Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1224 E. 2022/696 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/03/2020
NUMARASI …

DAVANIN KONUSU :… Hakkına Tecavüzün Önlenmesi, Men’i, İtibar Tazminatı,
Maddi ve Manevi Tazminat, İlan

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 12/03/2020 tarih ve 2017/446 E. – 2020/95 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraflar tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacılar vekili, müvekkillerinden ……numarası ile tescil ettirdiğini, markanın 41. Sınıfta yer alan “eğitim ve … hizmetleri, senpozyum konferans, kongre ve seminer düzenleme idare hizmetleri, spor, kültür ve eğlence hizmetleri, film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri, haber muhabirliği hizmetleri foto muhabirliği hizmetleri, fotoğrafçılık hizmetleri, tercüme hizmetleri”ni kapsadığını, müvekkilinin bu markayı bizzat kullandığı gibi kurucusu ve ortağı olduğu davacı Şirketin de kullandığını, müvekkillerinin uzun yıllardır eğitim sektöründe ve … … Kursları sektöründe faaliyet gösterdiğini ve kendilerine ait … olduğunu, müvekkilinin bu markayı işyerlerinde, reklam panolarında, tabela ve reklam vasıtalarında, internet sitelerinde kullandığını, bu alanda üne kavuştuğunu, bilinen ve aranan bir … haline geldiğini, davalılardan … … müvekkili Şirketten devir aldığını, devir tarihinden sonra davalıların yasa gereği isim değişikliği gerçekleştirmek zorunda olduklarını, ancak bu değişikliğin yapılmadığını, müvekkilinin yazılı izni olmadan bu markayı kullanmaya devam ettiğini, davalılara ait internet web sitesinde müvekkillerine yönelik hakarete ve aşağılamaya varan ifadelere rastlandığını, davalıların aynı zamanda müvekkiline ait … hakkına tecavüz ederek fikri mülkiyet hakkını ihlal ettiğini, davalıların kötü niyetli olarak müvekkilinin markasına zarar verdiğini ileri sürerek … web sitesine erişimin durdurulmasına, müvekkiline ait “…” … ve logosunun kullanımının engelenmesine, müvekkiline ait tabelaların, reklam vasıtası basılı evrakların toplatılmasına ve müvekkiline ait markaya tecavüzün önlenmesine, hükmün ilanına, 5.000,00.-TL maddi, 15.000,00.-TL manevi, 2.500.00.-TL itibar tazminatının işleyecek ticari avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek müvekkilerine ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, müvekkili Şirketin, … … … … Şubesini davacı Şirketten devir aldığını, devir sözleşmesinin içeriği incelendiğinde, işletmenin bir bütün olarak devredildiğini, işletmeye dahil olan malvarlığı ya da isim vs hususlarının devir dışında tutulduğunun beyan edilmediğini, açılan davanın kötüniyetli olduğunu, müvekkillerinin davacı yana karşı hakaret, karalama gibi eylemlerde bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı Şirketin çekişme konusu … markasını … şeklindeki alan adında ve ilgili alan adına bağlı web sitesi içeriğinde “… …+şekil” şeklinde kullandığı, davalı Şirket her ne kadar bu kullanıma davacının muvafakati olduğunu ve “İşletme Devri Sözleşmesi” uyarınca kullanım hakkı bulunduğunu ileri sürmüşse de, sözleşmede davacı Şirketin, sadece “işletme adı … … … olan işletmeyi ve bu işletmeye ait işletme hakkının tamamını ve içinde bulunan bilumum demirbaşların tamamını devrettiği”nin belirtildiği, bu devrin işletme adı devrini de kapsadığı, ancak bu devrin davalı Şirkete sadece işletme adı kullanımı bakımından bir hak sağladığı, işletme adının markasal kullanımının mümkün dolmadığı, kaldıki, 2010/68533 sayılı “…” ibareli markanın davacı Şirket adına değil, davacı … adına tescilli bulunduğu, davacının markasının “…+şekil” ibareli olup, … kelimesinin markanın esaslı unsuru konumunda bulunduğu, davalının kullanımının markasal bir kullanım olduğu, hem markalar aynı hizmet (41/01 Eğitim ve … hizmetleri) üzerinde kullanıldığından, hem de davalının fiilen kullandığı tanıtıcı işaret ile davacı markası benzer olduğundan, davalı kullanımının davacı markası ile bağlantı kurulması ihtimali dâhil karıştırılma ihtimaline yol açabileceği, davalı kullanımının davacının … haklarını ihlal ettiği, 6769 sayılı SMK’nın 150/2. maddesinde belirtilen itibar tazminatı koşullarının oluştuğu iddiasının ispatlanamadığı, 5.000,00.