Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1193 E. 2022/493 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

…..
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/03/2020
NUMARASI : …..

DAVANIN KONUSU :YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 12/03/2020 tarih ve 2019/110 E. – 2020/89 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin “… ” ibareli markaların sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimaline neden olacak derecede benzer nitelikteki “… …”” ibareli marka başvurusuna yaptıkları itirazlarının nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa dava konusu başvuru ile müvekkili markaları arasında iltibasa neden olacak düzeyde benzerlik bulunduğunu, müvekkili markalarının ayırt edciliğinin düşük olmadığını, markalarının tanınmış bulunduğunu ve dava konusu başvurunun kötü niyetli olduğunu ileri sürerek …. sayılı YİDK kararının iptalini, dava konusu başvurunun tescili halinde hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, taraf markaları arasında benzerlik bulunmadığını, “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük olduğunu, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, müvekkilinin “…” markası altında 130’u aşkın mağaza ile hizmet veren kurumsal bir Şirket olduğunu, müvekkiline ait “…’s …” markasının …’te tescilli olduğunu, davacının iddialarının aksine, müvekkilinin markayı bir bütün olarak isim tamlaması şeklinde kullandığını, müvekkilinin çatı markasının “…” olduğunu, farklı tüketici kitlelerine hitap ettiğinden iltibas tehlikesi bulunmadığını, “…” ibaresinin ön plana çıkarılmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu 2017/115749 sayılı “… …” ibareli marka ile davacı markaları arasında, 6769 s. SMK’nun 6/(1) maddesi anlamında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı, 6769 s. SMK’nun 6/(5). maddesi şartlarının oluşmadığı, kötü niyetin de ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, müvekkilinin “…” ibareli markalarının ayırt ediciliğinin düşük olmadığını, taraf markalarının asli unsurunun aynı ibareden oluştuğunu bu nedenle benzer bulunduklarını, dava konusu markanın müvekkilinin seri markalarının içine sızarak müvekkili markalarının tanınmışlığından haksız yarar sağlayacağını, taraf markalarının tescil kapsamlarının aynı olduğunun tespitine rağmen markaların benzer bulunmadığı yönündeki lk derece mahkemesi kabulünün hatalı bulunduğunu, mahkemece iltibas incelemesi yapılırken ortalama tüketici kriterinin dikkate alınmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden; davalı Şirketin 19.12.2017 tarihinde 2017/115749 sayılı “… …” ibareli marka başvurusunda bulunduğu, marka kapsamında 29.,30. ve 32. Sınıf malların yer aldığı, davacı tarafından 2013/32392, 2013/29479, 2013/29468 ve 2013/60855 sayılı “…” ibareli markalara dayalı olarak yapılan itirazın nihai olarak YİDK’in 2019-M-269 sayılı kararıyla reddedildiği, ret kararının 21.01.2019 tarihinde davacıya tebliğ edildiği ve iş bu davanın iki aylık hak düşürücü süre içerisinde 14.03.2019 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
Yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere ilk derece mahkemesince, taraf markaları arasında karıştırılma tehlikesinin bulunmadığı, SMK’nın 6/5 maddesi koşullarının gerçekleşmediği, davalı başvurusunun kötü niyetli yapıldığının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı yalnızca davacı tarafından, markalar arasında karıştırılma tehlikesi bulunduğu ve SMK’nın 6/5 maddesindeki koşulların oluştuğu gerekçesiyle istinaf kanun yoluna başvurulmuş, bunun dışında davalılarca istinaf kanun yoluna başvurulmamıştır. O halde, istinaf incelemesine konu uyuşmazlık, dava konusu başvuru ile davacı markası arasında SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı ve aynı Kanunun 6/5 maddesindeki koşulların oluşup oluşmadığı ile sınırlı olup, bunun dışındaki hususlarda bir inceleme yapılması mümkün değildir. Bu itibarla, her ne kadar davalı Şirket tarafından davaya cevap dilekçesinde kullanmama def’i ileri sürülmemekle birlikte marka başvurusuna itiraz aşamasında SMK’nın 19/2. maddesi uyarınca, itiraza mesnet markaların kullanım ispatı talebinde bulunulmasına rağmen ne Markalar Dairesi Başkanlığı ne de dava konusu YİDK kararında bu hususta inceleme ve değerlendirme yapılmadığı gibi ilk derece mahkemesince de davalı Şirketin kullanım ispatı talebi yönünden herhangi bir inceleme yapılmadığından, davalı Şirketin marka başvurusuna itiraz aşamasında ileri sürdüğü kullanım ispatı talebi bakımından Dairemizce de bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
Somut olaya uygulanması gereken 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6/1. maddesi uyarınca, tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa tescil edilemez. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Burada öncelikle iltibas (karıştırılma) kavramı açıklanmalıdır. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir. İltibas ihtimalinin değerlendirilmesinde ölçü, bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, ortalama tüketicilerdir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki davacı dava dilekçesinde davalı Kurum nezdindeki itirazlarında ileri sürdüğü 2013/32392, 2013/29479,2013/29468 ve 2013/60855 sayılı “…” ibareli markalarından başka 2000/04524, 2007/32835, 2018/18599, 2018/18606, 2018/18610, 2018/18616 sayılı “…” ibareli markalarına da dayanmıştır. Dava dilekçesinde dayanılan bu markaların, davadaki hükümsüzlük talebi bakımından ileri sürülmesi mümkün ise de 2018/18599, 2018/18606, 2018/18610, 2018/18616 sayılı markaların dava konusu başvuru tarihinden sonraki tarihli olması, 2000/04524 sayılı markanın da kullanmama nedeniyle iptaline karar verildiğinden dava konusu başvuru tarihinde hukuki geçerliliğini yitirmesi nedeniyle anılan markalar Dairemizce iltibas değerlendirmesinde dikkate alınmamış, 2007/32835 sayılı marka ise davadaki hükümsüzlük istemi yönünden iltibas değerlendirmesinde dikkate alınarak inceleme yapılmıştır.