Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1270 E. 2022/777 K. 10.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2020/1270 – 2022/777
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1270
KARAR NO : 2022/777
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/02/2020
NUMARASI : 2018/178 E. – 2020/67 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 21/02/2020 tarih ve 2018/178 E. – 2020/67 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalılar … ile … Kurumu tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verdikleri anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkilinin kurulduğu 1974 yılından bu yana ticaret unvanı da olan … markasını kullandığını, “…” ibareli tescilli markalarının da bulunduğunu, davalı gerçek kişinin ise 2016/103567 sayılı ” …” ibareli marka başvurusunu yaptığını, müvekkilince bu başvuruya yapılan itirazın davalı Kurum tarafından reddedildiğini, oysa müvekkili markaları ile dava konusu başvuru arasında iltibas yaratacak derecede benzerlik bulunduğunu, dava konusu başvurunun müvekkili markalarının serisi gibi algılanabileceğini, marka kapsamlarındaki emtianın da benzer olduğunu, müvekkili markalarının giyim sektöründe tanınmış marka seviyesine ulaştıklarını, davalı gerçek kişinin “…” markasının tanınmışlığını kullanarak bir marka yaratma çabasında olduğunu, başvurunun tescili halinde davalı gerçek kişinin, müvekkili markasının tanınmışlığından haksız yarar sağlayacağını, yine müvekkili markasının ayırt edici karakterinin zedeleneceğini ileri sürerek, YİDK’in 2018-M-2902 sayılı kararının iptaline, dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkili başvurusu ile davacının itirazına mesnet markalar arasında benzerlik ve iltibas tehlikesinin bulunmadığını, “…” kelimesinin ruh halini yansıtmak için kullanıldığını ve tek bir kişinin tekeline bırakılamayacak işaretlerden olduğunu, tarafların iştigal alanlarının da farklı bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” ibareli markalar arasında, davalı markasının tescilli olduğu 35. sınıfın tamamı bakımından 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi kapsamında benzerlik ve karıştırılma ihtimali bulunduğu, davacının “…” markasına ilişkin tanınmışlık iddiasını ispatlayamadığı, YİDK kararının iptali ve hükümsüzlük koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, YİDK’in 13/04/2018 tarih 2018-M-2902 sayılı kararın iptaline, davalı adına tescilli 2016/103567 sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı … vekili, dava konusu başvurunun kelime, şekil ve renk unsurlarından oluşan özgün bir kompozisyona sahip olduğunu, bu hali ile dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında karıştırılma tehlikesinin bulunmadığını, başvuruya yeterli ayırt ediciliğin katıldığını, “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkili başvurusu ile davacı markaları arasında görsel, işitsel ve anlamsal olarak karıştırılma tehlikesinin bulunmadığını, müvekkili başvurusunda vurgunun “…” ibaresi üzerinde toplandığını, bütünsel olarak markalar arasındaki tek benzerliğin “…” ibaresi olduğunu, ancak bu ibarenin kullanım şeklinin ve markada yer alan kullanım yerinin birbirlerinden çok farklı bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “…” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet 99/019774 sayılı “…” ibareli ve 2007/69220 sayılı ” …” ibareli markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunduğu, zira dava konusu başvuruda, davacının belirtilen markalarının asli unsurunu oluşturan “…” ibaresinin, “…” ibaresinden farklı renklerle yazılarak öne çıkarıldığı gibi anlamsal olarak da başvurudaki vurgunun “…” ibaresi üzerinde toplandığı, öte yandan 25. sınıf mallar ile bu malların satışına özgü mağazacılık hizmetleri yönünden “…” ibaresinin ayırt edici olduğu ve bu itibarla davalıların, anılan ibarenin ayırt ediciliğinin düşük bulunduğuna ilişkin istinaf itirazlarının da yerinde olmadığı anlaşılmakla, davalılar vekillerinin istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalılar … Kurumu ile … vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalılardan ayrı ayrı alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalılar tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davalılardan ayrı ayrı tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalılar vekilleri tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalılar uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 10/06/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 04/07/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.