Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1189 E. 2022/534 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/02/2019
NUMARASI : …

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 20/02/2019 tarih ve 2014/506 E. – 2019/44 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin İskoçya’da kurulu, … viskisinin üretiminin %90’ından fazlasını sağlayan ve dünya çapında bütünlüğünü koruyan 1912 yılında kurulmuş ticari birlik olduğunu, 02.06.2008 tarih ve 150 sayı ile davalı Kurum nezdinde tescilli “… …” coğrafi işaretinin sahibi ve denetçisi bulunduğunu, davalının “… …” ibareli, 32, 33, 35, 39 ve 43.sınıf ürün ve hizmetleri içeren marka tescil başvurusuna yaptıkları itirazlarının nihai olarak YİDK’ın 2014-M-13209 sayılı kararıyla reddedildiğini, oysa müvekkili adına tescilli coğrafi işeretin 555 sayılı KHK ile koruma altında olduğunu, anılan KHK’nın 24. maddesinde tescilli adın ününden herhangi bir biçimde yarar sağlayacak kullanımlar veya tescil kapsamındaki ürünleri andıran ya da çağrıştıran ürünlerle ilgili olarak tescilin dolaylı ve dolaysız olarak ticari amaçla kullanımının coğrafi işaret hakkına tecavüz teşkil eden fiiler arasında sayıldığını, buna göre yalnızca İskoçya … olmayan ürün üzerinde yanıltıcı biçimde kullanılan “… …” ibaresi değil o ürünü … … gibi gösteren herhangi bir isim, görüntü veya şeklin kullanımının da engellenmesi gerektiğini, dava konusu başvuruda yer alan “…” ibaresinin İskoçya dahil … Krallıkta yaygın kullanılan bir ünvan olduğunu ve bunun Türkiye dahil tüm dünyada bilindiğini, dava konusu başvuruda “…” ibaresinin yine bir İngiliz-… özel ismi olan … ile birlikte kullanılması halinde … Krallığı ve bu coğrafyayı çağrıştıracağını, … viskinin … … ait meşhur bir ürün olduğunu, aynı şekilde viski üretiminde başı çekerek sahibi olunan coğrafi işaret hakkı ile korunan pek çok … viski üreticisinin ürettikleri viskinin markasında “…” ünvanı ile birlikte İngiliz isimleri kullandıklarını, dava konusu başvurunun 33. sınıf viski emtasında kullanılması halinde … … ile ilişkilendirileceğini, … viskisini tercih eden tüketicler nezdinde karıştırma ihtimali doğacağını, davalını kötüniyetli olduğunu, dava konusu ibarenin 33. Sınıf viski emtiası üzerinde kullanılması halinde tüketiciyi yanıltacağını, bu yanıltıcılığın malı menşei üzerinde olup bu durumun … … ait meşhur … viskisinin 555 sayılı KHK ile sahip olduğu korumanın ihaline neden olacağını, başvurunun 556 sayılı KHK’nın 7/1-c ve f maddeleri gereğince de reddinin gerektiğini ileri sürerek dava konusu YİDK kararının 33. sınıfta yer alan viski emtiası için iptaline ve dava konsu başvurunun tescili halinde aynı mal yönünden hükümsüzlüğüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, dava konusu “… …” ibareli başvuruda yer alan “…” ibaresinin İngilizce’de bir asalet unvanı olup, beyefendi anlamına da geldiğini, “…” ibaresinin ise bir İngiliz ismi olduğunu, başvurunun asalet unvanı içeren İngiliz özel ismi olarak algılandığını, viski ürünü için vasıf ve özellik belirten doğrudan tanımlayıcı nitelikte bir ibare olmadığı gibi ticari-coğrafi kaynak gösterme vasfının da bulunmadığını,” … …” ibaresinin bir arada kullanmasının kötüniyet taşımadığını, işaretin marka olabilme vasfının olduğunu, ayırt