Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1266 E. 2022/760 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/05/2017
NUMARASI …

DAVANIN KONUSU :YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 31/05/2017 tarih ve 2016/387 E. – 2017/226 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkilinin 09.02.2016 tarihinde “…” ibareli, 29/1. sınıftaki “Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri.” ile 29/5. sınıftaki “Süt ve süt ürünleri (tereyağı dahil).” mallarını içeren marka tescil başvurusunda bulunduğunu, 2016/11006 kod numarası verilen marka tescil başvurusunun Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından işaretin ayırt edici olmadığı ve vasıf bildirici olduğu gerekçesiyle 556 sayılı KHK’nın 7.maddesinin a ve c bendi hükümleri uyarınca reddine karar verildiğini, bunun üzerine müvekkilinin bütün olarak başvuru konusu işaretin ayırt ediciliğinin bulunduğunu, marka olabilme vasfının olduğunu ifade ederek ret kararının kaldırılması isteminde bulunduğunu, YİDK’in 2016-M-8599 sayılı kararıyla bu itirazın reddedildiğini, alınan kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, “…” ibareli işaretin anılan ürünler için vasıf bildirmediğini, ayırt ediciliğinin bulunduğunu, bu nedenlerle reddedilmesinin mümkün olmadığını ileri sürerek, YİDK’in 2016-M-8599 sayılı kararının iptaline ve başvurunun tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu, dava konusu başvurunun ayırt edici olmadığı gibi başvuru kapsamındaki mallar yönünden de tanımlayıcı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, “…” ibaresinin et ve et ürünleri bakımından iri ve yumuşak anlamına geldiği, 29/1. sınıftaki “Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri.” malları için herkesin bildiği ve sıkça kullandığı bir tanımlama olduğu, yine 29/5. sınıftaki “Süt ve süt ürünleri (tereyağı dahil).” malları için de ürünlerin yeme biçimini gösteren ve bu nedenle de amaç bildiren bir ibare niteliğinde bulunduğu, bu ibarenin bir bütün olarak başvuru konusu olup reddedilen ürünler için herkesin kullanımına açık, tanımlayıcı anlam ve ifadeler içerdiği, başvuru kapsamında yer alan ürünler için tanımlayıcı bir algı yaratacağı, bu sebeple “…” ibaresinin bir bütün olarak vasıf bildirici ve ticaret hayatında herkesin kullanımına açık bulunduğu, “…” ibaresinin başvuru kapsamında yer alan ürün ve hizmetlerin bir vasfını ifade etmek için kullanılacak zorunlu bir ifade olduğu, bu hali ile anılan ürün ve hizmetlerin bir vasfını tanımladığından jenerik ve tasviri bir sözcük niteliği taşıdığı, “…” ibaresinden müteşekkil işaretin, başvuru kapsamında yer alan ürünler için somut olarak ayırt edicilik vasfı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, müvekkili Şirket tarafından oluşturulan marka işaretinin ”…” şeklinde olup ayrı ayrı yazılan ve bir sıfata vücut veren ”… …” ikilemesinden görsel, işitsel ve anlamsal olarak farklı olduğunu, müvekkilinin marka olarak tasarladığı farazi ”…” ibaresinin, Türkçe’de herhangi bir anlamı bulunmadığını, ”…” ibaresinin, tescil ettirilmek istenen emtialar bakımından 556 sayılı KHK’nin 7/1-c maddesinde değinilen, ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak, üretim zamanı veya diğer hiçbir karakteristik özelliği tanımlamak için kullanılması zorunlu olan bir ifade olmadığını, her ne kadar … et gibi bir kullanım olsa da dilimizde ”… et almak” gibi bir tabir bulunmadığını, ayrıca TDK’nin resmi internet sitesi üzerinden yapılan araştırmada da bitişik bir biçimde yazılmış ”…” sözcüğünün varlığına rastlanmadığını, bu ibarenin müvekkili Şirket tarafından oluşturulmuş farazi bir kelime olduğunu, dosya kapsamında alınan bilirkişi kök raporunda da müvekkilinin kullanımının, yukarıda bahsedilen kapsamda göz ardı edildiğini, esasen “… …” ikilemesi marka olarak tescil edilmek isteniyormuş gibi bir rapor hazırlandığını, bu bağlamda karara temel olarak alınan bilirkişi raporunun dil bilimsel ve hukuki dayanaktan açıkça yoksun olduğunu, başvuru kapsamında yer alan 29/05 alt sınıfta yer alan “Süt ve süt ürünleri (tereyağı dahil).” emtiası içerisinde değerlendirilecek süt, ayran, kefir, mikshake gibi ürünlerin yenilen değil içilen ürünler olduğunun da gözden kaçırıldığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka tescil başvurusunun reddine dair YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “…” ibareli dava konusu başvurunun, başvuru kapsamındaki mallar yönünden herkesin kullanımına açık ve tanımlayıcı bir ibare olduğu, ürünlerin ortalama tüketicileri üzerinde tanımlayıcı bir algı yaratacağı ve bu itibarla tescilinin mümkün olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70.TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40.TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30.TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 02/06/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 28/06/2022
….

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.