Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1280 E. 2022/1012 K. 18.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R


İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/06/2020
NUMARASI …..

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 24/06/2020 tarih ve 2019/116 E. – 2020/118 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkili Şirketin 1987 yılında kurulmuş özellikle saat ürünleri üretimi ve satış hizmetlerinde faaliyet gösteren Almanya merkezli bir aile şirketi olduğunu, “… …” markasının 3,14,25. sınıflardaki tek ve gerçek hak sahibinin müvekkili bulunduğunu ve söz konusu markanın dünyaca tanındığını, bu kapsamda müvekkilinin 2018/30164 sayılı “… …+şekil” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, davalı Şirketin ….. sayılı markalarına dayalı olarak başvuruya itiraz ettiğini, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından bu itirazın reddine karar verildiğini, davalı Şirketin bu kararın yeniden incelenmesi talebinde bulunduğunu, talebi inceleyen YİDK’in, davalı Şirkete ait 2013/80002 sayılı şekil ibareli ve 2017/51021 sayılı “…+şekil ” ibareli markalarla müvekkili başvurusu arasında karıştırılma tehlikesi olduğu ve ayrıca SMK’nın 6/5 maddesi koşullarının oluştuğu gerekçesiyle itirazı kısmen yerinde görerek, 14. sınıftaki bir kısım ürünleri başvuru kapsamından çıkardığını, ancak YİDK kararının yeterli açıklamayı içermediğini, söz konusu markalar arasında karıştırılmaya yol açacak derecede benzerlik olmadığını, davaya konu başvuru ile davalı markalarının benzer şekilde oluşturulmuş logolarının birlikte var olduklarını ve somut olayda markalar arasında yer alan bariz farkların markalar arasındaki karıştırılma ihtimalini engellediğini, başvuru konusu marka ile davalı markalarının bütünsel anlamda tamamen birbirinden farklı olduğunu, karıştırılma ihtimalinin söz konusu bile olmadığını, davalının … nezdinde …. sayı ile tescilli markasını gerekçe göstererek bu dava konusu marka ile birebir aynı markaya yaptığı itirazın, … tarafından markalar arasında benzerlik bulunmadığı gerekçesiyle reddedildiğini, … nezdinde yaptığı itirazın da aynı nedenle reddine karar verildiğini, bu kararların emsal teşkil ettiğini, 14. sınıftaki ürünler açısından piyasada, kanat figüründen yola çıkılarak yaratılmış pek çok tanınmış saat markasının yer aldığını, davalı Kurum tarafından daha evvel verilen kararların da bu doğrultuda olduğunu, müvekkiline ait markanın “… …” kelime unsuru ön planda tutularak oluşturulduğunu, söz konusu kelime unsurunun sözlüklerde yer alan, sıklıkla kullanılan ve bilinen bir kelime grubu olmadığını, davalı markasında yer alan kelime unsurunun da ayırt ediciliğinin yüksek ve ön planda olduğunu, markaların bütünsel anlamda da birbirinden farklı bulunduğunu, müvekkiline ve davalıya ait ürünlerin satış fiyatları da değerlendirildiğinde hitap ettiği tüketici kitlesinin dikkat düzeyinin ortalama tüketici kitlesinin dikkat düzeyinden çok daha yüksek bulunduğunu, bu nedenle de markaların karıştırılmayacağını, müvekkilinin uzun yıllardır sektörde davaya konu markayı kullandığını ve bu markanın gerçek hak sahibi olduğunu ileri sürerek, YİDK’in 2019-M-87 sayılı kararının iptaline ve 2018/30164 sayılı “iron …” ibareli markanın tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …. vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu, dava konusu başvuru ile redde mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkilinin 1832 yılından bu yana saat endüstrisinde tanınmış markaları altında faaliyet gösterdiğini, davacı markası ile müvekkili markalarının iltibas yaratacak kadar benzer olduğunu, markalarda esas unsur olarak yer alan şekillerin birebir aynı bulunduğunu, iki şekil markasının da bütün olarak bıraktığı izlenimin aynı olduğunu, müvekkilinin, davalının … nezdinde yaptığı başvuruya da itiraz ettiğini ve itirazın müvekkili lehine sonuçlandığını ve 14. sınıf yönünden başvurunun reddedildiğini, davacının kötü niyetli olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davaya konu markaların 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesi bağlamında benzer ve tescil sınıflarının aynı/ilişkili olduğu, davaya konu marka başvurusundan çıkartılmasına karar verilen “….” malları bakımından SMK’nın 6/1. maddesi bağlamında karıştırılma ihtimali bulunduğu, söz konusu mallar yönünden SMK’nın 6/5. maddesi koşullarının da oluştuğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, mahkeme