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya bakıldığında; davalının başvurusunun “… …” ibaresinden, davacının 2013/32392, 2013/29479,2013/29468 2013/60855, 2007/32835 sayılı markalarının ise “…” asıl unsurundan oluştuğu görülmektedir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 25/09/2019 tarih ve 2018/4202 E.- 2019/5804 K. sayılı kararında, “…” ibareli başvurunun “…” ibaresi ile çikolata sözcüğündeki “…” ibaresinin birleştirilmesiyle oluşturulduğu, bir başkası adına tescilli markayı birtakım tanımlayıcı ekler ilave edilerek, markaların ayırt edici kılınmasının mümkün olmadığı, “…” ibaresinin her iki tarafa ait markalarda da markanın asıl unsurları arasında yer almış olması nedeniyle örtüşen mal ve hizmet sınıfları yönünden karıştırma ihtimalini de içerecek şekilde benzer olduğunun kabulü gerektiği hukuki gerçeğine işaret edilmiştir. Yine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2019/3833 E.- 2020/2305 K. sayılı kararında da “…” ibareli, 2020/6329 E-2021/5023 K. Sayılı kararında “…” ibareli, 2020/1488 E.-2021/596 K. Sayılı kararında “profit” ibareli marka tescil başvurularını davacının “…” esas unsurlu markaları ile benzer bulunmuştur. Somut olayda da davacının itirazına mesnet markalarının esas unsuru olan “…” ibaresinin aynen davalının başvurusunda yer aldığı, başvuruda yer alan diğer unsurların yeterli ayırt ediciliği sağlamadığı , taraf markaları arasında işaretler yönünden de 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi çerçevesinde görsel ve işitsel benzelik bulunduğu kanaatine varılmış olup, mahkemenin taraf markaları arasında benzerlik olmadığı yönündeki değerlendirmesi isabetli görülmemiştir.
Taraf markalarının emtia bakımından karşılaştırmasına gelince; dava konusu başvuru 29,30. ve 32. sınıfta yer alan malları kapsamaktadır. Davacının 2013/32392, 2013/29479,2013/29468 2013/60855, 2007/32835 sayılı markaları ise 29.,30.,32.35. sınıf mal ve hizmetlerde tescillidir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin yerleşik kararlarında açıklandığı üzere mal ve hizmetler arasında benzerlik olup olmadığı değerlendirilirken her iki grup mal ve hizmetlerin aynı tüketici kitlesine hitap edip etmediği, birbirine alternatif olup olmadıkları, aynı dağıtım veya dolaşım yollarına sahip olup olmadığı, hammadde-mamül ilişkisinin bulunup bulunmadığı, birbirlerini bütünleyici/ tamamlayıcı olup olmadıkları gibi hususlarının dikkate alınması gerekmektedir. Buna göre, içinde gıda malları konusunda uzmanın da bulunduğu bilirkişi heyetince hazırlanan bilirkişi raporunda da açıklandığı üzere dava konusu başvuru kapsamında yer alan malların tamamı, davacının itirazına mesnet markaları kapsamlarındaki mallarla aynı ve/veya benzerdir. Bu itibarla, Dairemizce, taraf markaları arasında uyuşmazlık konusu olan 29,30 ve 32. sınıf mallar bakımından emtia benzerliği şartının da gerçekleştiği kabul edilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan Dairemizce bu yönden dosyada mevcut bilirkişi raporundaki tespitlere itibar edilmemiş, ayrıca bir bilirkişi incelemesine de gerek görülmemiştir.
Her ne kadar davacı markalarının tanınmış oldukları ve 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesi uyarınca da başvurunun reddi gerektiği ileri sürülmüş ise de, dava konusu marka kapsamında yer alan tüm mallar bakımından aynı Yasa’nın 6/1 maddesi uyarınca iltibas koşulları oluştuğundan davacı markalarının tanınmış olup olmadığının ve bu bağlamda somut olay bakımından SMK’nın 6/5 maddesindeki koşulların bulunup bulunmadığının tartışılması sonuca etkili görülmemiştir.
Bu durum karşısında mahkemece, yukarıda açıklanan nedenlerle tarafların markaları arasında, 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında benzerlik ve iltibas tehlikesinin bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddedilmesi doğru değilse de, HMK.’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK ‘nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 12/03/2020 gün ve 2019/110 E. – 2020/89 K. sayılı kararın KALDIRILMASINA;
2-Davanın KABULÜ ile, … YİDK’in 18/01/2019 tarih, 2019-M-269 sayılı kararının İPTALİNE
3-Davalı Şirket adına tescilli, 2017/115749 sayılı “… …” ibareli markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE
4-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 80,70.TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30.TL’nin davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 7.375,00.TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 1.800,00.TL bilirkişi ücreti, 202,75.TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 64,60.TL tebligat ve posta giderleri toplamı 2.067,35.TL yargılama gideri, 44,40.TL peşin harç, 44,40.TL başvurma harcı, 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvuru harç tutarı eklenerek oluşan toplam 2.304,75.TL’nin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalılar tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
9-Davacıdan peşin olarak alınan 54,40.TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 07/04/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 30/04/2022

…..

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.