu patente tecavüz teşkil eden ürünün, talebe dayanak patentin müşterek malikleri olan karşı taraf gerçek kişiler tarafından değil, patent üzerinde herhangi bir hakkı olmayan karşı taraf Şirket tarafından kullanıldığını, karşı taraf Şirketin, patentin müşterek maliki olan karşı taraf gerçek kişilerden farklı bir tüzel kişiliğinin olduğunu, öte yandan buluşun kullanılması konusunda üçüncü kişilere lisans verilmesinin de hak sahiplerinin oy birliği şartına bağlı bulunduğunu, böyle bir oy birliğinin olmadığını, patente tecavüz ve haksız rekabet ihlalinin yargılamayı gerektirdiği gerekçesinin de 6769 sayılı SMK’nın 159 ve 6100 sayılı HMK’nın 389-398. maddesi hükümleri karşısında hukuka uygun bulunmadığını, karşı tarafın hukuka aykırı eylemlerinin patent tescilinden doğan hakları ihlal ettiğini ve haksız rekabet yarattığını, bu hususun dosya kapsamında alınan bilirkişi raporu ile de tespit edildiğini, ihtiyati tedbir koşullarının oluştuğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Talep, ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 389. maddesi uyarınca, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Aynı Kanun’un 390/3. maddesine göre de ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için tedbir talep eden tarafın, davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmesi gerekmektedir. Görüldüğü üzere HMK’da ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için haklılığın tereddütsüz şekilde ispatı şartı aranmamakta, yaklaşık olarak ispat yeterli bulunmuştur.
Somut uyuşmazlığa uygulanması gereken SMK’nın 159. maddesinde de, “Bu Kanun uyarınca dava açma hakkı olan kişiler, dava konusu kullanımın, ülke içinde kendi sınai mülkiyet haklarına tecavüz teşkil edecek şekilde gerçekleşmekte olduğunu veya gerçekleşmesi için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını ispat etmek şartıyla, verilecek hükmün etkinliğini temin etmek üzere, ihtiyati tedbire karar verilmesini mahkemeden talep edebilir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Maddenin ikinci fıkrasında, ihtiyati tedbirlerin özellikle davacının sınai mülkiyet hakkına tecavüz teşkil eden fiillerin önlenmesi ve durdurulmasını, sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilerek üretilen veya ithal edilen tecavüze konu ürünlere, bunların üretiminde münhasıran kullanılan vasıtalara ya da patenti verilmiş usulün icrasında kullanılan vasıtalara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde, Türkiye sınırları içinde veya gümrük ve serbest liman veya bölge gibi alanlar dâhil, bulundukları her yerde elkonulması ve bunların saklanmasını kapsaması gerektiği düzenlenmiş, maddenin son fıkrasında da bu Kanun’da hüküm bulunmayan hallerde 6100 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Öte yandan, 6102 sayılı TTK.’nın 61/1. maddesi uyarınca, dava açma hakkını haiz bulunan kimsenin talebi üzerine mahkeme, mevcut durumun olduğu gibi korunmasına, 56 ncı maddenin birinci fıkrasının (b) ve (c) bentlerinde öngörüldüğü gibi haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, haksız rekabetin önlenmesine ve yanlış veya yanıltıcı beyanların düzeltilmesine ve diğer tedbirlere, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun ihtiyati tedbir hakkındaki hükümlerine göre karar verebilir. O halde, açıklanan hükümler çerçevesinde, bir sınai mülkiyet hakkına tecavüz teşkil edecek ya da haksız rekabete yol açacak şekilde kullanımda bulunulduğunu yaklaşık olarak ispat eden kişi, bu kullanımların engellenmesini ihtiyati tedbir yoluyla isteyebilecektir. Bu durumda, davanın esasını çözümleyecek veya böyle bir sonuç doğuracak şekilde ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğine ilişkin kural da uygulanmayacaktır.
