Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1305 E. 2022/965 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/12/2019
NUMARASI …

DAVANIN KONUSU : Haksız Rekabetin Tespiti, Maddi ve Manevi Tazminat

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 03/12/2019 tarih ve 2018/139 E. – 2019/880 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkili ile davalının tıbbi malzeme ticaretiyle iştigal ettiklerini, müvekkili ve bayileri ile davalının her sene birçok ihaleye rakip olarak katıldıklarını, müvekkilinin “…” marka Çin menşeili ürünlerin Türkiye tek distribütörü olduğunu, dava dışı … Ltd Şti’nin müvekkilinin bayisi bulunduğunu, bu şirket ile davalının … 25.09.2017 tarihindeki ihalesine teklif verdiklerini, bir kısım kalemlerde ekonomik açıdan en avantajlı teklifi müvekkilinin bayisi olan şirketin verdiğini, davalının 14.11.2017 tarihinde, ihale kararına karşı şikayet başvurusunda bulunduğunu, söz konusu şikayet dilekçesinde, bayi ürünlerinin teknik şartnamenin bazı maddelerini karşılamadığının, ayrıca Çin menşeili olan bu marka ile ilgili olarak birçok tutanak tutulduğunun, yine birçok kamu ihalesinde en avantajlı teklifi verip ihale uhdesinde kalmasına düzeltici karar ile elendiğinin yazıldığını, bu dilekçe üzerine 17. ve 18. sıra nolu kalemler için düzeltici işlem yapıldığını, müvekkilinin ürünü için davalı tarafından gerçeğe aykırı ve yanıltıcı beyanlarda bulunulduğunu, sözlü olarak da müvekkili ürünlerinin kötülendiğini, bu eylemlerin haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek, haksız rekabetin tespitine, şimdilik 10.000,00 TL maddi, 100.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, iddianın dayanağını oluşturan ihaleye davacının katılmadığını, katılanın davacının bayisi olan … … Ltd Şti olduğunu, bu sebeple davacının bu davayı açmakta ehliyetinin bulunmadığını, aktif dava ehliyeti yokluğundan davanın reddi gerektiğini, kanundan kaynaklanan hakkını kullanan ve kamu yararını gözeten müvekkili eyleminin, haksız rekabet oluşturmadığını, kaldı ki müvekkilinin şikayetlerinin haklı görülerek komisyon tarafından 17,18 nolu kalemlerin ihalesinin iptal edildiğini, müvekkilinin sözlü olarak davacı ürünlerini kötülediği iddiasının ise doğru olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davalının haksız rekabet teşkil ettiği iddia edilen eylemlerinin, … marka ürünlere yönelik olması ve anılan markalı ürünlerin Türkiye’deki tek distribütörünün davacı şirket bulunması ve olası haksız rekabetten doğrudan zarar görecek kişilerden olması hususları birlikte gözetildiğinde davacının eldeki davayı açmakta aktif dava ehliyetine sahip olduğu, davalının şikayet ve eylemlerinin, yanıltıcı ve kötüleme eylemini oluşturmasından ziyade dürüstlük kuralı uyarınca ticari hayat içinde kabul edilebilir ölçülerde yapılabilecek eleştiri ve şikayet sınırları içinde kaldığı, zira ihaleye konu ürünlerin niteliği dikkate alındığında bu şikayetlerin kamu yararı saikiyle yapılmış olduğunun ve bir hakkın kullanımı biçimde yorumlanmasının daha doğru olacağı, davalının dava konusu ürünlerin teknik şartnameye uymadığı beyanının, ürünlerin ayıplı olduğu anlamına gelmediği, ihaleyi yapan kurumun aradığı şartları sağlamadığına ilişkin olduğu, bu nedenle iddiaların ürünlere ilişkin olmadığı, davalının “….” ifadesinin ve teknik şartnameye uymayan ürünlerle ihaleye katılma iddiasının muhatabını kötüleyici nitelikte bulunmadığı, davacının distribütörü olduğu ürünlerin gerçeğe aykırı ve yanıltıcı beyanlarla kötülendiği, doktorlar tarafından ürünlerin kullanımı hakkında şüpheye düşüldüğü iddialarının davacı tarafça ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, davalı firmanın şikayet dilekçesinde yer alan bu ürünlerle ilgili birçok tutanak tutulduğu iddiasının yanlış ve yanıltıcı nitelikte haksız rekabet teşkil ettiğini, dosya kapsamında alınan ek raporun 6. sayfasının son pragrafında ve 7. sayfanın ilk cümlesinde, davalının tutanak tutuldu iddiasının haksız rekabet teşkil ettiğinin açıklandığını, bir ürün için tutanak tutulmasının, ürünün ayıplı olduğu (kırılması, çatlaması parçasının kırılması gibi vs. ), ülkemizde bir daha satılamayacağı şekilde hasta sağlığını tehdit ettiği anlamına geldiğini, davalının iddialarının malzemelere ilişkin kötüleme niteliğinde bulunduğunu, davalının amacının kamu yararı değil haksız rekabet suretiyle ticari kazanç sağlamak olduğunu, ürünlerin teknik şartnameye uymadığı beyanının ayıplı olduğu anlamına gelmeyeceği şeklindeki ifadeyede katılmanın mümkün olmadığını, zira tutanak tutuldu iddiasının ürünün ayıplı olduğu anlamına geldiğini, ürünlerin gaz kaçağı yaptığı, doku yaralanmasına sebep olduğu vb. bunun gibi teknik şartnameye aykırılık teşkil ettiği yönündeki cümlelerin ürünü açıkça gerçeğe aykırı yanıltıcı beyanla kötüleme olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, haksız rekabetin tespiti ile maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, her ne kadar davalı şirketin, dava dışı ihale makamına verdiği şikayet dilekçesindeki beyanların haksız rekabet teşkil ettiği ileri sürülmüş ise de, söz konusu ihaleye katılan davalının, yapılan ihaleye itiraz hakkının bulunduğu, davalının da bu kapsamda şikayet dilekçesi verdiği, yasadan kaynaklanan hakkını kullanan davalı eyleminin haksız rekabet olarak değerlendirilemeyeceği, nitekim davalının şikayet dilekçesi üzerine bir kısım ürünler yönünden ihale makamınca düzeltici işlemler yapıldığı, yine davalı tarafından dosyaya, davacı ürünleri ile ilgili başka ihalelerde yapılan düzeltici işlemlere ilişkin kararların sunulduğu, buna göre davalının anayasal ve yasal şikayet hakkını kullandığı, davalı şikayetlerinin kısmen yerinde olduğunun ihale makamınca da kabul gördüğü, bu itibarla haksız rekabetten söz edilemeyeceği, davalının söz konusu dilekçe dışında sözlü olarak da davacı ürünlerini kötülediği ileri sürülmüş ise de bu iddianın ispat edilemediği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70.TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40.TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 30/06/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 12/07/2022
….