-TL maddi, 10.000,00-TL manevi tazminatın hakkaniyete uygun olacağı gerekçesi ile davalıların, davacıların markasına yaptığı tecavüzün önlenmesine, meni’ne, masrafı davalılardan alınarak hüküm özetinin ülke genelinde trajı en yüksek 3 gazeteden birinde ilanına, 5.000,00.-TL maddi, 10.000,00-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacıların itibar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde, TBK m. 50 hükmü gereğince mahkemenin hakkaniyete uygun bir tazminata hükmetmesi gerekmekte iken 5.000,00 TL maddi tazminata hükmedilmesinin maddi tazminatı karşılar yeterlikte olmadığını, diğer yandan itibar tazminatının reddine karar verilmesi sebebi ile de kararın istinaf edildiğini, SMK m.150/2’de düzenlenen itibar tazminatının koşullarının oluştuğunu, manevi tazminat talebinin makul ölçülerde olduğunu, tecavüzün haksızlığı ve müvekkillere davalıların verdiği zararların yoğunluğu göz önüne alındığında talep edilen 15.000,00 TL manevi tazminatın tamamen kabul edilmesi gerektiğini, davalılar lehine hükmedilen vekalet ücreti yüksek olarak hesaplandığını, hükmedilen yargılama giderlerinin de eksik hesaplandığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde, ”…” markasını davacının haberi olmadan müvekkilin kullanmasının imkansız olduğunu, yerel mahkemenin, TTK 11. maddesini hiçe sayarak bu hususta karar verdiğini, … … … Kurumları Yönetmeliğine göre, müvekkilinin tek başına isim değişlikliği talebinde bulunma şansının bulunmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : 1-Dava, … hakkına tecavüzün önlenmesi, men’i, itibar tazminatı, maddi ve manevi tazminat, ilan istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dava dilekçesinden ve dosya kapsamından, davacı Şirketin davalılara yönelik iddialarının ticaret unvanı ve haksız rekabet iddialarını da içerdiği, bu itibarla davacı Şirketin somut uyuşmazlıkta aktif dava ehliyetinin olduğu, … hakkına tecavüzün SMK’nın 29. maddesinde düzenlendiği, maddenin 1. fıkrasında … hakkına tecavüz sayılan fiillerin belirlendiği, bunlara göre, … sahibinin izni olmaksızın, markayı 7. maddede belirtilen biçimlerde kullanmanın, … sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmenin ve markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmanın, dağıtmanın, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmanın, ithal işlemine tabi tutmanın, ihraç etmenin, ticari amaçla elde bulundurmanın veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmanın ve … sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmenin veya bu hakları üçüncü kişilere devretmenin … hakkına tecavüz sayılan fiillerden olduğu, davalı Şirketin çekişme konusu … markasını, … şeklindeki alan adında ve ilgili alan adına bağlı web sitesi içeriğinde “… …+şekil” şeklinde markasal olarak kullandığı, davalı Şirket her ne kadar bu kullanıma davacının muvafakatinin bulunduğunu, işletme devri sözleşmesi uyarınca müvekkilinin kullanım hakkının bulunduğunu ileri sürdüğü, gerçekten de bu devrin işletme adının devrini de kapsadığının pek tabii bulunduğu, ancak bu devrin davalı Şirkete sadece işletme adı kullanımı bakımından bir hak sağladığı, işletme adının markasal kullanımının mümkün olmadığı, 2010/68533 sayılı “…” ibareli markanın davacı Şirket adına da kayıtlı olmadığı için işletme devri sözleşmesi uyarınca … kullanım hakkının da geçmeyeceği, davalı taraf kullanımının … hakkını ihlal eder nitelikte olduğu, Türk Borçlar Kanunu’nun 50/2. maddesine göre, uğranılan zarar miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hakimin, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri gözönünde tutarak zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirleyeceği, somut uyuşmazlıkta da gerçek zararın belirlenemediği, bu nedenle 6098 sayılı TBK’nın 50. maddesi uyarınca makul bir tazminat belirlenmesi gerektiği (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 2015/4580 Esas, 2016/2044 Karar ve 25.02.2016 Tarih), mahkeme tarafından hükmedilen maddi tazminatın hakkaniyete ve TBK’nın 