Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK …
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK …
…
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
…
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/02/2020
NUMARASI :…
DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 18/02/2020 tarih ve 2018/10 E. – 2020/43 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin tescilli “…” esas unsurlu markalarının bulunduğunu, “…” markasının T/… kod numarasıyla tanınmış marka olarak tescilli olduğunu, dava konusu markanın müvekkilinin 14 adet “…” esas unsurlu tescilli markalarının serisi niteliğinde bulunduğunu, aynı sektöre yönelik iki markanın birbiri ile ayniyet derecesinde benzer şekilde kullanımının kabul edilmesinin mümkün olmadığını, markaların birbiriyle karıştırılma ihtimalinin olduğunu ileri sürerek 2017-M-9599 sayılı YİDK kararının iptaline, 2016/40001 kod numaralı markanın tescil edilmesi halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkilinin gayrimenkul sektöründeki faaliyetleri üzerinde kullanmak üzere oluşturduğu ve aynı zamanda ticaret unvanının da çekirdek unsuru olan … ve … seri markalarının tescilli olduğunu, dava konusu başvurunun 19, 35, 36 ve 37. sınıflarda yer alan mal ve hizmetler üzerinde tescil talebine ilişkin bulunduğunu, … arasında 556 sayılı KHK m. 8/1(b) hükmü anlamında karıştırılma ihtimali bulunmadığını, YİDK kararının yerinde olduğunu, davacının müvekkilinin markasının yayımına yaptığı itirazda 556 sayılı KHK m. 8/4’de dayanarak yaptığı itirazı … … Başkanlığının reddettiğini, davacının bu kararın üzerine karara itiraz yoluna başvurmadığını, davacının … … Başkanlığı’nın verdiği karara sessiz kalarak 556 sayılı KHK m. 8/4’e dayalı itiraz hakkını kaybettiğini, kaldı ki, davaya gerekçe gösterilen “…” markası tanınmış olsa dahi bu tanınmışlığın işbu dava bakımından hiçbir etkisinin bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, YİDK kararı iptali davası bakımından, davalı Şirketin markası ile davacının itiraz etmeyerek kabul etmiş olduğu … … Başkanlığı kararı doğrultusunda YİDK kararında dikkate alınan 2012 91126, 2012 47937 sayılı davacı markaları arasında mülga 556 sayılı KHK m. 8/1-b anlamında karıştırılma ihtimali bulunmadığı, YİDK kararının iptali davası bakımından davacının mülga 556 sayılı KHK m. 8/4 doğrultusundaki tanınmışlık iddialarının dikkate alınmasının mümkün olmadığı, hükümsüzlük davası bakımından ise, dava konusu marka ile davacının dayanak gösterdiği markaları arasında mülga 556 sayılı KHK m. 8/1-b anlamında karıştırılma ihtimali bulunmadığı, davacının mülga 556 sayılı KHK m. 8/4 doğrultusundaki tanınmışlık iddialarını ispat edemediği, davacının mülga 556 sayılı KHK m. 8/4 doğrultusundaki tanınmışlık iddialarına ilişkin ve “… sektörü” sektörü ile sınırlı açıklamaları nedeniyle de davalı Şirket markasının tescil engeli ve dolayısıyla hükümsüzlüğü koşullarının oluşmayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, tanınmışlık iddialarının sınırlandırılmadığını, müvekkili firmanın “…” ibareli tanınmış markasına rağmen müvekkilinin tanınmışlığının ispatlanamadığı ve dahi müvekkilinin markasının tanınmışlığının bir sektör ile kısıtlanarak korunması yönündeki kararın usul ve yasaya aykırı bulunduğunu, dosya kapsamında müvekkili adına tescilli markanın dikkate alınmadan karar ittihaz edildiğini, davalı Şirketin dava konusu markasında da “…” ibaresi esas unsur olarak kullanıldığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, marka ile ilgili Kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalı Şirketin “… … … … …” ibareli dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında ortalama tüketiciler üzerinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimali dahil iltibasa yol açacak düzeyde benzerliğin olmadığı, zira taraf markalarında ortak olarak yer alan ve “…, mat renk” anlamına gelen “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin zayıf olduğu, başvuruda yeterli ayırt edicilik sağlandığı, marka işaretleri arasında benzerlik olmadığından 556 sayılı KHK’nın 8/4. maddesindeki koşullarının da somut olayda bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 21/04/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 11/05/2022
…