Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1290 E. 2022/871 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2020/1290 – 2022/871
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1290
KARAR NO : 2022/871
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/01/2020
NUMARASI : 2019/204 E. – 2020/3 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 09/01/2020 tarih ve 2019/204 E. – 2020/3 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraflarca istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkili Şirketin 2003/38044 ve 2016/87123 sayılı “…” ve “…” ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı gerçek kişinin bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…” ibaresini marka olarak tescil ettirmek için diğer davalı Kuruma başvurduğunu, 2017/57374 kod numarasını alan başvuruya müvekkilince yapılan itirazın davalı Kurum tarafından reddedildiğini, oysa müvekkili Şirkete ait itiraza mesnet markalarla dava konusu başvuru arasında karıştırılma tehlikesinin bulunduğunu, müvekkili markalarının asli unsurunu oluşturan “…” ibaresinin, dava konusu başvuruda da asli unsur olarak kullanıldığını, marka kapsamları arasında da benzerlik olduğunu, dava konusu başvurunun kötü niyetli olarak yapıldığını ileri sürerek, YİDK’in 2019-M-1080 sayılı kararın iptaline, dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı …, davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, SMK’nın 6/1 maddesi koşullarının, dava konusu başvuru kapsamındaki 35. sınıf hizmetler yönünden oluştuğu, davacının itirazına mesnet markaların tanınmış olduklarının ispat edilemediği, bu nedenle SMK’nın 6/5 maddesi koşullarının somut olayda gerçekleşmediği, başvurunun kötü niyetle yapıldığının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, YİDK’in 2019-M-1080 sayılı kararının 35. sınıf yönünden iptaline, 2017/57374 sayılı markanın 35. sınıf yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, fazlaya dair istemlerin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, dava konusu başvurunun kapsamında kalan 43. sınıf hizmetlerin de müvekkili markalarının kapsamlarındaki mal ve hizmetlerle benzer olduklarını, müvekkili markalarının tanınmış olduklarını ve bu nedenle de başvurunun tümden reddinin gerektiğini, dava konusu başvurunun kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının davanın kısmen reddine ilişkin kısmının kaldırılmasını ve davanın tümden kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında görsel, işitsel, kavramsal bakımdan ve bıraktıkları toplu intiba yönünden karıştırılma tehlikesinin bulunmadığını, markaların belirtilen yönlerden farklı olduklarını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın tümüyle reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, davaya konu … markası sahibi müvekkili …’ün, ikametgah adresi İzmir olup 6769 sayılı SMK’nın 156. maddesinin 5. fıkrası uyarınca huzurdaki davanın İzmir Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesinde açılması gerektiğini, yine davalı müvekkiline yapılan tebligatların usulsüz olup müvekkilinin huzurdaki davadan ancak eski mahalle muhtarına gerekçeli kararın tebliği ile haberdar olduğunu, müvekkili başvurusu ile davacı markaları arasında SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının davanın kaldırılmasını ve davanın tümden reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davanın SMK’nın 156/2. maddesi uyarınca yetkili olan Ankara Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde görüldüğü, bu nedenle davalı … vekilinin, mahkemenin yetkisine yönelik istinaf itirazının yerinde olmadığı, öte yandan yargılama sırasında davalı …’e, dava dilekçesi ve tensip zaptının 31.05.2019 tarihinde usulünce tebliğ edildiği, bu yönden de davalı … vekilinin istinaf itirazının yerinde bulunmadığı, “…” ibareli dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında, başvuru kapsamında yer alan 35. sınıf hizmetler yönünden 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunduğu, zira davacının itirazına mesnet markaların asli unsurunu oluşturan “…” ibaresinin dava konusu başvuruda da aynen asli unsur olarak kullanıldığı, bunun dışında başvuruda yer alan ibarelerin başvuruya yeterli ayırt ediciliği sağlamadığı, başvuru kapsamında yer alan 43. sınıf hizmetlerle, davacının itirazına mesnet markaların kapsamlarındaki mal ve hizmetlerin SMK’nın 6/1 maddesi anlamında benzer olmadıkları, davacı markalarının tanınmış olduğunun da dosya kapsamı ile ispat edilemediği, dolayısıyla SMK’nın 6/5 maddesi koşullarının somut olayda bulunmadığı, başvurunun kötü niyetli yapıldığının da ispat edilemediği anlaşılmakla, davacı ile davalılar … Kurumu ve … vekillerinin istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı ile davalılar … Kurumu ve … vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Taraflardan ayrı ayrı alınması gereken 80,70.TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, taraflarca istinaf başvurusunda ayrı ayrı yatırılan 54,40.TL istinaf karar ve ilam harçlarının mahsubu ile bakiye 26,30.TL’nin taraflardan ayrı ayrı tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında taraflarca yapılan yargılama giderlerinin taraflar uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 16/06/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 04/07/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.