Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1199 E. 2022/558 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

…..
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/03/2020
NUMARASI :……
DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 12/03/2020 tarih ve 2018/434 E. – 2020/93 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalı şirketin 2017/37200 sayı ile “…” ibaresinin adına tescili için başvuruda bulunduğunu, müvekkilinin anılan ibare üzerinde SMK’nın 6/3 ve 6/6. maddeleri uyarınca hak sahibi olduğunu, davalının kötü niyetli bulunduğunu, buna rağmen müvekkilinin başvuruya itirazlarının …’in 21.09.2018 tarih ve 2018/M-7918 sayılı YİDK kararı ile reddedildiğini ileri sürerek, davalı … YİDK kararının iptalini ve diğer davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Kurumu vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı Şirket vekili, tarafların bir ailenin üyeleri bulunduğunu, tescilde öncelik ilkesi gereğince markanın hak sahibinin vekil eden şirket olduğunu, davacının 2016/44361 sayılı markasının bulunduğunu ve davacının bundan sonraki kullanımlarının davacıyı hiçbir şekilde gerçek hak sahibi yapmadığını, davalının 2004/46572 sayılı markasının bulunduğunu ve bu markayı dava dışı … Ltd. Şti’den 02.04.2010 tarihinde devir aldığını, esasen kötüniyetli hareket edenin davacı taraf olduğunu, davacı yanın uzun süredir sessiz kalma yolu ile hak kaybına uğradığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, dava konusu 2017/37200 sayılı “…” ibareli marka üzerinde SMK madde 6/3 çerçevesinde davacının eskiye dayalı kullanım hakkının veya SMK madde 6/6 çerçevesinde ticaret unvanından kaynaklı bir öncelik hakkının bulunmadığı, kötü niyetin ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkilinin 1997 yılında … … İnş. Taah. Ltd. Şti. unvanıyla faaliyet göstermeye başladığını, bu tarihten beri ürettiği ve ihraç ettiği tüm ürünlerde ve özellikle 9. sınıfa dahil transformatörler üzerinde “…” markasını kullandığını, davalının kötü niyetli olduğunun birçok davada kanıtlandığını, mahkemece alınan iki raporun birbiri ile taban tabana zıt olduğu halde çelişkinin giderilmediğini, davalının “…” ibareli markalar üzerinde öncelik hakkı sahibi olmak amacıyla 1994 tarihli “…” ibaresini içeren ….. numaralı markayı 2010 yılında … Ltd. Şti.’nden kötü niyetli olarak, kendisine karşı açılan haksız rekabet davasını bertaraf etmek için ve hukuku dolanmak suretiyle devraldığını, davalının bu tescil işlemine karşı müvekkili tarafından Adana 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde 2014/218 esas numarası altında açılan hükümsüzlük davasında, karşı tarafın kötü niyetli olduğundan bahisle hükümsüzlük kararının verildiğini, davalı şirketin ilk önce ticaret unvanını değiştirerek hedefine ulaşmak için ilk adımını atıp, … San. ve …… olan unvanını 2009 yılında kötü niyetli bir şekilde, ……. olarak değiştirdiğini, sonrasında “…” şeklinde müvekkilinden farklı olan faaliyet alanını, yine kötü niyetli bir şekilde müvekkilinin faaliyet alanıyla aynı olacak şekilde “…” olarak değiştirdiğini, son olarak adresini de müvekkilinin 10 yıldan uzun bir süre kullanmış olduğu adresi ile aynı olacak şekilde değiştirerek, paralel bir “…” işletmesi yarattığını, müvekkilinin ticaret unvanının 1997 yılından bu yana tescilli ve kullanımda olduğunu, davalının 2010 yılında kötü niyetli bir şekilde “…” ibareli bir markayı devir aldığı tarihin öncesinde herhangi bir kullanımının da olmadığı dikkate alındığında, “…” markası üzerinde müvekkilinin davalıya göre öncelik hakkının bulunduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali, marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere davacı taraf, davalı Şirketin marka başvurusuna 6769 sayılı SMK’nın 6/3, 6/6 ve kötü niyet gerekçeleriyle itiraz etmiş, itirazının reddi üzerine aynı hukuki nedenlerle işbu davayı açmış, ilk derece mahkemesince de yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, davacı tarafça marka başvurusuna itiraz aşamasında da dayanılan Adana 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/218 Esas, 2017/296 Karar sayılı kararında, davacı Şirketin “…” ibareli markaların gerçek hak sahibi olduğu, davalı Şirketin kötü niyetli bulunduğu gerekçeleriyle davalının önceki tarihli markalarının hükümsüzlüğüne karar verilmiştir. Her ne kadar kural olarak YİDK kararının iptali istemi ile açılan davalarda, YİDK kararının verildiği tarihteki hukuki duruma göre uyuşmazlığın çözülmesi gerekir ise de Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 13.02.2019 tarih, 2017/4221 Esas, 2019/1159 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere itiraz aşamasında taraflarca dayanılan bir markanın hükümsüzlüğüne ilişkin mahkeme kısa kararının sunulması halinde dahi bu durumun dikkate alınması ve sonucuna göre işlem yapılması gerekmektedir. Somut olayda da, davacı tarafça itiraz aşamasında yukarıda belirtilen gerekçeli mahkeme kararı davalı Kuruma bildirildiğinden, bu kararın dikkate alınarak değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunmaktadır. Öte yandan, işbu davada dava konusu markanın hükümsüzlüğü talebi de olup, hükümsüzlük davası yönünden ise dava tarihindeki koşulların dikkate alınması gerekmektedir.
Bu davanın tarafları arasında görülen Adana 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/218 Esas, 2017/296 Karar sayılı dosyasında verilen gerekçeli kararda, davalının kötü niyetli bulunduğu ve “…” markası üzerindeki gerçek hak sahibinin davacı olduğu tespitlerine yer verildiğinden, söz konusu kararın kesinleşmesi halinde anılan tespitler işbu dava yönünden de kesin delil teşkil edecektir. O halde ilk derece mahkemesince anılan davada verilen kararın kesinleşip kesinleşmediği araştırılarak, kesinleşmemişse kararın kesinleşmesinin beklenilmesi ve sonucuna göre işbu davanın değerlendirilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Bu itibarla, somut uyuşmazlığın çözümünde anılan Adana 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen dava sonunda verilecek olan kararın etkili olması nedeniyle kesinleşmesinin beklenilmesi gerektiğinden ve sonucunun beklenilmesi gereken dava dosyası, işbu dava yönünden esasa etkili bir delil niteliğinde bulunduğundan, Adana 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/218 Esas, 2017/296 Karar sayılı dava dosyasının kesinleşmesinden sonra delillerin yeniden değerlendirilerek yeni bir karar verilmesi zorunludur. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülebilmesi için mahkemesine iadesine, kararın niteliğine göre, davacı vekilinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜ ile, Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 12/03/2020 tarih ve 2018/434 E. – 2020/93 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE,
3-Davacı vekilinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
4-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının istek halinde davacıya iadesine,
5-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılamada değerlendirilmesine,
7-Kararın tebliği ve harç işlemlerinin yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 21/04/2022 tarihinde HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 22/04/2022
……

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.