Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1267 E. 2022/761 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/03/2020
NUMARASI ….
…..
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 10/03/2020 tarih ve 2019/136 E. – 2020/108 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkilinin 1961 yılından beri özellikle bisküvi, kraker, gofret, pasta, tart, kek ve sair ürünlerin imali, ithalatı ve ihracatı alanında faaliyet gösterdiğini, “…” tanınmış markasının sahibi olduğunu, dava konusu 2018/60316 sayılı “…” markasına ilişkin itirazlarının davalı kurumca reddedildiğini, verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin “…” ibaresini taşıyan 908 adet markasının bulunduğunu, müvekkilinin “…” markasının … marka destek programı çerçevesinde desteklenen ve korunan bir marka olduğunu, dava konusu markanın müvekkili markaları ile aynı sınıfta yer aldığını, taraf markaları kapsamında emtia sınıfları bakımından farklılık görünmekte ise de emtiaların birbiri ile ilişkili olduğunu, kaldı ki müvekkilinin 2018/59334 sayılı markasında da 29. sınıf malların bulunduğunu, dava konusu markanın başında yer alan “tam” ibaresinin bir sıfat olduğunu, eksiksiz, bütün, tüm anlamlarına geldiğini, sıfatların ayırt ediciliğinin bulunmadığını, şu halde anılan ibarenin markada esas unsur olamayacağını, markadaki esas unsurun sahiplik bildirir nitelikteki iyelik eki eklenmiş “…” ibaresi olduğunu, markaların görsel olarak benzer bulunduklarını, müvekkilinin tek başına “…” markasının sahibi olduğunu, müvekkili markalarının son derece tanınmış bulunduğunu, dava konusu markanın tescilinin müvekkili markalarının ayırt ediciliğini zedeleyeceğini, müvekkili markalarının tanınmışlığının çok sayıda mahkeme kararı ile de sabit olduğunu, başvurunun kötü niyetli olarak yapıldığını ileri sürerek, YİDK’in 2019-M-899 sayılı kararının iptaline, davaya konu olan 2018/60316 sayılı marka başvurusunun hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkilinin markasında “tam” ibaresinin yer aldığını ve bu ibarenin asıl ayırt edici unsur olduğunu, davacı markalarının ise “…” şeklinde olduğunu, müvekkilinin faaliyetlerini “…” şeklinde yürüttüğünü, … markası ile hiçbir benzer resim veya ibare kullanmadığını, taraf markaları arasında “e-t-i” harfleri dışında bir benzerlik bulunmadığını, müvekkili markasındaki belirleyici unsurun “…” ibaresi olmadığını, sadece içinde geçtiğini, toplum nezdinde ayırt edilemeyecek bir benzerlik oluşacağından bahsedilemeyeceğini, tüketicinin taraf ürünlerini eline aldığından bu iki markanın birbirinden farklı olduklarını anlayabileceğini, müvekkili markasının son derece ayırt edici olduğunu, markaların farklı kavram, fonetik ve genel algılarını bulunduğunu, tüketicilerin herhangi bir şekilde iltibas yaşamasının mümkün olmadığını, markaların bütün olarak incelenmesi gerektiğini, müvekkilinin 29. sınıfta “… ve … ürünleri” alanında faaliyet gösterdiğini, davacının faaliyetlerinin ise “bisküvi – çikolata” alanında olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu 2018/60316 sayılı “…” marka başvurusu kapsamında yer alan 29. sınıf emtia ile davacı yanın dayanak markaları kapsamındaki emtianın aynı, aynı tür ya da benzer oldukları, bununla birlikte taraf markaları arasında bütünsel açıdan ilgili tüketiciyi yanılgıya düşürecek düzeyde bir benzerliğin ve buna bağlı olarak karıştırılma ve ilişkilendirilme ihtimallerinin mevcut olmadığı, davacı yanın “…” markasının tanınmış olduğu, ancak işaretler arasındaki somut farklılık nedeniyle davacı markasının tanınmışlığına dayalı bir üstün hakkı bulunmayacağı, dava konusu başvurunun kötü niyetli olduğunun ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, SMK’nın 5. maddesi kapsamındaki mutlak ret nedenlerinin mahkemece resen değerlendirilmesi gerekirken bu kapsamda bir incelemenin yapılmadığını, oysa dava konusu başvurunun, mahkemenin kabul ettiği şekilde tüketicilerce algılanması halinde tasviri nitelik taşıdığı gibi SMK’nın 5/1-f maddesi kapsamında halkı yanıltıcı olduğunu, dava konusu başvurunun, “…” ürünü ile ilişkilendirilebilecek mal ve/veya hizmetler yönünden tanımlayıcı marka statüsünde bulunduğundan tesciline izin verilmemesi gerektiğini, “…” ürünü ile ilişkilendirilemeyecek mal ve/veya hizmetler yönünden ise halkı yanıltacak nitelikteki başvurunun tescilinin mümkün olmadığını, “…” ibaresini taşıyan başvuru ile müvekkilinin “…” ibareli markası arasında karıştırılma tehlikesinin olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları gözetilerek münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin dikkate alınarak belirleneceği, buna göre “…” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı, zira başvuruda “…” ibaresinin öne çıkarılmayıp, bir bütün olarak “…” ibaresine yer verildiği ve markanın tüketicilerce bir bütün olarak algılanacağı, marka işaretini parçalarına ayırarak iltibas değerlendirmesi yapılmasının mümkün olmadığı, işbu davanın YİDK kararının iptali istemine ilişkin olduğu ve YİDK kararında tartışılmayan hususların bu davanın konusu olmadığı, davacı tarafça ne marka başvurusuna itiraz aşamasında ne de dava dilekçesinde başvuru konusu ibarenin tanımlayıcı ve aldatıcı olduğu yönünde bir iddiayı ileri sürmediği, dolayısıyla hükümsüzlük davası yönünden de anılan vakıalara dayanamayacağı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70.TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40.TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30.TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 02/06/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 28/06/2022

…..

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.