Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1243 E. 2022/700 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
.
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

.
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/12/2019
NUMARASI …

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 13/12/2019 tarih ve 2018/333 E. – 2019/593 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkilinin “… …” markası ile faaliyet gösterdiğini, kurulduğu günden beri kurukahve üzerine ihtisaslaşmış bir marka olan müvekkilinin büyümeye devam ettiğini, 2017/66595 sayısı ile yapmış oldukları “… …+şekil” marka başvurusunun, davalı şirketin “…” asıl unsurlu markalarına dayalı itirazı üzerine diğer davalı Kurum tarafından kısmen reddedildiğini, verilen kararın hatalı olduğunu, herhangi bir gerekçe taşımadığını, müvekkili başvurusu ile davalının markalarının benzer olmadığını, görünüşleri itibariyle farklı bulunduklarını, müvekkili tarafından yapılan marka başvurusu içerisinde geçen “…” isminin, yaygın kullanılan ve ayırt edici vasfı zayıf bir isim olduğunu, müvekkili markasının “tarihi …” ve “… … …” ibareleri ile bir bütün olarak farklılaştığını, itiraz edene ait “…” markasının kullanımı ile kıyas edildiğinde markaların birbirleri ile benzerlik göstermediklerini, … arama sonuçlarına göre bir değerlendirme yapılmasının doğru olmayacağını, …’ın dönemsel olarak firmalarca verilen reklamlara göre benzer arama sonuçlarını ön plana çıkardığını, … kurumu nezdinde “…” ibaresini içerir markaların bulunduğunu, müvekkili markasındaki “…” ibaresinin doğrudan gıda sektöründe bir faaliyet alanını ifade eden tasviri bir kelime olduğunu, diğer yandan “…” ibaresinin de yine ülkemizde erkekler için kullanılan bir hitabet olduğunu, “…” ibaresinin ise “…, arkadan gelenleri” anlamına geldiğini, bu ibarelerin marka içerisindeki kullanımlarının müvekkili markasını farklılaştırdığını, bu nedenle taraf markaları arasında bir benzerlik bulunmadığını ileri sürerek, YİDK’in 2018-M-7162 sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile redde mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkilinin 1945 yılında faaliyete başladığını, ülkenin önde gelen kahve markalarından biri olduğunu, itiraz edilen markanın görsel kısmında bulunan kişinin şirket sahibi olan … … ile birebir benzerlik gösterdiğini, müvekkilinin yatırım alanlarının, itiraz edilen firmanın faaliyet alanları ile örtüştüğünü, aynı bölgelerde faaliyet gösterdiklerini, her iki firmanın da kahve üretimi/satışı faaliyeti yürüttüklerini, bu nedenle markalar arasında iltibas ihtimalinin yüksek bulunduğunu, markalardaki asli unsurun “…” ibaresi olduğunu, dava konusu “… …” markasının, müvekkilinin seri markalarının esas unsurunu birebir içerdiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu 2017/66595 sayılı marka başvurusu ile davacı yanın önceki tarihli markalarının, 30. Sınıfta reddine karar verilen emtia bakımından ortak oldukları gibi markaların, tüketici nezdinde aynı iktisadi–idari kaynağa ait olduğu yanılgısını oluşturabilecek düzeyde benzerlik taşıdıkları, bu nedenle SMK’nın 6/1 maddesinin şartlarının somut uyuşmazlıkta meydana geldiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, müvekkili başvurusu ile redde mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını, marka başvurusunda “…” ibaresinin kullanılmasında da bir kötü niyet olmadığını, şirket kurucusunun ismi olduğu için bu ibareye yer verildiğini, markada yer alan logonun da şirket sahibinin resminin karikatürize edilmiş hali olduğunu, markalarda ortak olarak geçen “…” ibaresinin ülkemizde yaygın olarak kullanılan ve ayırt ediciliği zayıf bir isim niteliğinde bulunuğunu, marka başvurusunda yer verilen “tarihi, …, … ve …” kelimelerinin başvuruya yeterli ayırt ediciliği sağladığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “… …+şekil” ibareli başvuru ile redde mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında, başvuru kapsamından çıkarılan mallar yönünden 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunduğu, zira dava konusu başvuruda da asli unsurun “…” ibaresi olduğu ve farklı olarak yer verilen ibarelerin ayırt edici nitelik taşımadıkları, davacının Dairemizin 2019/1125 E. sayılı dosyasında incelenen 2017/66596 sayılı ve “…” ibareli marka tescil başvurusuna nazaran, işbu dava konusu başvuru ile giderek davalının “…” asıl unsurlu markalarına yaklaştığı, dolayısıyla mahkemece tarafların markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında benzerlik ve karıştırılma tehlikesi olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizliğin bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 26/05/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 23/06/2022

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.