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde; ihtiyati tedbir isteyen tarafça, müşterek maliki olduğu patentin, karşı tarafça üretilerek piyasaya sunulduğu, bu durumun patentten doğan haklara tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğu ileri sürülerek ihtiyati tedbir kararı verilmesi talep edilmiş, dosya kapsamında yapılan inceleme sonucunda hazırlanarak dosyaya sunulan bilirkişi raporunda da, aleyhine tedbir istenen Şirkete ait spirometre cihazının, ihtiyati tedbir talebine dayanak 2015/13570 sayılı patentin 1 ve 19 nolu bağımsız istemlerine eşdeğer olarak koruma kapsamında kaldığı açıklanmıştır. Bu durumda, ihtiyati tedbir isteyen tarafın müşterek maliki olduğu patentin, eşdeğer koruma kapsamında kalan bir ürünün, karşı taraf Şirket tarafından piyasaya sunulduğu yaklaşık olarak ispat edilmiş olup, bu kullanımın ihtiyati tedbir yoluyla durdurulup durdurulamayacağının değerlendirilmesi gerekmektedir.
İhtiyati tedbir talebine dayanak teşkil eden 2015/13570 sayılı patent başvurusu 02.11.2015 tarihinde yapılmış olup başvuru sahipleri, ihtiyati tedbir isteyen … dışında karşı tarafta yer alan … ve … ile bu dosyada taraf olmayan … isimli kişilerdir. Buluşun sahibi ise ihtiyati tedbir isteyen …’dır. Söz konusu incelemesiz patent başvurusu, 21.03.2019 tarihinde tescil edilmiş, işbu tedbir talebinden önce 08.04.2022 tarihinde ise incelemesiz patentin incelemeli patente dönüşüm talebinde bulunulmuştur. 6769 sayılı SMK’nın geçici 1/2. maddesinde, “Bu Kanunun yayımı tarihinden önce yapılmış ulusal patent başvuruları ve faydalı model başvuruları, başvuru tarihinde yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre sonuçlandırılır. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra yapılan ek patent başvurularının sonuçlandırılmasında, ek patent başvurusu veya ek patentin bağımsız patent başvurusu ya da patente dönüştürülmesinde, asıl patent başvurusunun başvuru tarihinde yürürlükte olan mevzuat hükümleri uygulanır. İncelemesiz verilen patentin incelemeli patent başvurusuna dönüştürülmesinde, patent başvurusunun faydalı model başvurusuna ya da faydalı model başvurusunun patent başvurusuna değiştirilmesinde, patent ve faydalı modellerin hükümsüz kılınmasında, başvuru tarihinde yürürlükte olan mevzuat hükümleri uygulanır.” düzenlemesine yer verildiğinden, dava konusu patentin incelemeli patente dönüştürülmesi, 551 sayılı KHK hükümlerine tabidir.
551 sayılı KHK’nın 82/1. maddesinde, patent başvurusunun ilgili bültende yayınlandığı tarihten itibaren ve başvuru yürürlükte kaldığı sürece, bu Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre verilen patentlerin sahiplerine tanınan korumanın, patent başvurusu sahibi için de tanınacağı düzenlenmiş, müteakip bentte ise patent başvurusu sahibinin izni olmadan, başvuru konusu buluşu kullanan kişinin, patent başvurusu veya patent başvurusunun kapsamından haberdar edilmiş ise, yukarıda sözü edilen korumanın, başvurunun yayınlandığı tarihten önce de söz konusu olacağı hüküm altına alınmıştır. Buna göre, her ne kadar henüz ihtiyati tedbir talep tarihinde, ihtiyati tedbir isteyen tarafça dayanılan 2015/13570 sayılı patent tescilli olmayıp, başvuru aşamasında ise de yukarıda belirtilen hükümde belirtilen şartlar dairesinde, başvuru aşamasındaki patentin de korunması gerekmektedir. Nitekim aynı düzenleme, 6769 sayılı SMK’nın 97/4 ve 5. bentlerinde de yer almaktadır. O halde her ne kadar ihtiyati tedbir isteyen tarafça dayanılan patent başvurusu, ihtiyati tedbir talep tarihi itibariyle yayınlanmamış ise de, karşı taraf Şirketin yetkilileri olan … ile …’ın, aynı zamanda talebe dayanak patentin de müşterek malikleri oldukları gözetildiğinde, haberdar edilme şartının yerine geldiği kabul edilmiştir. Gerçekten de anılan kişiler söz konusu patentin müşterek malikleri olup, bu itibarla patentin tüm kapsamından zaten haberdardırlar. Bu kişilerin aynı zamanda karşı taraf Şirketi ayrı ayrı temsile yetkili yönetim kurulu üyeleri olmaları karşısında, karşı taraf Şirketin ayrıca haberdar edilmesini aramak, KHK’deki düzenlemenin amacı ile bağdaşmayacaktır. Buna göre karşı taraf Şirketin, ihtiyati tedbir isteyenin müşterek maliki olduğu patent başvurusuna konu buluşun, eşdeğer koruması kapsamındaki ürünü kullanması, 551 sayılı KHK’nın 136/a maddesinde bir eylem olup, ihtiyatı tedbir isteyen tarafça bu hususta yaklaşık ispat sağlandığından somut olayda ihtiyati tedbir koşulları anılan Şirket yönünden gerçekleşmiştir. Çünkü, karşı taraf Şirketin patent üzerinde herhangi bir hakkı olmayıp, kendisine usulünce bir lisans da verilmediği halde, söz konusu patentin koruma kapsamında olan bir ürünü kullanması mümkün değildir.
