Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/02/2019
NUMARASI :…
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 12/02/2019 tarih ve 2017/292 E. – 2019/57 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “…” ibareli tanınmış seri markaları bulunduğunu, davalı Şirketin “…” ibareli marka başvurusuna yaptıkları itirazlarının nihai olarak YİDK’ın 2017-M-5047 sayılı kararıyla reddediliğini, oysa dava konusu marka ile müvekkilinin “…” ibareli markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas bulunduğunu, zira dava konusu markadaki asli unsurun “…” ibaresi olduğunu , bu ibarenin “…” şeklinde telaffuz edileceğini, dava konusu markanın tescil edilmek istendiği 9. ve 38. Sınıf mal ve hizmetlerin müvekkili markalarının kapsamlarında yer alan mallarla aynı ve benzer olduğunu, diğer taraftan somut olay bakımından 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesindeki koşulların da bulunduğunu ileri sürerek YİDK’ın 2017-M-5047 sayılı kararının iptalini ve dava konusu markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, taraf markaları arasında benzerlik bulunmadığını, 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesindeki koşulların oluşmadığını, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, tarafların marka işaretleri arasında 556 sayılı KHK m. 8/1-b anlamında benzerlik veya karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı, taraf markaları arasında 556 sayılı KHK m. 8/4 anlamında bir tescil engelinden söz edilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, dava konusu marka ile müvekkilinin … ibareli markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca iltibas bulunduğunu, dava konusu markanın müvekkili markalarının asli unsuruna uyuşmazlık konusu mal ve hizmetler bakımından ayırt ediciliği bulunmayan “…” ibaresinin eklenmesiyle oluşturulduğunu, taraf markaları arasındaki tek farkın C/… harflerinden kaynaklandığını, ancak bu farklılığın markaları hem görsel hem de işitsel olarak birbirinden uzaklaştırmadığını, Türkçe’de “C” harfi ile biten sözcüklerin “…” vurgusu ile okunabildiğini, dava konusu markanın da “…” olarak okunacağını, nitekim …, … markalarının müvekkili markaları ile benzer bulan emsal yargı kararları bulunduğunu, dava konusu markanın müvekkilin seri marklarından biri olarak algılanmasının kaçınılmaz olduğunu, bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere uyuşmazlık konusu mal ve hizmetlerin müvekkilinin itirazına mesnet markaları kapsamında yer aldığını, dava konusu markanın müvekkili markalarının tanınmışlığından haksız yarar sağlayabileceği gibi itibarına ve ayırt ayırt ediciliğine de zarar verebileceğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden; davalı Şirketin “…” ibaresini, 9. Ve 38. sınıfta yer alan mal ve hizmetlerde tescili için yaptığı 2016/20355 sayılı marka başvurusuna, davacı Şirketin “…” ibareli markalarına dayalı olarak 556 sayılı KHK’nın iltibas, tanınmışlık ve kötü niyet iddiasıyla yaptığı itirazının Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından reddine karar verildiği, davacı Şirketin bu karara karşı aynı iddialara dayalı olarak yaptığı itirazının da YİDK’ın 2017-M-5047 sayılı kararıyla reddedildiği, anılan kararın davacı tarafa 25/06/2017 tarihinde tebliğ edildiği ve davanın iki aylık hak düşürücü süre içerisinde 25/08/2017 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet marka işaretleri arasında benzerlik bulunmadığından 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas koşullarının oluşmadığı, aynı KHK’nın 8/4 maddesi yönünden de tescil engeli bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olup istinaf itirazları da gözetildiğinde, istinaf incelemesine konu uyuşmazlık dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas bulunup bulunmadığı ve aynı KHK’nın 8/4 maddesindeki koşulların oluşup oluşmadığı noktasındadır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun geçici 1. maddesi yollamasıyla somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 556 sayılı KHK.’nın 8/1-b maddesinde, tescil için başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa marka olarak tescil edilemeyeceği düzenlenmiştir.
