Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1212 E. 2022/623 K. 29.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
.
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
.
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

.

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/12/2019
NUMARASI ….

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 10/12/2019 tarih ve 2016/137 E. – 2019/581 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraflarca istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, davalı gerçek kişinin 2014/43832 sayılı “…” ibareli 20. sınıf malları kapsayan marka tescil başvurusunda bulunduğunu, müvekkili tarafından adına tescilli “…” ve “…” ibareli markalara dayalı olarak bu başvuruya itiraz edildiğini, davalı Kurum tarafından müvekkili itirazının nihai olarak reddedildiğini, dava konusu edilen YİDK kararında, başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markaların arasında güçlü benzerlik bulunduğunun tespit edildiğini, ancak markalar arasında iltibas ihtimalinin bulunmadığına ilişkin değerlendirme bakımından kararda hataya düşüldüğünü, davaya konu YİDK kararının dayandığı gerekçelerin hukukun genel ilkeleri ve marka hukukunun temel mantığı ile çeliştiğini, oysa müvekkiline ait markalarla dava konusu başvuru arasında iltibas ihtimalinin bulunduğunu, yine müvekkili adına tescilli … markasının tanınmış marka olarak koruma kapsamına alındığını, itiraza gerekçe gösterilen müvekkil markalarının da … markası altında piyasaya sürüldüğünü ve …’un tanınmışlığı nedeniyle de tüketici nezdinde “…” ibareli markaların bilinir kılındığını, buna ek olarak itiraza gerekçe marka ile “…” alan adı üzerinden e-ticaret hizmeti verildiğini, somut olayda itiraza konu markanın seçilmesinin haklı bir nedeninin olmadığını, müvekkiline ait markanın bilinirliğinden yararlanmak amacı ile tescil başvurusu yapıldığını ileri sürerek, YİDK’in 2016-M-632 sayılı kararının iptaline, 2014/43832 sayılı marka başvurusunun tescili halinde hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, davacı şirkete ait olan … görselinin 09, 14, 16, 17, 21, 26, 28, 34, 35, 36, 41, 42 sınıftaki mal ve hizmetlere ilişkin olarak tescilli bulunduğunu, müvekkiline ait dava konusu edilen markanın ise 20. sınıftaki malları kapsadığını, taraf markalarının benzer sınıfları içermediğini, markaların farklı sınıflarda olması nedeniyle iltibas tehlikesinin azaldığından markalar arasında çok büyük farklılıklar aramaya gerek bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet 2000/06331, 99/0192221, 2009/45263 ve 152972 tescil numaralı markaları arasında “Yapıldıkları maddelere ve malzemelere bakılmaksızın mobilyalar. Aynalar, parmaklıklı oyun parkları (iç mekanlar için), Ahşap veya sentetik malzemeden mamul panolar, resimler, tablolar için çerçeveler, etiketler. Ahşap veya sentetik malzemeden mamul ambalaj, nakliye ve depolama amaçlı variller, fıçılar, bidonlar, hazneler (depolar), kutular, ambalaj kapları, açma kapama tertibatları. Tahta, mum, balmumu, plastik veya alçıdan mamul bu sınıfa dahil süs ve dekorasyon eşyaları. Sepetler” malları yönünden 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında karıştırılma ihtimali bulunduğu, dava konusu başvuru yönünden 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesi anlamında tanınmışlıktan kaynaklı bir tescil engelinin bulunmadığı, aynı KHK’nın 8/5 hükmünün de uygulanması koşullarının oluşmadığı, dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli olduğu yönündeki iddiaların ispat edilemediği, dava konusu markanın davacının ….tescil numaralı markaları ile haksız rekabet oluşturduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, YİDK’in 04/02/2016 tarih 2016-M-632 sayılı kararının, “Yapıldıkları maddelere ve malzemelere bakılmaksızın mobilyalar. Aynalar, parmaklıklı oyun parkları (iç mekanlar için), Ahşap veya sentetik malzemeden mamul panolar, resimler, tablolar için çerçeveler, etiketler. Ahşap veya sentetik malzemeden mamul ambalaj, nakliye ve depolama amaçlı variller, fıçılar, bidonlar, hazneler (depolar), kutular, ambalaj kapları, açma kapama tertibatları. Tahta, mum, balmumu, plastik veya alçıdan mamul bu sınıfa dahil süs ve dekorasyon eşyaları. Sepetler” malları yönünden iptaline, YİDK iptaline yönelik fazlaya dair talebin reddine, hükümsüzlük talebinin kısmen kabulüne, davalı adına tescilli 2014/43832 sayılı …+ŞEKİL ibareli markanın “Yapıldıkları maddelere ve malzemelere bakılmaksızın mobilyalar. Aynalar, parmaklıklı oyun parkları (iç mekanlar için), Ahşap veya sentetik malzemeden mamul panolar, resimler, tablolar için çerçeveler, etiketler. Ahşap veya sentetik malzemeden mamul ambalaj, nakliye ve depolama amaçlı variller, fıçılar, bidonlar, hazneler (depolar), kutular, ambalaj kapları, açma kapama