Öte yandan, bir an için 551 sayılı KHK’da aranan haberdar edilme şartının gerçekleşmediği kabul edilse dahi ihtiyati tedbir isteyen tarafça haksız rekabet vakıasına da dayanılmış olup, 6102 sayılı TTK’nın 55/1-c maddesinde başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma hali de haksız rekabet olarak sayıldığından, karşı taraf Şirketin dosyaya konu eylemi aynı zamanda bu hüküm kapsamında kaldığından, bu nedenle de ihtiyati tedbir koşulları gerçekleşmiştir. Nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2006/12047 E., 2008/6272 K. sayılı ilamında da, patent başvurusunun yayınlanmasından önceki hallerin şartları mevcut ise, ayrıca haksız rekabet oluşturabileceği ve patentten doğan hakların ulusal ve uluslar arası özel mevzuatça öngörülen prosedür dışında ayrıca TTK.’nun genel haksız rekabete ilişkin hükümleriyle korunma olanağı bulunduğu açıklanmıştır.
İlk derece mahkemesince, aleyhine tedbir istenen gerçek kişilerin de patentin müşterek maliki oldukları ve belirli şartlarda patenti kullanma yetkilerinin olduğu gerekçesine yer verilmiş ise de bu gerekçe dosya kapsamı ile uyumlu değildir. Zira, 551 sayılı KHK’nın 85. maddesinde, patent üzerindeki ortaklık ilişkisi düzenlenmiştir. Anılan hükümde, patent başvurusu veya patent bölünmeksizin birden çok kişiye aitse, hak üzerindeki ortaklığın taraflar arasındaki anlaşmaya göre; böyle bir anlaşma yoksa Medeni Kanun’daki müşterek mülkiyete ilişkin hükümlere göre düzenleneceği, bunun yanında her hak sahibinin diğerlerinden bağımsız olarak patent başvurusunun veya patentin korunması için gerekli önlemleri alabileceği ve birlikte yapılan patent başvurusu veya alınan patentten doğan hakların herhangi bir şekilde tecavüze uğraması halinde üçüncü kişilere karşı hukuk veya ceza davası açabileceği, yine hak sahibinin, diğer hak sahiplerine bir bildirimde bulunduktan sonra buluşu kullanabileceği, buluşun kullanılması amacı ile üçüncü kişilere lisansın, hak sahiplerinin tamamının karar vermesiyle mümkün olduğu düzenlenmiştir. O halde, ihtiyati tedbir isteyen …, talebe dayanak patent üzerinde hak sahibi olduğundan, tek başına ihtiyati tedbir talep etmesi mümkündür. Bunun yanında, karşı taraf Şirket kendisine patent üzerinde lisans verildiğini savunmadığı gibi esasen patent üzerindeki lisansın, hak sahiplerinin tamamı tarafından verilebileceği ve ihtiyati tedbir isteyen hak sahibinin lisans verilmesine rızası olmadığı gözetildiğinde, karşı taraf Şirketin talebe dayanak buluşu kullanmasının yasal dayanağı bulunmamaktadır. Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin bu yöndeki gerekçesi yerinde görülmemiştir.