50. maddesine uygun bulunduğu, öte yandan, hükmedilen manevi tazminatın da, dosya kapsamı ile uyumlu olduğu, 6769 sayılı SMK’nın 150/2. maddesinde belirtilen itibar tazminatı koşullarının oluştuğu iddiasının ispatlanamadığı, zira Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2008/1536 Esas, 2009/5629 Karar ve 11.05.2009 Tarihli kararına göre itibar tazminatının, işletmeden ziyade doğrudan markanın itibarına yönelik meydana gelen zararın giderilmesi amacını güttüğü, bu tazminatın gündeme gelmesinde önemli olan hususun, markanın itibarının zarar görmesi olduğu, dosya kapsamında da bu yönde bir ispatın olmadığı anlaşılmakla, davalılar vekilinin tüm, davacılar vekillerinin aşağıdaki bent dışında kalan diğer istinaf itirazlarının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
2-Ancak, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13. maddesine göre, hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemeyeceği için, mahkemece, 6769 sayılı SMK’nın 150/2. maddesine göre talep edilen 2.500 TL itibar tazminatı talebinin reddi nedeniyle davacı taraf aleyhine hükmedilen vekalet ücreti miktarı doğru bulunmamıştır.
HMK’nın 353/1-b-2 maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce davacılar vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
Diğer yandan vekalet ücreti fer’i nitelikte bir talep olduğundan ve Dairemizce işin esasına yönelik farklı bir karar verilmediğinden, hüküm kurulurken mahkeme karar tarihindeki vekalet ücreti miktarları esas alınmıştır.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin tüm, davacılar vekilinin diğer istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 12/03/2020 tarih ve 2017/446 E. – 2020/95 K. sayılı kararın KALDIRILMASINA;
3-Davanın KISMEN KABULÜ ile davalıların … tecavüzlerinin önlenilmesine, meni’ne,
4-Masrafı davalılardan alınarak hüküm özetinin ülke genelinde trajı en yüksek 3 gazeteden birinde ilanına,
5-5.000,00.-TL maddi, 10.000,00-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline,
6-İtibar tazminatı talebinin REDDİNE,
7-Alınması gereken 1.024,65.TL karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 384,25.TL harcın mahsubu ile bakiye 640,4‬0.TL’nin davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
8-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine maddi tazminat yönünden 4.910,00.TL, manevi tazminat yönünden 4.910,00.TL, diğer istemler yönünden 4.910,00.TL olmak üzere toplam 14.730‬,00.TL olarak belirlenen vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacı tarafa verilmesine,
9-Davalılar kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen reddedilen manevi tazminat yönünden 4.910,00.TL, reddedilen itibar tazminatı yönünden 2.500,00.TL olmak üzere toplam 7.410‬,00.TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı tarafa verilmesine,
10-Davacılar tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 2.800,00.TL bilirkişi ücreti, 393,20‬.TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 27,50.TL tebligat ve posta masrafı, 148,60 istinaf kanun yoluna başvuru harcından oluşan toplam 3.369,3‬‬.TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına göre takdiren %70 kabul edilerek 2.358,51‬.TL.’ye 384,25.TL peşin harç, 31,40.TL başvurma harcı eklenerek oluşan toplam 2.774,16‬.TL’nin davalılardan alınarak davacılara verilmesine, bakiyesinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
11-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığı için bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
12-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
13-Davacılar tarafından istinaf başvurusunda 54,40.TL ve 201,77.TL olmak üzere yatırılan toplam 256,17.TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
14-Davalılardan alınması gereken 1.024,65.TL nispi istinaf karar ve ilam harcından, davalılar tarafından yatırılan 54,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 970,25‬.TL’nin davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
15-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 26/05/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 06/06/2022

….