Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1255 E. 2022/810 K. 10.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/12/2019
NUMARASI …

DAVANIN KONUSU : Marka ile İlgili Kurum Kararlarının İptali, Hükümsüzlük

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 20/12/2019 tarih ve 2018/318 E. – 2019/632 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “…” ibaresini ilk olarak 2000 yılında tescil ettirdiğini, davalının 2017/84368 sayılı ve “… …” ibareli marka tescil başvurusunun, müvekkilinin “…” ibareli markaları ile iltibasa neden olacağını ve aynı sınıflarda tescilinin istendiğini, davalının marka başvurusunun kötü niyetli olduğunu, buna rağmen müvekkilinin başvuruya itirazlarının 2018-M-5624 sayılı YİDK kararı ile reddedildiğini, dava konusu YİDK kararının daha önce verilmiş olan yargı kararları ile çeliştiğini ileri sürerek, davalı … YİDK kararının iptalini ve diğer davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı Şirket vekili, müvekkilinin kilo verme amaçlı enerjisi kısıtlanmış … ürünü üretimi, satışı ve pazarlaması ile iştigal ettiğini, piyasaya sunduğu ürünün isminin “…” olduğunu, bu markanın 2017/00650 numara ile tescilli bulunduğunu, …. Bakanlığı’ndan aldıkları izin doğrultusunda üretim yaptıklarını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, dava konusu marka ile davacı markaları arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı, davacının tanınmışlık iddialarını marka işlem dosyası ve dava dosyası kapsamında ispat edemediği ve taraf markaları arasında benzerlik bulunmaması nedeniyle somut uyuşmazlıkta tanınmışlık düzeyinden kaynaklı bir tescil engelinden söz edilemeyeceği, dava konusu marka başvurusunun kötüniyetli yapıldığı yönündeki iddianın ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, müvekkilinin “…” ibareli markalarının ayırt ediciliğinin zayıf olmadığını, taraf markalarının asli unsurunun aynı ibareden oluştuğunu, bu nedenle benzer bulunduklarını, dava konusu markanın müvekkilinin seri markalarının içine sızarak, müvekkilinin markalarının tanınmışlığından haksız yarar sağlayacağını, taraf markalarının tescil kapsamlarının aynı olduğunun tespitine rağmen markaların benzer bulunmadığı yönündeki ilk derece mahkemesi kabulünün hatalı olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden; davalı şirketin 2017/84368 sayılı ve “… …” ibareli marka tescil başvurusunda bulunduğu, başvuru kapsamında 05, 29 ve 30. sınıflarda yer alan malların olduğu, davacının adına tescilli “…” asıl unsurlu markalarına dayalı olarak iltibas ve tanınmışlık gerekçeleriyle başvuruya itiraz ettiği, Markalar Dairesi Başkanlığınca ve devamında YİDK’in 2018-M-5624 sayılı kararıyla davacının itirazlarının reddine karar verildiği ve bu kararın 23/07/2018 tarihinde davacıya tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. İşbu dava iki aylık hak düşürücü süre içinde 17/09/2018 tarihinde açıldığından uyuşmazlığın esasının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesinde, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir. Bu durumda önemli olan, halkın işaretler arasında herhangi bir şekilde herhangi bir nedenle bağlantı kurma ihtimali olup, buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelimedir ve şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ile bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir (Yargıtay HGK, 15/11/2013 Tarih, 2013/11-202, 2013/1587).
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde, dava konusu başvuru “… …” ibarelidir. Başvuruda standart karakterlerle “…” ibaresine yer verilmiş, “…” ibaresindeki “B” harfi büyük yazılmıştır. Başvuruya konu ibarenin birden fazla sözcükten oluşması halinde, ayırt edici unsurun değerlendirilmesinde tüketicilerin markayı ne şekilde algılayacakları önemlidir. Somut olayda başvuru konusu “…” ibaresi “…” ibaresini öne çıkaran bir anlam taşımaktadır. Dolayısıyla tüketiciler başvurunun asıl unsurunu “… …” şeklinde algılayacaklardır. Başvuruda “…” ibaresinin baş harfi ile “…” ibaresinin baş harfinin büyük yazılması suretiyle dikkatin “…” ibaresine çekilmesi de bu kanaati güçlendirmektedir. Öte yandan, Türkçe’de geri anlamına gelen “…” kelimesi, “…” ibaresine vurgu yaptığından, başvurunun asli unsurunu “…” ibaresi oluşturmaktadır. Davacının itirazına mesnet markaların asli unsuru da aynı kelimeden oluştuğundan, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında, 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesi uyarınca benzerlik ve karıştırma tehlikesi bulunmaktadır. Diğer bir deyişle taraf markaları arasında, ilişkilendirme ihtimalini de kapsayacak şekilde iltibas tehlikesine yol açacak derecede benzerlik mevcuttur.
Markaların kapsamlarındaki mal ve hizmetlerin karşılaştırılmasına gelince; davalının marka tescil başvurusunun kapsamındaki 5. sınıf mallar, davacının itiraza dayanak markalarının kapsamındaki mal ve hizmetlerle benzer, davalının başvurusunun kapsamındaki diğer tüm mallar, davacının itiraza dayanak markalarının kapsamlarındaki mallar ile birebir aynıdır. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin yerleşik kararlarında açıklandığı üzere, mal ve hizmetler arasında benzerlik olup olmadığı değerlendirilirken, her iki grup mal ve hizmetlerin aynı tüketici kitlesine hitap edip etmediği, birbirine alternatif olup olmadıkları, aynı dağıtım veya dolaşım yollarına sahip olup olmadığı, hammadde-mamül ilişkisinin bulunup bulunmadığı, birbirlerini bütünleyici veya tamamlayıcı olup olmadıkları gibi hususlarının dikkate alınması gerekmektedir. Buna göre taraf markalarının kapsamlarındaki mallar ve hizmetler arasında da benzerlik bulunmaktadır. Nitekim mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişi raporunda da, karşılaştırılması yapılan taraf markaları yönünden aynı sonuçlara ulaşılmıştır. O halde taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesi anlamında ilişkilendirilme ihtimali dahil iltibas tehlikesinin bulunduğunun kabulü ile davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, mahkemece yazılı gerekçeler ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Her ne kadar dava konusu başvurunun kötü niyetli olduğu da ileri sürülmüş ise de bu iddia ispat edilememiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan, Dairemizce bu yönden dosyada mevcut bilirkişi raporundaki tespitlere itibar edilmemiş, ayrıca bir bilirkişi incelemesine de gerek görülmemiş, teknik yönlerden mevcut bilirkişi raporundan faydalanılmıştır.
HMK’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce davacı vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan nedenle kabulü ile HMK.’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile, Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 20/12/2019 gün ve 2018/318 E. – 2019/632 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Davanın KABULÜ ile davalı … YİDK’nın….sayılı kararının İPTALİNE,
3-Davalı şirket adına 29.11.2018 tarihinde tescil edildiği anlaşılan 2017/84368 sayılı ve “… …” ibareli markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve sicilden terkinine,
4-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 80,70-TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 35,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80-TL’nin davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 7.375,00-TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 1.800,00-TL bilirkişi ücreti, 263,20-TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 62,80-TL tebligat ve posta giderleri, 148,60-TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı tutarından oluşan toplam 2.274,60-TL yargılama giderine, 35,90-TL peşin harç, 35,90-TL başvurma harcı eklenerek oluşan toplam 2.346,4‬0-TL’nin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalı … … A.Ş. ile davalı … tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
9-Davacıdan peşin olarak alınan 54,40-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 10/06/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 13/06/2022

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.