Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
…
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/11/2017
NUMARASI ….
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali
Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 28/11/2017 tarih ve 2017/46 E. – 2017/507 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkili şirketin 2016/49217 sayılı ve “…+şekil” ibareli marka tescil başvurusunda bulunduğunu, Markalar Dairesi Başkanlığınca 556 sayılı KHK’nın 7/1-a,c,g maddeleri uyarınca başvurunun reddine karar verildiğini, bu başvuruya yaptıkları itirazın ise YİDK tarafından reddedildiğini, oysa dava konusu “…” markasının 45 yıldır müvekkil şirket tarafından kullanıldığını, müvekkiline ait…tescil numaralı 16. sınıf malları kapsayan “…” ibareli markanın bulunduğunu ve bu markanın tanınmış marka olduğunu, müvekkilinin 47 yıldır “…” adlı gazeteyi çıkardığını, dava konusu başvurunun, müvekkilinin önceki markasının devamı niteliğinde bulunduğunu, başvuru konusu ibarenin kullanım yoluyla ayırt edicilik kazandığını, dava konusu başvurunun ay ve yıldız ile … ibaresinden oluştuğunu, ay ve yıldızın markalarda kullanımının hiçbir şekilde yasaklanmadığını, markada kullanılan ibarenin….olmadığını, müvekkil şirketin başvurusunda kullandığı ay ve yıldızın hiçbir şekilde ölçüleri, rengi ve kullanımının Türk Bayrağına benzemediğini, bu nedenle 556 sayılı KHK’nın 7/1-g bendine aykırılığın söz konusu olmadığını, KHK’nın 7/1-a ve c bentlerine de aykırılığın bulunmadığını ileri sürerek, YİDK’in….. sayılı YİDK kararının iptaline ve markanın tesciline karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, 556 sayılı KHK’nın 7/1-a,c, ve g maddesi karşısında dava konusu başvurunun tescilinin mümkün olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu marka başvurusunun, “…” ibaresini esas unsur olarak ihtiva ettiğini ve ayırt edici niteliğinin bulunmadığı, bu nedenle 556 sayılı KHK’nın 7/1-a maddesi anlamında tescil engelinin olduğu, yine somut olayda 556 sayılı KHK’nın 7/1-c ve 7/1-g maddeleri anlamında da tescil engelinin bulunduğu, bulunduğu, davacının “…+Şekil” ibaresini içeren markasının 556 sayılı KHK’nın 8/4 bendi anlamında tanınmış marka olduğunun ispatlanamadığı, bu çerçevede dava konusu YİDK kararının yerinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, dava konusu markanın, tescil başvuru tarihi itibarı ile 45 yıldır müvekkil şirket tarafından kullanıldığını, müvekkili adına tescilli 91/….. başvuru, 127229 tescil nolu markanın devamı niteliğinde bulunduğunu, marka kapsamlarının da aynı olduğunu, ilk derece mahkemesi kararının, eksik inceleme ve hatalı değerlendrimeye dayalı bilirkişi raporu esas alınarak verildiğini, bu nedenle de kararın kaldırılması gerektiğini, dava dosyasına sundukları 556 sayılı KHK’nın 7/son maddesi ile ilgili beyanlarının hiç dikkate alınmadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporuna yaptıkları itirazların da karşılanmadığını, dava dosyasına sundukları deliller ile söz konusu markaya ayırt edicilik kazandırdıklarının ispat edildiğini, dava konusu başvurunun, kapsamında yer alan 16. sınıf mallar için ayırt edici nitelikte olduğu gibi başvuru yapılan hizmetler ve ürünler bakımından da cins, çeşit, vasıf, amaç ve coğrafi kaynak bildiren bir sözcük olarak algılanamayacağını, bilirkişilerin aksi yöndeki görüşlerinin Yargıtay kararları ile de açıkça çeliştiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dava konusu başvurunun ayırt edici nitelik taşımadığı gibi ülkemizin ismi olması ve resmi bayrağımızı logosunda barındırması nedeniyle coğrafi kaynak belirttiği, bu nedenle 556 sayılı KHK’nın 7/1-a ve c bentlerinde öngörülen tescil engelinin gerçekleştiği, dosyada mevcut bilirkişi raporundan ve tüm dosya kapsamından, söz konusu ibarenin kullanım yoluyla ayırt edilik kazandığının da ispat edilemediği kanaatine varıldığı, bunun yanında dava konusu başvuruda, ülke ismi ile beraber Türk bayrağını temsil eden kırmızı dalgalı bir zemin üzerine ay yıldız işaretlerinin yer alması nedeniyle anılan KHK’nın 7/1-g maddesi kapsamında da mutlak tescil engelinin bulunduğu ve bu durumda aynı maddenin son fıkrasının uygulanma yerinin olmadığı, her ne kadar davacı tarafça müktesep hak iddiasında bulunulmuş ise de Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 28/11/2017 tarih, 2016/4981 esas, 2017/6649 karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere, müktesep hak gerekçesiyle mutlak tescil engelinin aşılması mümkün olmadığından bu yöndeki iddianın da yerinde bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70.TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40.TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 24/06/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 05/07/2022
….