Bu açıklamalardan somut olaya bakıldığında; dava konusu başvuru kapsamında 9. ve 38. Sınıf mal ve hizmetler yer almaktadır. Mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişi rapournda da belirtildiği üzere uyuşmazlık konusu 9. sınıf malların, davacının itirazına mesnet 2015/25523 sayılı ve “… …” ibareli markası kapsamındaki mallar ile aynı/aynı tür/benzer olduğu, 38. sınıftaki uyuşmazlık konusu hizmetlerin ise davacının itirazına mesnet 2015 35047 sayılı, “…” ibareli, 2015 33374 sayılı “… …” ibareli , 2015/25523 sayılı “… …” ibareli ,2004 12877 sayılı “… … ” ibareli markaları ile dava dilkeçesinde dayandığı 2015/35064, 2015/34970 sayılı ve “…” ibareli markaları kapsamında yer alan hizmetlerle aynı/aynı tür bulunduğu, bu itibarla dava konusu başvuru ile davacının anılan markaları yönünden emtia benzerliği şartının gerçekleştiği, davacının diğer markaları bakımından böyle bir benzerliğin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Yukarıada açıklandığı üzere emtia benzerliğine ilişki koşul davacının 2015/25523, 2015/35047,2015/33374,2004/12877, 2015/35064,2015/34970 sayılı markaları bakımından gerçelşetiğinden iltibas değerlendirmesinde de bahsi geçen markaların dikkate alınması gerekir. Davacının bu markaları “… …”, “…” , … …” “… …” ibarelerinden oluşmaktadır. Markalarda yer alan “…” , “…” ,” …” ,”…” ve şekil unsurları ayırt edicilikte geri planda kalan tali unsurlardır. Buna göre; davacı markalarının asıl unsuru “…” ibaresinden oluşmaktadır. Dava konusu başvuru da “…” ibareli olup, başvuruda bulunan “…” ibaresinin “…” kelimesini çağrıştırdığından uyuşamzlık konusu mal ve hizmetler yönünden ayırt ediciliği zayıf olup başvurunun asli unsuru “…” ibaresinden oluşmaktadır. Bu ibarenin de, her ne kadar son iki harfi “C” olsa da tüketici nezdinde “…” olarak telaffuz edilip algınacağı gözetildiğinde taraf markaları arasında asıl unsurları itibariyle 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesi bulunduğu kabul edilmiş, aksi yöndeki ilk derece mahkemesi kabulü yerinde görülmemiştir. Nitekim 11. Hukuk Dairesi’nin 2018/666 E.-2019/5390 K. Sayılı ilamında da “…” ibareli başvuru davacının “…” asıl unsurlu markaları ile benzer kabul edilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan Dairemizce bu yönden dosyada mevcut bilirkişi raporundaki tespitlere itibar edilmemiş, ayrıca bir bilirkişi incelemesine de gerek görülmemiştir,
Diğer taraftan davacı somut olay bakımından 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesindeki koşulların oluştuğunu ileri sürmüşse de dava konusu başvuru kapsamındaki tüm mallar bakımından iltibas koşullarının oluştuğu kabul edildiğinden Dairemizce davacının bu iddiası yönünden inceleme yapılmasına gerek görülmemeiiştir.
Bu itibarla; dava konusu başvuru ile davacının 2015/25523, 2015/35047,2015/33374,2004/12877, 2015/35064,2015/34970 sayılı markaları arasında, dava konusu başvuru kapsamında 9. ve 38. sınıfta yer alan tüm mal ve hizmetler bakımından 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru değilse de HMK.’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK ‘nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 12/02/2019 gün ve 2017/292 E. – 2019/57 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Davanın KABULÜ ile … YİDK’ın … sayılı kararının İPTALİNE
3- Davalı Şirket adına tescil edilen 2016/20355 sayılı “…” ibareli markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE,
4-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 80,70 TL. maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 31,40 TL. harcın mahsubu ile bakiye 49,30 TL’nin davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 7.375,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 1.800,00 TL bilirkişi ücreti, 235,10.TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 126,00.TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 2.161,10.TL yargılama gideri ve 31,40.TL peşin harç, 31,40.TL başvuru harcı ve 148,60 TL istinaf başvuru harcı tutarı eklenerek oluşan toplam 2.372,50 TL’nin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalılar tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
9-Davacıdan peşin olarak alınan 54,40 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 21/04/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 12/052022
….