kararında Türkiye ve dünyada kanat figüründen oluşturulan çok sayıda markanın tescilli olarak saatler üzerinde yaygın biçimde kullanıldığı yönündeki gerekçe ve delilleri ile ilgili hiçbir tespite yer verilmediğini, müvekkiline ait markada yer alan şekil unsurunun, tıpkı piyasadaki diğer firmalara ait markalar gibi “…..” figüründen oluşturulan davalıya ait markanın aksine kanat figüründen yola çıkılarak değil, “…” isimli uçak modelinden esinlenerek ve aynı uçak modelini temsil etmek üzere müvekkili tarafından tamamen özgün bir şekilde oluşturulduğunu, kanat figürünün ilgili sektörde hiçbir ayırt ediciliğinin bulunmadığını ve davalı Şirketin tekeline bırakılmasının mümkün olamayacağını, kararda davaya konu markaların benzer olmadığını tespit eden … ve … kararlarına ilişkin hiçbir değerlendirme yapılmadığını, davalı markasının tanınmışlığını ispat eden hiçbir delil ve bilgi sunulmadığı yönündeki savunmalarının da dikkate alınmadığını, hangi delillere dayanılarak ulaşıldığı açıklanmaksızın, davalı markasının tanınmış olduğunun peşinen kabul edildiğini, müvekkilinin davaya konu marka üzerindeki gerçek hak sahipliği ve öncelik hakkına dayalı gerekçelerinin incelenmediğini, davaya konu markalarda yer alan esaslı unsur niteliğindeki kelimelerin, markaları farklılaştırmadıkları sonucuna varılmasının hatalı olduğunu, davaya konu markalar kapsamındaki şekillerin, sırf kanat figüründen yola çıkılarak oluşturuldukları gerekçesiyle markalar arasında karıştırılma tehlikesi bulunduğunun kabul edilemeyeceğini, SMK’nın 6/5 maddesi koşulları oluşmadığını ve davaya konu YİDK kararının bu nedenle de iptalinin gerektiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE :Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, HMK’nın 353/1-b-3 maddesi uyarınca davalı Kuruma yazılan yazıya verilen cevap yazısına göre davanın iki aylık hak düşürücü süre içinde açıldığı, “… …” ibareli başvuru ile redde mesnet 2013/80002 sayılı şekil unsurlu ve 2017/51021 sayılı “…+şekil” ibareli markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde karıştırılma tehlikesinin bulunduğu, zira özellikle redde mesnet 2013/80002 sayılı markayı oluşturan ve redde mesnet diğer markada da yer alan şekil unsurunun çok benzerinin, dava konusu başvuruda da asli unsur olarak kullanıldığı, başvuruda yer alan ve Türkçe’de “demir …” anlamına gelen kelime unsurunun da başvuruya yeterli ayırt ediliği sağlamadığı, karıştırılma tehlikesine yol açan hususun, dava konusu başvuruda kanat figürünün kullanılması olmayıp, redde mesnet markalarda yer verilen kanat figürünün çok benzerinin kullanılması olduğundan, davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazlarının yerinde bulunmadığı, yine kanat figürünün dava konusu mallar yönünden ayırt edici olmadığına yönelik istinaf itirazının da yerinde görülmediği, zira anılan şeklin dava konusu mallar yönünden tanımlayıcı ve tasviri olmadığı, saat ürünlerinde bu şeklin değişik versiyonlarının sıklıkla kullanılmasının da varılan sonucu değiştirmeyeceği, yurt dışında bulunan makamlarca ya da yargı kurumlarınca verilen kararların, işbu uyuşmazlığa herhangi bir etkisinin bulunmadığı, zira ülkemizde açılan bu davada, mahkemenin ülkemizdeki mevzuatı gözeterek değerlendirme yaptığı, davanın, marka başvurusunun reddine ilişkin YİDK kararının iptali istemine ilişkin olduğu gözetildiğinde, davacının marka başvurusunun öncelikli ve gerçek hak sahibi olduğu iddiasının bu davada değerlendirilmesinin mümkün bulunmadığı, zira anılan durumun ancak gerçek hak sahibine SMK’nın 6/3 maddesi kapsamında marka başvurusuna itiraz hakkı bahşedeceği, yoksa gerçek hak sahibinin, tescilli bir markanın benzerini tescil ettirmesine yasal imkan bulunmadığı, dolayısıyla davacının gerçek hak sahipliği iddiasının bu davada tartışılamayacağı, her ne kadar sırf redde mesnet markanın, davalı Kurum kayıtlarında tanınmış marka olarak tescilli olması, bu markanın tanınmış olduğunun kabulü için yeterli değil ise de somut olayda 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi kapsamında davalı Kurum kararının yerinde bulunması karşısında bu durumun sonuca etkili olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun, HMK’nın 7251 sayılı Kanun’la değişik 353/1-b.3 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 18/07/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 18/07/2022

……

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.