Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1197 E. 2022/573 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/11/2019
NUMARASI :…

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 26/11/2019 tarih ve 2017/213 E. – 2019/529 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “… …” ibareli marka başvurusunun, davalı Şirketin “…” ibareli markalarına dayalı olarak yaptğı itiraz sonucu kısmen reddedildiğini, müvekkilinin bu karara karşı yaptığı itirazının da YİDK’ın 2017-M-3152 sayılı kararıyla reddedildiğini, oysa dava konusu başvuru ile redde mesnet markaların iltibasa neden olacak düzeyde benzer olmadığını, bu hususun davalı Şirket tarafından müvekkili aleyhine İstanbul 4. FSHHM’nin 2014/87 esasında açılan markaya tecavüz davasında alınan bilirkişi raporuyla sabit bulunduğunu, redde mesnet markalarda yer alan “…” ibaresinin elyaf, lif anlamlarına geldiğini, anılan ibarenin kimsenin tekeline bırakılamayacak tanımlayıcı bir ibare olduğunu, diğer yandan müvekkilinin başvurusunun önceki markalarının serisi niteliğinde bulunduğunu, başvuru konusu işaretin müvekkili tarafından tanınır hale getirildiğini ve müvekkilinin ticaret unvanının ayırıcı unsuru olduğunu, davalı Şirketin kötü niyetli bulunduğunu ileri sürerek YİDK kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, taraf markaları arasında, başvurunun reddedildiği mal ve hizmetler yönünden iltibas tehlikesi bulunduğunu, dava konusu başvurunun redde mesnet markanın serisi ve devamı olarak algılanacağını, müvekkili markalarının tanınmış olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, 2016/11664 sayılı “… …” ibareli dava konusu marka başvurusu ile davalının redde mesnet alınan “…” ibareli markaları arasında, başvuru kapsamından çıkarılan 19, 35, 37 ve 42. sınıflardaki mal ve hizmetler (19. Sınıfın tümü; 37/01, 07, 09 alt grupları; 42/01, 02, 03 alt gruplar ve 19. Sınıftaki malların satışına ilişkin 35/05 alt grubu) bakımından benzerlik ve iltibas tehlikesi bulunduğu, davalının … ibareli markasının “…” sektöründe tanınmış marka olduğu ve tanınmışlığın iltibas ihtimalini arttırdığı, davacının “…” ibareli önceki marka tescillerinden kaynaklı müktesep hakkının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; taraf markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/-b maddesi anlamında benzerlik bulunmadığını, redde mesnet markaların ayırt ediciliğinin zayıf olduğunun ilk derece mahkemesince de kabul edilmesine rağmen redde mesnet markaların ayırt edici bulunmasının yerinde bulunmadığını, iltibas değerlendirmesinde tüketici kriterinin dikkate alınmadığını, uyuşmazlık konusu mal ve hizmetlerin tüketicilerinin bilinçli olduğunu, davalının redde mesnet markalarının tanınmış olmadığını, müvekkilinin önceki tarihli markası nedeniyle müktesep hakkı bulunduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka başvurusunun kısmen reddine dair YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “… …” ibareli başvuru ile redde mesnet “…” ibareli markalar arasında, başvuru kapsamından çıkarılan 19, 35, 37 ve 42. sınıfl mal ve hizmetler yönünden 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunduğu, nitekim davacının benzer nitelikteki “… …” ve “… …” ibareli başvuruları ile davalı Şirkete ait “…” ibareli markaları benzer gören Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2019/356 E- 2019/7278 K. ve 2017/1250 E.- 2018/6854 K. Sayılı ilamlarının da aynı yönde olduğu, başvuru kapsamından çıkarılan tüm mal ve hizmetler yönünden iltibas koşulları oluştuğundan redde mesnet markaların tanınmış olup olmadığının sonuca etkili bulunmadığı, diğer taraftan davacı yararına müktesep hak koşullarının da oluşmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 21/04/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 08/05/2022

….