Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1201 E. 2022/620 K. 29.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

.
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

.

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/02/2020
NUMARASI : ….

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 21/02/2020 tarih ve 2018/239 E. – 2020/51 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalılar … ile … tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkili Şirketin çeşitli gıda maddelerinde tescilli ve önceki tarihlerden beri kullanılmakta olan çok sayıda “…” ibareli markalarının bulunduğunu, davalı gerçek kişinin 17.03.2017 tarihinde “… …” ibareli marka başvurusunu yaptığını, müvekkilince bu başvuruya yapılan itirazın davalı Kurum tarafından nihai olarak reddedildiğini, oysa davacının tescil başvurusunun öncelikle 6769 sayılı SMK’nın 5/1-ç maddesine aykırılık teşkil ettiğini, davalı tarafından tescil başvurusunda bulunulan “… …” ibaresinin esas unsurunun “…” olduğunu, müvekkili şirket markalarındaki “…” ibaresinin davalı başvurusunda kullanılmasının, müvekkili şirket adına tescilli markaların tanınmışlık düzeyinden haksız ve kanunsuz bir şekilde yararlanma amacı taşıdığını, bu başvuruda hem görsel hem de işitsel olarak tüketicinin dikkatini çekecek ve kulağında kalacak sesin “…” olacağını, dava konusu “… …” ibaresinin, müvekkili adına tescilli tanınmış “…” esas unsurlu muhtelif markaları ile iltibas yaratacak şekilde birebir aynı bulunduğunu, davalının marka başvurusunun 6769 sayılı SMK’nın 6/4 ve 6/5 maddelerine de aykırılık teşkil ettiğini, “…” ibaresini gören tüketicinin “…” ibaresini önceden edindiği izlenimler ile müvekkili şirketin bir markası olarak algılayacağını, sırf “…” ibaresi nedeni ile davalının ürünlerini satın almak isteyebileceğini, davalı yan başvurusunun aynı zamanda 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 5/1-a,5/1-b,5/1-c,5/1-d,5/1-f, 6/3 ve 6/6 maddelerine göre de reddi gerektiğini, dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli olduğunu ileri sürerek,… sayılı YİDK kararının iptaline ve başvuru tescil edilmiş ise tescil edilen markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı, davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, 2017/23993 sayılı dava konusu başvuru yönünden 6769 sayılı SMK’nın 5/(1). maddesinin (a),(b),(c),(ç),(d) ve (f) fıkrası kapsamında bir tescil engelinin olmadığı, 2017/23993 tescil numaralı davalı markasının kapsamında yer alan 22. sınıftaki malların tamamı ile davacının itirazına mesnet 2011/111049 sayılı “…” ibareli marka arasında 6769 sayılı SMK’nun 6/(1) maddesi anlamında iltibas tehlikesinin bulunduğu ve hükümsüzlük koşullarının oluştuğu, SMK’nun 6/(3),(5),(6) maddesi şartlarının oluşmadığı, davalı başvurusunun kötü niyetli yapıldığına dair dosya içinde delil bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, YİDK’in 14/05/2018 tarih, …-… sayılı kararının davacının itirazının reddiyle ilgili kısım yönünden iptaline, davalı adına tescilli 2017/23993 sayılı … … ibareli markanın tescilli olduğu 22. sınıf yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı … vekili, dava konusu başvuru kapsamında yer alan 22. sınıf mallarla ilişkilendirilebilecek hiçbir mal ve hizmetin davacının itirazına mesnet markaların kapsamlarında yer almadıklarını, markalarda ortak olarak yer alan “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük olduğunu ve başvuru markasında yer alan farklılıklar da gözetildiğinde markaların yeterince farklılaştığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, huzurdaki davanın haksız ve kötü niyetle açıldığını, somut olayın şartlarına göre markanın kullanım biçimi, sonraki markanın önceki markadan ayırt edilebilme durumu, sonradan markayı kullananın markaların ayrılabilmesi için göstermiş olduğu gayret, hizmet verdikleri sektör ve müşteri kitlesi incelenmeden iş bu kararın verildiğini, müvekkilinin, markanın tescili nedeni ile haksız bir yarar sağlamadığını, kötü niyetli davranmadığını, tanınmış olan … markasının itibarının zarar görmesine neden olacak herhangi bir fiili durum yaratmadığını ve markanın ayırt edici karakterine herhangi bir zarar vermediğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “… …” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet 2011/111049 sayılı “…” ibareli marka arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde karıştırılma tehlikesinin bulunduğu, zira başvuruda yer verilen “…” ibaresinin herhangi bir ayırt ediciliğinin bulunmadığı ve taraf markalarının asli unsurlarının aynı olduğu, öte yandan dava konusu başvuru kapsamında 22. sınıf malların yer aldığı, davacının itirazına mesnet markanın ise 22. sınıf mallara özgülenmiş 35. sınıf perakendecilik hizmetlerini kapsadığı, 35. sınıftaki mağazacılık/perakendecilik hizmetlerinin, farklı malların bir araya getirilerek satışına ilişkin bulunduğu, bu kapsamda, belli malların satışına özgü mağazacılık hizmetleri ile o mallar arasında benzerlik görülmesinin, markasını bu sınıfta tescil ettiren kişiye çok geniş bir koruma sağlayacağı, ancak böyle bir durumda belli mallara özgülenmiş mağazacılık hizmetleri ile o mallar arasında benzerlik bulunmadığının kabul edilmesinin de hakkaniyete aykırı sonuçlara yol açacağı, dolayısıyla, belli malların satışına özgülenmiş mağazacılık hizmetleri ile o mallar arasında benzerlik olup olmadığının, her somut olayın özelliklerine, marka işaretleri arasındaki benzerlik düzeyine göre değerlendirilmesi gerektiği, marka işaretleri arasında yüksek düzeyli benzerlik bulunması halinde anılan hizmet ve mallar arasında benzerlik olduğu kabul edilebilecekken, aksi durumda, yani marka işaretleri arasında düşük düzeyli benzerlik olması durumunda, marka kapsamlarının benzer olmadığının söylenebileceği, bu kapsamda somut olayda, taraf marka işaretlerinin asli unsurlarının “…” ibaresinden oluştuğu ve asli unsurlar arasında aynılık/ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunduğu, işaretler arasında çok yüksek derecede benzerlik bulunduğu gözetildiğinde, taraf marka kapsamları arasında benzerlik bulunduğunun kabulünün gerektiği anlaşılmakla, davalılar vekillerinin istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalılar … ile … vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalılardan ayrı ayrı alınması gereken 80.70.TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalılar tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40.TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30.TL’nin davalılardan ayrı ayrı tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalılar üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 29/04/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 27/05/2022

….