edicilik taşıdığını, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu başvuruda yer alan “…” ibaresinin İngilizce’de bir asalet unvanı, beyefendi anlamına geldiği ” …” ibaresinin de bir İngiliz ismi olduğu, her iki ibare bir arada kullanıldığında asalet unvanı içeren özel bir isim anlamına geldiği, bu hale göre “… …” ibaresinden oluşan başvuru konusu işaretin münferit unsurlardan ziyade, bir bütün olarak bıraktığı genel intiba nazara alındığında, kullanılacağı ürün ve hizmetler için marka olarak tescilinin mümkün bulunduğu, bütün olarak ayırt ediciliğinin olduğu, “… …” ibareli işaretin bir bütün olarak uyuşmazlık konusu ürün ve hizmetlerin doğrudan doğruya ve derhal bir niteliğini, cinsini ve çeşidini belirtmediği, 556 sayılı KHK’nın 7.maddesi anlamında re’sen nazara alınabilecek başkaca herhangi bir ret sebebi yahut nakise taşımamasına göre marka olabilme vasfının bulunduğu, dava konusu YİDK kararının yerinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, mahkemece 555 saylı KHK ile coğrafi işaretlere getirilen korumanın hiç tartışılmadığını, 555 sayılı KHK hükümlerine göre yalnızca … … olmayan ürünler üzerinde yanıltıcı biçimde kullanılan … … tanımı değil, … … olmayan ürünü … … gibi göstren herhangi bir isim, görüntü ve şeklin kullanımının dahi engellenmesi gerektiğini, dava konusu başvurunun uyuşmazlık konusu viski emtiasında kullanılması halinde anılan ibarenin … Krallığı çağrıştırması ve bu coğrafya ile özdeşleşmesi nedeniyle tüketcinin viskinin menşei konusunda yanıltıcı olacağını, tüketicinin başvuru konusu markayı taşıyan viskiyi … … sanacağını, dosyaya ibraz ettikleri araştırma raporundan da bu hususun anlaşıldığını, ancak mahkemece bu raporun dikkate alınmadığını , diğer taraftan davalı şirkete ait internet sitesinde dava konusu markayı viski olarak tanımlamakla birlikte emtianın viski değil viski tadında bitter olduğunun anlaşıldığını, tüketicinin dava konusu ibare ile sunulan emtianın … … olduğuna inanmasının kaçılnılmaz olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava konusu başvuru tarihi itibariyle somut olaya uygunlanması gereken 555 sayılı Coğrafi İşaretlerin Korunması Hakkında Kanun Hükümünde Kararname’nin “Korumanın Kapsamı ” başlıklı 15. maddesinde tescil edilmiş coğrafi işareti kullanım hakkına sahip kişilerin üçüncü kişilerin tescilli adın ününden herhangi bir biçimde yarar sağlayacak kullanımlarını veya tescil kapsamındaki ürünleri andıran yada çağrıştırabilen ürünlerle ilgili olarak tescilli adın dolaylı veya dolaysız olarak ticari amaçlı kullanımını önleyebileceği, yine aynı KHK’nın 24. maddesinde de tescilli adın ününden herhangi bir biçimde yarar sağlayacak kullanımlar veya tescil kapsamındaki ürünleri andıran yada çağrıştırabilen ürünlerle ilgili olarak tescilli adın dolaylı veya dolaysız olarak ticari amaçlı kullanımı, sözcük olarak gerçek coğrafi yeri ifade etmekle birlikte halkta haksız biçimde ürünün başka yer kaynaklı olduğu izlenimini bırakan kullanımı veya korunan adın tercümesinin kullanımı veya “stilinde”, “tarzında”, “tipinde”, “türünde”, “yöntemiyle”, orada üretildiği biçimde veya benzeri diğer açıklama veya terimlerle birlikte kullanımı coğrafi işaret hakkına tecavüz sayılan fiiller arasında sayılmıştır.
