Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1289 E. 2022/870 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ …..

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 20/02/2020 tarih ve 2019/368 E. – 2020/104 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkili şirketin “…” asıl unsurlu markalarının bulunduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere diğer davalı Kuruma başvurduğunu, 2018/91328 kod numarası verilen başvuruya müvekkilince yapılan itirazın davalı Kurum tarafından reddedildiğini, oysa müvekkili markaları ile dava konusu başvuru arasında karıştırılmaya yol açacak derecede benzerlik olduğunu, markaların görsel ve işitsel olarak benzer bulunduklarını, dava konusu başvuruda yer verilen … ibaresinin İngilizce olup Türkçede yürümek anlamına geldiğini, 25. sınıfta yer alan ürünler yönünden bu ibarenin ayırt edici olmadığını, davalının “…” temeline dayalı 6 adet marka başvurusu yaparak seri arka oluşturmaya çalıştığını ve kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, YİDK’in 2019-M-7023 sayılı kararının iptaline, dava konusu 2018/91328 sayılı markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …. vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı ….., davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu başvuru ile davacı markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında benzerlik ve karıştırılma tehlikesi bulunmadığı, uyuşmazlık konusu markaların birbirlerinin serisi olarak algılanmayacağı, 6769 sayılı SMK’nın 6/4-5 maddesi koşullarının da oluşmadığı, kötü niyet iddiasının ispatlanamadığı, gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, davalının “…” temeline dayalı olarak yaptığı 6 adet marka başvurusunun olduğunu, dava konusu başvuru ile müvekkili markaları arasında karıştırılmaya yol açacak derecede benzerlik bulunduğunu, davalı başvurusunun kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden, davalı gerçek kişinin 13.10.2018 tarihinde “…” ibaresinin tescili için davalı Kuruma başvurduğu, marka kapsamında 25. sınıfta bulunan malların yer aldığı, başvurunun ilanına davacı tarafından “…” asıl unsurlu markalara dayalı olarak yapılan itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından reddedildiği, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin ise YİDK’in….sayılı kararıyla reddine karar verildiği ve kararın 26.08.2019 tarihinde davacıya tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Somut olaya uygulanması gereken 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6/1. maddesi uyarınca, tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa tescil edilemez. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Burada öncelikle iltibas (karıştırılma) kavramı açıklanmalıdır. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir. İltibas ihtimalinin değerlendirilmesinde ölçü, bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, ortalama tüketicilerdir.
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde; dosyada mevcut bilirkişi raporunda da açıklandığı üzere dava konusu başvuru kapsamında yer alan 25. sınıf malların tamamı, davacının itirazına mesnet markaların kapsamlarında aynen yer aldığından, emtia benzerliğine ilişkin koşul gerçekleşmiştir.
Marka işaretlerinin karşılaştırılmasına gelince; dava konusu başvuru standart karakterlerle yazılmış “…” ibaresinden oluşmaktadır. Başvuruda başkaca herhangi bir unsura yer verilmediğinden, bu ibare markanın asli unsurunu oluşturmaktadır. Davacının itirazına mesnet markaların önemli bir kısmının asli unsuru ise “…” ibaresidir. Bu durumda, … ibaresi ile … ibaresinin karşılaştırılması gerekmektedir. Dava konusu başvurunun başlangıcında “…” ibaresi yer almasına rağmen ibarenin bir bütün olarak telaffuzundaki vurgu “…” ve “…” ibareleri üzerinde toplanmaktadır. Bu nedenle markalar arasında işitsel benzerlik olduğu gibi görsel olarak da markalar arasında benzerlik mevcuttur. Öte yandan, iltibas değerlendirilmesinde davacı markalarının, dava konusu başvurunun da kapsamında yer alan ayakkabıcılık sektöründeki yüksek düzeyli tanınmışlığının da gözetilmesi gerekmektedir. Buna göre, taraf markaları arasında genel olarak bıraktıkları izlenim itibariyle karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğu, en azından ürünlerin ortalama tüketicilerinin markaları ilişkilendirecekleri ya da dava konusu markanın davacının seri markası olduğu algısına kapılabilecekleri, dava konusu başvurunun başında yer verilen “…” ibaresinin ise yürümek anlamına geldiği ve bu haliyle ayırt ediciliğinin zayıf olduğu, dolayısıyla başvuruya yeterli ayırt ediciliği katmadığı kanaatine varılmıştır. O halde, ilk derece mahkemesince taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel ve işitsel olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde karıştırılma tehlikesinin bulunduğu, dava konusu başvurunun, kapsamındaki ürünlerin ortalama tüketicilerince davacı markalarının devamı/serisi olarak algılanacağı gözetilerek, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Her ne kadar davacı tarafça tanınmışlık vakıasına da dayanılmış ise de yukarıda açıklandığı üzere başvuru kapsamında yer alan malların tamamı, davacının itirazına mesnet markaların kapsamlarında bulunduğundan bu mallar yönünden 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesi koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin tartışılmasına gerek görülmemiş, davacı markalarının tanınmış olmaları, markalar arasındaki karıştırılma tehlikesini artıran bir unsur olarak değerlendirilmiştir. Yine, dosya kapsamında davacının kötü niyetli olduğu ispat edilemediğinden, davacının bu yöndeki iddiaları da yerinde görülmemiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan Dairemizce bu yönden dosyada mevcut bilirkişi raporundaki tespitlere itibar edilmemiş, ayrıca bir bilirkişi incelemesine de gerek görülmemiştir.
HMK.’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden Dairemizce davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 20/02/2020 gün ve 2019/368 E. – 2020/104 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-YİDK kararının iptali istemli davanın KABULÜ ile YİDK’in 2019-M-7023 sayılı kararının İPTALİNE,
3-Dava konusu 2018/91328 sayılı marka tescilli olmadığından markanın hükümsüzlüğü talebi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
4-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 80,70.TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30.TL’nin davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 7.375,00.TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 1.800,00.TL bilirkişi ücreti, 207,21.TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 62,50.TL tebligat masrafı, 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcından oluşan toplam 2.218,31.TL yargılama giderine, 44,40.TL başvurma harcı, 44,40.TL peşin harç tutarı eklenerek oluşan toplam 2.307,11TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalılar tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
9-Davacıdan peşin olarak alınan 54,40.TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 16/06/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 13/07/2022

…….

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.