Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1291 E. 2022/872 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/06/2020
NUMARASI …
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 30/06/2020 tarih ve 2019/262 E. – 2020/167 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalılar … ile … tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkilinin … nezdinde 2018/82212 sayılı “… …” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, başvurunun ilanına davalı tarafından adına tescilli markalara dayalı olarak itiraz edildiğini, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından itiraz kısmen yerinde görülerek, 2015/104536 ve 2015/104539 sayılı “………..” ibareli markalarla müvekkili başvurusu arasında karıştırılmaya yol açacak derecede benzerlik olduğu gerekçesiyle 43. sınıf hizmetlerin başvuru kapsamından çıkarıldığını, bu kısmi ret kararına karşı yeniden inceleme taleplerinin ise YİDK tarafından reddedildiğini, söz kousu YİDK kararında davalı markalarından yalnızca 2015/104536 sayılı markanın redde mesnet alındığını, oysa itiraza dayanak gösterilen markaların 2015/104539 ve 2015/104536 sayılı markalar olduğunu, oysa müvekkili başvurusu ile davalı markaların yazılış, okunuş ve anlamları itibareiyle farklı bulunduğunu, markalar arasında benzerlik ve çağrışım bulunmadığını, markaların bütün olarak bıraktıkları intiba dikkate alındığında, iltibas tehlikesi ve nisbi red nedenlerinden söz edilemeyeceğini, … alan adının da müvekkiline tahsis edildiğini, tüm bu nedenlerle alınan kararın usul ve yasaya uygun olmadığını ileri sürerek, YİDK’in 2019-M-3479 sayılı kararının iptaline, 2018/82212 sayılı “… …” markasının tüm sınıflar bakımından tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu, dava konusu başvuru ile redde mesnet marka arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, YİDK kararı doğrultusunda karar verilmesi gerektiğini, dava konusu başvuru ile müvekkilinin sahibi olduğu markalar arasında karıştırılma ihtimalinin neredeyse kesin olduğunu, müvekilinin “… …” adlı işletmelerin sahibi bulunduğunu, “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” sağladığını, davanın kabulü halinde müvekkilinin markasından doğan haklarının tehlikeye düşeceğini savunarak, davanın reddini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu 2018/82212 sayılı marka başvurusu ile redde mesnet markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığı, tanınmışlığa ilişkin delillerin ispata yeterli olmadığı, 18.04.2018 tarih ve 2019-M-3479 sayılı YİDK kararının iptali koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, YİDK’in 2019-M-3479 sayılı kararının iptaline karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı … vekili, dava konusu başvuru ile redde mesnet marka arasında karıştırılmaya yol açabilecek derecede benzerlik bulunduğunu, başvuruya yeterli ayırt ediciliğin katılmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … … vekili, dava konusu markaların ilgili tüketici nezdinde ayırt edilemeyecek kadar benzer olduklarını, bu kapsamda davacının ve davalının yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri sektöründe faaliyet göstermesinin, birbirlerine alternatif olduklarını ve benzer hizmet sunduklarını gösterdiğini, işbu markalara ilişkin ilgili halkın ortalama dikkati göstereceğini ve markaları kesinlikle karıştıracağını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere davacı Şirketin 2018/82212 sayılı “… …” ibareli marka başvurusu, davalı Kurum tarafından davalı gerçek kişiye ait 2015/104536 sayılı “… by …” ibareli markaya dayalı olarak 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi uyarınca 43. sınıf hizmetler yönünden kısmen reddedilmiş, davacı tarafça da söz konusu markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığı ileri sürülerek işbu dava açılmış, ilk derece mahkemesince ise marka işaretleri arasında herhangi bir benzerlik ve karıştırılma tehlikesi bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Somut olaya uygulanması gereken 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6/1. maddesi uyarınca, tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa tescil edilemez. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Burada öncelikle iltibas (karıştırılma) kavramı açıklanmalıdır. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir. İltibas ihtimalinin değerlendirilmesinde ölçü, bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, ortalama tüketicilerdir.
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde; dava konusu başvuru kapsamından çıkarılan 43. sınıf hizmetler, dosyada mevcut bilirkişi raporunda da açıklandığı üzere redde mesnet 2015/104536 sayılı markanın kapsamındaki hizmetlerle aynı/benzer olup, emtia benzerliğine ilişkin gerçekleşmiştir.
Marka işaretlerinin karşılaştırılmasına gelince; dava konusu başvuru düz yazı ile yazılmış “… …” ibarelidir. Başvuruda yer alan “…” ibaresinin ayırt ediciliği bulunmadığından, başvurunun asli unsuru “…” ibaresidir. Redde mesnet alınan 2015/104536 marka ise yine düz yazı ile yazılmış “… by …” ibarelidir. Görüldüğü üzere bu markada başvuruyu oluşturan tüm ibareler asli unsur konumundadır. Buna göre, dava konusu hizmetler yönünden herhangi bir tanımlayıcılığı olmayan ve ayırt edici nitelikte bulunan “…” ibaresi, hem dava konusu başvuruda hemde redde mesnet markada asli unsur olarak kullanılmıştır. Redde mesnet markanın asli unsurunu oluşturan ibarelerden biri olan “…” ibaresinin, dava konusu başvuruda da tek başına aynen asli unsur olarak kullanılması karşısında, taraf marka işaretleri arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel ve işitsel olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde karıştırılma tehlikesinin bulunduğu, en azından dava konusu başvurunun kapsamındaki hizmetlerin ortalama tüketicilerince taraf markalarının ilişkilendirileceği kanaatine varılmıştır. Öte yandan, davacı adına “…” alan adlı internet sitesinin tahsisli bulunması da, başvurunun tesciline dayanak teşkil etmeyecektir. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince, dava konusu başvuru ile redde mesnet marka arasında SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma tehlikesinin bulunduğu kabul edilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan Dairemizce bu yönden dosyada mevcut bilirkişi raporundaki tespitlere itibar edilmemiş, ayrıca bir bilirkişi incelemesine de gerek görülmemiştir.
HMK.’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden Dairemizce davalılar vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile HMK.’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalılar … ile … vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 30/06/2020 gün ve 2019/262 E. – 2020/167 K. sayılı kararın KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70.TL maktu karar ve ilam harcından, peşin olarak alınan 44,40.TL harçtan mahsubu ile bakiye 36,30.TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 7.375,00.TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
6-Davalı … tarafından istinaf aşamasında yapılan 51,50.TL tebligat ve posta masrafı, 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvuru harcından oluşan toplam 200,10.TL yargılama giderinin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine,
7-Davalı … tarafından istinaf kanun yoluna başvuru harcı 148,60.TL olarak yatırılan yargılama giderinin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip resen taraflara iadesine (HMK m.333),
9-Davalılardan ayrı ayrı peşin olarak yatırılan 54,40.TL istinaf karar ve ilam harcının, kararın kesinleşmesinden sonra ve talebi halinde davalılara iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 16/06/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 13/07/2022

….