tertibatları. Tahta, mum, balmumu, plastik veya alçıdan mamul bu sınıfa dahil süs ve dekorasyon eşyaları. Sepetler” malları yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, hükümsüzlükle ilgili fazlaya dair talebin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, yerel mahkeme kararının aksine davaya konu “… şekil” markası ile müvekkil şirkete ait “…”, “… şekil” ibareli markalar arasında dava konusu marka kapsamındaki tüm emtia yönünden 556 sayılı KHK’nın 8/1-b bendi anlamında benzerlik bulunduğunu, dava konusu marka kapsamındaki diğer emtianın da, müvekkilin itiraza mesnet markaları kapsamındaki emtia ile ilişkilendirilme, tamamlama, ikame etme imkanı bulunduğundan, ayrıca müvekkil şirket markalarının tanınmışlığı da gözetildiğinde dava konusu marka kapsamındaki tüm emtia yönünden benzerlik ve iltibas ihtimali olduğunu, perakende sektörünün öncü kuruluşu olan müvekkili adına tescilli olan “…” ibareli markaların, yıllardır kullanılan, ülkemizde ve yurt dışında tanınmış, müvekkil firma ile özdeşleşmiş, bir başka deyişle müvekkil şirket ile bağdaştırılan, pek az markanın erişebildiği tanınmışlık düzeyine erişmiş markalar olup, yerel mahkeme kararının aksine 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesi gereğince de davalı şirket markasının tesciline engel oluşturduğunu, yerel mahkeme kararının aksine müvekkil şirketin … alan adına sahip olması nedeniyle KHK’nın 8/5 maddesinin uygulanma koşulları bulunduğunu, tanınmış markalarda, markanın benzerini seçen ya da kullanan kişinin, bu kullanımı ya da seçimi haklı kılacak bir gerekçeyi ortaya koyması gerekmekte olup, somut olayda, dava konusu karara mesnet markanın seçilmesinin haklı bir nedeni olmadığı, sadece ve sadece müvekkile ait markanın bilinirliğinden yararlanmak amacı ile bu ibarenin tescil edilmek istendiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın tümden kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, markalar arasında iltibasa yol açacak derecede benzerlik bulunmadığını, markalarda ortak olan “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük olduğunu, zayıf bir ibareyi kendisine marka olarak seçen davacının bu ibareye eklemeler yapılmak suretiyle oluşturulan markalara da katlanma zorunluğu bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı … vekili, müvekkili başvurusunun kapsamında yer alan mallarla davacı markalarının kapsamlarında yer alan mal ve hizmetler arasında herhangi bir benzerlik bulunmadığını, öte yandan bir bütün olarak marka işaretleri arasında da benzerlik olmadığını, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunu hazırlayan heyette sektör bilirkişisi olmamasının hatalı bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “…+şekil” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet …. sayılı “…” ve “…” ibareli markalar arasında, başvuru kapsamında yer alan “Yapıldıkları maddelere ve malzemelere bakılmaksızın mobilyalar. Aynalar, parmaklıklı oyun parkları (iç mekanlar için), Ahşap veya sentetik malzemeden mamul panolar, resimler, tablolar için çerçeveler, etiketler. Ahşap veya sentetik malzemeden mamul ambalaj, nakliye ve depolama amaçlı variller, fıçılar, bidonlar, hazneler (depolar), kutular, ambalaj kapları, açma kapama tertibatları. Tahta, mum, balmumu, plastik veya alçıdan mamul bu sınıfa dahil süs ve dekorasyon eşyaları. Sepetler” malları yönünden 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunduğu, zira markaların asli unsurunun “…” ibaresinden oluştuğu ve bu ibarenin başvuru kapsamında yer alan ve yukarıda sayılan mallar yönünden ayırt ediciliğinin zayıf olduğunun söylenemeyeceği, bunun dışında başvuru kapsamında kalan malların ise davacının itirazına mesnet markaların kapsamlarında yer alan mel ve hizmetlerle benzer olmadıkları, bu mallar yönünden davacının itirazına mesnet markaların perakendecilik sektöründe tanınmış olmalarının da bir tescil engeli oluşturmayacağı, çünkü söz konusu mal ve hizmetlerin birbirinden oldukça uzak oldukları, dosyada mevcut bilirkişi raporlarının da bu yönde olduğu, yine 556 sayılı KHK’nın 8/5 maddesi koşulları somut olayda gerçekleşmediği gibi dava konusu başvurunun kötü niyetli olduğunun da ispat edilemediği anlaşılmakla, taraf vekillerinin istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Taraflardan ayrı ayrı alınması gereken 80,70’er TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, taraflarca istinaf başvurusunda peşin olarak yatırılan 54,40’ar TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30’ar TL’nin taraflardan ayrı ayrı tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında taraf vekilleri tarafından yapılan yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 29/04/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 27/05/2022
….

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.