Karşı taraf vekili, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, bilirkişi raporunda belirtilenin aksine eşdeğer tecavüzün de bulunmadığını, patente konu buluşun, patentlenebilirlik şartlarını taşımadığını savunmuş ise de yukarıda açıklandığı üzere ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için tam bir ispatın gerekli olmayıp, yaklaşık ispatın yeterli olduğu, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporu ile yaklaşık ispatın sağlandığı, yargılama sırasında şartların ve delil durumunun değişmesi halinde her zaman ihtiyati tedbir koşullarının değerlendirilmesinin tabii olduğu gözetildiğinde, karşı tarafın bu savunmasına itibar edilmemiştir.
Her ne kadar karşı tarafça, ihtiyati tedbir isteyenin, sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığı savunulmuş ise de karşı taraf Şirket vekilinin cevap dilekçesinde, söz konusu ürünün 2019 yılında üretilmeye başlandığı bildirildiğinden ve ihtiyati tedbir talebi ise 18.04.2022 yılında yapıldığından, bu savunma da yerinde görülmemiştir.
İhtiyati tedbir isteyen tarafça, karşı taraf gerçek kişiler aleyhine de ihtiyati tedbir talebinde bulunulmuş ise de bu kişiler tarafından gerçekleştirilen bir kullanım ispat edilemediği gibi esasen bu husus, tarafların da kabulünde olduğundan, karşı taraf gerçek kişiler yönünden ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş, yukarıda açıklanan nedenlerle karşı taraf Şirket yönünden ise ihtiyati tedbir koşullarının oluştuğu kabul edilmiş ve HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak ihtiyati tedbir talebinin karşı taraf Şirket yönünden kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-İhtiyati tedbir isteyen vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 10/05/2022 tarih ve 2022/25 D.İş E. – 2022/25 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Karşı taraflar …, … yönünden ihtiyati tedbir talebinin REDDİNE,
3-Karşı taraf … Anonim Şirketi yönünden ihtiyati tedbir talebinin KABULÜ ile karşı taraf Şirketin, ihtiyati tedbir isteyenin müşterek maliki olduğu 2015/13570 sayılı patent başvurusundan doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden … adlı ürünü üretmesinin, satmasının, dağıtmasının veya başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmasının durdurulmasına ve önlenmesine, söz konusu ürünlere, münhasıran bu ürünlerin üretilmesinde kullanılan üretim araçlarına, ürünlerin tanıtım evrakına ve tanıtıcı materyallerine el konulmasına, söz konusu ürünlerin “…” alan adlı internet sitesinden çıkarılmasına, çıkarılamıyorsa anılan internet sitesine erişimin engellenmesine,
4-HMK’nın 392. maddesi uyarınca 50.000,00 TL nakdi teminat veya koşulsuz banka teminat mektubu karşılığında ihtiyati tedbirin uygulanmasına,
5-İhtiyati tedbir kararının uygulanmasının, HMK 393/1 ve 2 maddesine göre bu kararın, tedbir isteyen tarafa tefhim veya tebliğinden itibaren bir hafta içinde talep edilmesi halinde Ankara Nöbetçi İcra Müdürlüğü aracılığıyla (internet sitesinden çıkarılması ve erişimin engellenmesi yönünden 5651 sayılı Kanunda belirtilen ilgili birimlerden) infazına, aksi takdirde ihtiyati tedbirin kendiliğinden kaldırılmasına,
6-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 133.00 TL maktu harcı peşin olarak alındığından, başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT. gereğince, kendisini vekille temsil eden ihtiyati tedbir isteyen yararına takdir edilen 1.140,00 TL vekalet ücretinin, aleyhine tedbir istenen karşı taraf Şirketten tahsili ile ihtiyati tedbir isteyene verilmesine,
8-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT. gereğince, kendisini vekille temsil eden karşı taraf … ve … yararına takdir edilen 1.140,00 TL vekalet ücretinin, ihtiyati tedbir isteyenden tahsili ile anılan karşı tarafa verilmesine,
9-İhtiyati tedbir isteyenden peşin olarak alınan 80,70.TL maktu istinaf karar harcının talebi halinde, ihtiyati tedbir isteyene iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
11-HMK’nın 302/5. maddesi uyarınca kararın tebliği ve harç işlemlerinin yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 24/06/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 28/06/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.