Somut olayda da davacı gerek dava dilekçesinde gerekse dava konusu marka başvurusuna itiraz aşamasında; … … coğrafi işaretinin davalı Kurum nezdinde davacı adına tescilli bulunduğunu, 555 sayılı KHK’nın 15. ve 24. maddesine göre yalnızca İskoçya … olmayan ürünler üzerinde … … ibaresinin değil o ürünü … … gibi gösteren herhangi bir isim, görüntü veya şeklin kullanılmasının engelenmesi gerektiğini, “… …” ibareli başvuruda yer alan “…” ibaresinin İskoçya dahil … Krallık’ta yaygın kullanılan bir ünvan olduğunu ve bu durumun Türkiye dahil tüm dünyada bilindiğini, anılan ibare ile birlikte yine İngiliz-… ismi olan “…” ibaresinin uyuşmazlık konusu viski emtiasında kullanılması halinde … Krallığı ve bu coğrafyayı çağrıştıracağını, … viskisinin … … ait meşhur bir ürün olduğu gibi coğrafi işaret hakkı ile korunan pek çok … … üreticisinin ürettikleri viskinin markasında “…” ünvanı ile birlikte dava konusu başvuruda olduğu gibi İngiliz isimleri kullandıklarını, bu nedenle dava konusu başvurunun viski emtiasında kullanılması halinde … … ile ilişkilendirileceğini, … … tercih eden tüketiciler nezdinde karıştırılma ihtimali doğacağını, ayrıca anılan ibarenin ürünün menşei konusunda yanıltıcı olacağını, başvurunun 556 sayılı KHK’nın 7/1-c ve f maddeleri uyarınca da reddinin gerektiğini ileri sürerek dava konusu YİDK kararının 33. Sınıfta yer alan viski emtiası bakımından iptali ile tescili halinde anılan emtia bakımından dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiş, yine hem dava dosyasına hem de dava konusu başvuruya ilişkin işlem dosyasına … … üreticilerine ait olduğunu ileri sürdüğü ürün etiketlerini, ibraz etmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 266. maddesinde mahkemece, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verileceği düzenlenmiştir.
İlk derece mahkemesince yazılı şekilde davanın reddine karar verilmişse de davacı tarafça ileri sürülen hususlar özel ve teknik bilgiyi gerektiren, bilirkişinin rey ve mütalaasına başvurulmasını zorunlu kılar niteliktedir. Zira , davacı iddiaları ve sunulan deliller kapsamında dava konusu başvurunun uyuşmazlık konusu viski emtiasında tescili bakımından 555 sayılı Coğrafi İşaretlerin Korunması Hakkında Kanun Hükümünde Kararname hükümleri ve 556 sayılı KHK’nın 7/c-f maddeleri uyarınca tescil engeli bulunup bulunmadığı hususunun çözümü hakimin hukuki bilgisi ile mümkün değildir. Her ne kadar, HMK’nın 282. maddesinde hakimin bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendireceği düzenlenmişse de anılan madde kapsamındaki raporu serbestçe değerlendirme yetkisi, özel ve teknik bilgiyi gerektiren konularda hakimin kendi bilgisi ile uyuşmazlığı çözeceği anlamında yorumlanamaz.

Bu durumda ilk derece mahkemesince, içinde ilgili sektörden bir bilirkişinin de yer alacağı bilirkişi heyetinden, davacı iddiaları ve bu hususta sunulan tüm deliller kapsamında dava konusu başvurunun uyuşmazlık konusu viski emtiasında tescili bakımından 555 sayılı KHK hükümleri ve 556 sayılı KHK’nın 7/-c ve f maddeleri uyarınca bir tescil engeli bulunup bulunmadığı konusunda bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken özel ve teknik bilgiyi gerektiren somut uyuşmazlıkta bilirkişi raporu alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığı gibi davacının 555 sayılı KHK uyarınca ileri sürdüğü iddialarının hiç değerlendirilmemesi de yerinde görülmemiştir. Çözümü özel ve teknik bilgi gerektiren somut uyumazlık bakımından bilirkişi raporu alınması işbu dava yönünden esasa etkili bir delil niteliğinde bulunduğundan ve davacının 555 sayılı KHK’ya dayalı iddiaları ilk derece mahkemesince hiç değerlendirilmediğinden davacı tarafın istinaf itirazlarının kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, kararın niteliğine göre davacı tarafın sair istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 20/02/2019 gün ve 2014/506 E. – 2019/44 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE,
3-Davacı vekilinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
4-Davacı tarafından yatırılan 44,40.TL maktu istinaf karar ve ilam harcının istek halinde davacıya iadesine,
5-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılamada değerlendirilmesine,
7-Kararın tebliği ve harç işlemlerinin yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 14/04/2022 tarihinde HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 08/05/2022