Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1244 E. 2022/651 K. 13.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1244
KARAR NO : 2022/651
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/02/2017
NUMARASI : 2015/95 E. – 2017/28 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 01/02/2017 tarih ve 2015/95 E. – 2017/28 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin 11.01.2013 tarihinde “… …” ibareli 35/1, 2, 3. sınıf hizmetleri içeren marka tescil başvurusunda bulunduğunu, 2013/2705 kod numarası verilen başvuruya davalı şirketin “… …” ibareli 41. sınıf hizmetleri içeren 2012/52130 sayılı; “…” ibareli 35 ve 41. sınıf hizmetleri içeren 2012/54644 sayılı markalarına dayanarak itirazda bulunduğunu, YİDK’nın 2014/M-15648 sayılı kararıyla başvurunun reddedildiğini, oysa başvuru konusu işaret ile redde mesnet markalar arasında görsel, sesçil ve anlamsal olarak bıraktıkları umumi intiba itibariyle iltibasa neden olacak bir benzerliğin bulunmadığını, anılan ibarelerin tek bir kişinin tekeline bırakılmasının mümkün olmadığını, müvekkilinin anılan işareti zaten kullandığını ve müvekkili ile aynı grupta bulunan şirketlerin başvuru konusu işareti içeren markalarının zaten tescilli bulunduğunu, müvekkili için de bu durumun kazanılmış hak oluşturacağını ileri sürerek, davalı Türkpatent YİDK kararının iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı Şirket vekili, görsel ve sesçil olarak taraf markalarının bıraktığı genel izlenimin aynı olduğunu, zira asıl ve ayırt edici unsurlarının “… …” ibaresi tarafından temsil edildiğini, diğer farklılıkların geri planda kaldığını, bu sebeple yeterince ayırt edicilik sağlamadığını, redde mesnet markanın reddedilen ürün ve hizmetlerle aynı türden olan ürün ve hizmetleri içerdiğini, iltibas ve haksız yararlanma doğmasının kaçınılmaz olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, redde mesnet alınan markaların asıl ve ayırt edici unsurunun “… …” ibaresinden oluştuğu, diğer unsurların ayırt edicilikte yeterince ön planda olmadıkları, davacının başvurusunda da “… …” ibaresinin asıl ve ayırt edici unsur olduğu, “…” ibaresinin yer bildirdiği ve işarete ayrı bir ayırt ayırt edicilik katmadığı, diğer unsurların ayırt edicilikte yeterinde ön planda olmadığı, dolayısıyla ibareler yönünden markalar arasında anlamsal, görsel ve sesçil benzerliğin bulunduğu, redde mesnet alınan 2012/54644 sayılı markanın kapsamındaki 35. sınıftaki hizmetlerle başvuru konusu işaretin kapsamında olup reddedilen 35. sınıftaki hizmetlerin ilişkili ve aynı türden olduğu, davacının kendisine kazanılmış hak sağladığını iddia ettiği 2002/31200, 2003/30963 sayılı markaların dava dışı farklı tüzel kişilere ait bulunduğu, 2012/56599, 2013/2704, 2013/42277 ve 2013/66347 sayılı markaların işbu başvurudan sonraki tarihlerde tescil edilmiş olduğu, ayrıca bu markaların işaretlerinin, yargılama konusu başvurudaki işaretten farklı bulunduğu, taraflar arasında görülen diğer davaların sonucunun bu davayı etkilemeyeceği anlaşıldığından beklenmesine gerek bulunmadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen dosyalarla mecburi dava arkadaşı olan davalılara karşı açılan davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkilinin “… …” ve “… … ” markalarının “gerçek hak sahibi” olup, anılan markalara ilişkin “kazanılmış hakkının” bulunduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali
istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve başvuru konusu 35/1, 2, 3. sınıf malların, itiraza mesnet markaların kapsamında da aynen yer aldığı, tarafların markalarının asıl ve ayırt edici unsurunun “… …” ibaresinden oluştuğu, dolayısıyla ibareler yönünden markalar arasında anlamsal, görsel ve sesçil benzerliğin bulunduğu, davacının kazanılmış hak iddiasının dayandığı markaların bir kısmının dava dışı farklı tüzel kişilere ait olduğu, diğerlerinin ise tescil tarihleri itibariyle dava konusu başvuru yönünden, kazanılmış hak oluşturmak için gereken 5 yıllık sürenin geçmediği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70.TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40.TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 13/05/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 13/05/2022

Başkan V.

Üye

Üye

Katip