Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1292 E. 2021/1358 K. 27.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. … VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/05/2018
NUMARASI ….

DAVANIN KONUSU : … Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. … ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 17/05/2018 tarih ve …..sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalılar tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketin….sayılı “…+şekil” ibareli tanınmış markanın sahibi olduğunu, davalının, bu marka ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…” ibareli marka başvurusuna yaptıkları itirazlarının nihai olarak … tarafından reddedildiğini, oysa taraf markalarının ayırt edilemeyecek derecede benzer olduklarını, müvekkilin … ibareli birçok marka tescilinin bulunduğunu, dava konusu markanın bu markalarının serisi zannedileceğini, davalı şirketin kötüniyetli olduğunu, müvekkilinin markalarının tanınmışlığından haksız yaralanma amacında bulunduğu ileri sürerek… sayılı … kararının iptaline, tescili halinde markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, taraf markaları arasında benzerlik bulunmadığını, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, müvekkili şirketin 2004 yılından bu yana faaliyette olduğunu, sadece yurtiçinde faaliyet göstermeyip yurtdışına da ürünlerini ihraç ettiğini, ürünlerinin reklamını ve tanıtımını yaptığını, ürünlerinin tanınır hale geldiğini, kimsenin ün ve itibarından, şan ve şöhretinden yararlanmak gibi bir niyeti olmadığıı, şirketin sadece “tahıl depolama tesisleri/silo sistemleri inşa ettiğini ve başkaca inşaat işlerinde faaliyette bulunmadığını, tarafların hizmet verdiği ticari kitlelerin birbirinden farklı olduğunu, davalı şirketin … markası ile ürün ve hizmetlerini pazarladığını, bu bağlamda markanın kullanımının haksız rekabet teşkil etmeyeceğini, davacı iddialarının asılsız bulunduğunu, dava konusu markanın … değil … şeklinde olduğunu, iltibas değerlendirmesinde markaların kapsamında yer alan mal ve hizmetlerin hitap ettiği ilgili tüketicinin nazara alınması gerektiğini, tarafların hizmet verdikleri alanlar dikkate alındığında ilgili tüketicinin bilinçli olduğunu, … ve … markalarının birbirinden ayırt edilebileceğini işitsel olarak; … markasının ….. olarak ve … markasının …şeklinde telaffuz edileceğini,, hece sayılarının birbirinden farklı olduğunu, Türk toplum yapısına göre … markasının … olarak telaffuz edileceğini, bu nedenlerle iki markanın bariz şekilde birbirinden ayrıldığını, davacının iltibas ve benzerlik iddialarının kabulünün mümkün olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacının marka işaretleri arasında benzerlik olduğu gibi dava konusu marka kapsamındaki mal/hizmetlerin davacının… sayılı markası kapsamındaki mal/hizmetler ile aynı/benzer bulunduğu, bu itibarla dava …..sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun eksik ve hatalı değerlendirmeler içerdiğini, bilirkişi raporuna karşı itirazlarının karşılanmadığını, bilirkişi raporunda uyuşmazlık konusu mal ve hizmetlerin hitap ettiği tüketici kitlesinin irdelendiğini ancak iltibas değerlendirilmesinde dikkate alınmadığını, uyuşmazlık konusu mal ve hizmetlerin tüketicisinin bilinç düzeyinin yüksek olduğunu bu nedenle taraf markalarının karıştırılmayacağını, taraf markaları arasında iltibasa neden olacak düzeyde benzerlik bulunmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili; hükme esas alınan bilirkişi raporunda iltibas değerlendirmesinde ortalama tüketicinin dikkate alınması gerektiği görüşünün benimsendiğini ancak tarafların sundukları mal ve hizmetler dikkate alındığında tüketicinin ortalama tüketici kitlesi olduğunun kabulünün mümkün olmadığını, tarafların marka işaretleri arasında benzerlik bulunmadığını, dava konusu markanın müvekkili şirketin tek ortağı olan…’nun adının kısaltması ve aynı zamanda kendisinin, oğlu …’nin ve eşi …’ün baş harflerinden oluşturulduğunu, müvekkilinin davacı markasının tanınmşlığından faydalanmak gibi kastı olmadığını, zira müvekkilinin sektöründe tanındığını, mahkeme kararını gerekçesiz olduğunu, gerekçede sadece bilirkişi raporuna yer verildiğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, … kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet … sayılı markası arasında, dava konusu başvuru kapsamında yer alan tüm mal ve hizmetler yönünden 556 sayılı KHK 8/1-b maddesi anlamında iltibas bulunduğu, zira dava konusu başvurunun asıl unsurunun, başvuruda yer alan “…” ibaresinin ayırt ediciliği bulunmaması nedeniyle ,”…” ibaresinden oluştuğu, davacının itirazına mesnet markasının asıl unsurunu ise “…” ibaresinin oluşturduğu, taraf markalarında asli unsur olarak yer alan ibareler arasında tek harften kaynaklanan farklılığın iltibası önlemediği, uyuşmazlık konusu olan mal ve hizmetlerin bir kısmının hitap ettiği tüketicinin bilinçli olmasının da varılan sonucu değiştirmeyeceği, aynı yönde tespitler içeren bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli bulunduğu anlaşılmakla, davalılar vekillerinin istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalılar … vekili ile … vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalılar ……. ile …’ndan alınması gereken 59,30’ar TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı taraflarca istinaf başvurusunda ayrı ayrı yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 4,90 TL’nin davalılardan ayrı ayrı tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalılar … …. tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdelerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 27/10/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 16/11/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip