Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1177 E. 2022/498 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

…..
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/10/2019
NUMARASI : ……
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 15/10/2019 tarih ve 2017/454 E. – 2019/413 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … Kurumu tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin “…/…” ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, dava gerçek kişinin bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…” ibareli marka başvurusuna yaptıkları itirazlarının nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa taraf markaları arasında iltibas tehlikesi olduğunu, başvuruya konu “…” ibaresinin, müvekkilinin … ibareli alan adıyla benzer bulunduğunu, müvekkilinin …/… ibareli seri markalarının tanınmış marka olduğunu, davalının kötü niyetli bulunduğunu ileri sürerek … YİDK’nun 2017-M-8761 sayılı kararının iptali ile dava konusu markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı … Kurumu vekili, taraf markaları arasında benzerlik bulunmadığını, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, müvekkiline ait marka ile davacı markaları arasında benzerlik bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacının itirazına mesnet markaları ile dava konusu başvuru arasında , uyuşmazlık konusu 9. Sınıf mallar yönünden 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca iltibas koşullarının oluştuğunu, davacıya ait … uzantılı alan adı ve bu alan adı altında yayın yapan internet sitesinde, 09. sınıfta yer alan emtianın satış, ticaret ve benzeri bir faaliyette bulunulduğunu gösterir herhangi bir bilgi ve belgeye rastlanılmadığından 556 sayılı KHK’nın 8/5 maddesine dayalı iddiasının ispatlanamadığı, taraf markaları arasında, davaya konu markanın ilişkin olduğu tüm emtialar açısından iltibas koşulları oluştuğundan, tanımışlık ve bu anlamda 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesi anlamında inceleme yapılmasına gerek bulunmadığı, kötü niyet iddialarının da ispatlanmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile YİDK’nın 13/10/2017 tarih 2017-M-8761 sayılı kararının iptaline, davalı adına tescilli 2016/55067 sayılı … ibareli markanın tescilli olduğu 09 sınıf yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı … Kurumu vekili,dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik bulunmadığını, zira taraf marklarında ortak olarak yer alan “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin zayıf olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davalı gerçek kişi, 2016/55067 sayılı “…” ibareli 9.. sınıf malları içerir marka başvurusunda bulunmuş, davacı Şirket “…”, “…” asıl unsurlu markalarına dayalı olarak iltibas, tanınmışlık, kötü niyet ve tescil için başvurusu yapılan markanın, başkasına ait sınai mülkiyet hakkını kapsaması gerekçeleriyle başvuruya itiraz etmiş, Markalar Dairesi Başkanlığınca itirazın reddine karar verilmiş, davacı Şirket önceki gerekçelerle yeniden inceleme talebinde bulunmuş, YİDK’in 13.10.2017 tarih, 2017-M-8761 sayılı kararıyla bu talep de reddedilmiş, bahsi geçen karar 16.10.2017 tarihinde davacıya tebliğ edilmiş ve işbu davanın iki aylık hak düşürücü süre içerisinde 13/12/2017 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
Yukarıda belirtildiği üzere davacının itirazına mesnet markaların asli unsurları “…/…” ibarelerinden oluşmaktadır. Bu ibare, Türkçe’de büyük, geniş anlamlarına geldiğinden ayırt ediciliği oldukça düşük olup, her ne kadar tescilli olduğu sürece markanın korunması esas ise de bu ibareyi içeren markaların koruma kapsamları dar değerlendirilmelidir. Diğer bir deyişle, anılan ibarenin ortak olarak yer aldığı markalarda yapılacak küçük değişikliklerin dahi iltibas tehlikesini ortadan kaldıracağının kabulü gerekmektedir. Bu kapsamda, dava konusu başvuruda “…” ibaresi öne çıkarılmamış, bir bütün olarak “…” ibaresine markanın asli unsuru olarak yer verilmiştir. Yapılan açıklamalar da gözetildiğinde, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet “…/…” asıl unsurlu markalar arasında, dava konusu başvuru tarihi itibariyle somut olaya uygulanması gereken 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı, zira davacının daha baştan zayıf ayırt edici niteliği haiz bir sözcük olan “…/…” ibarelerini markasına koyarken, sonradan üçüncü kişiler tarafından başka bazı sözcüklerle birlikte aynı kelimenin kullanılabileceğini öngörmesinin ve buna katlanmasının gerektiği, somut olayda da başvuruya yeterli ayırt ediciliğin sağlandığı kanaatine varılmıştır. Nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 24/02/2022 tarihli 2020/7098 E. 2022/1236 K. Sayılı kararı ile “…” ibareli marka başvurusunun, 03/02/2021 tarihli ve 2020/1414 E. 2021/787 K. sayılı kararı ile “… …” ibareli marka başvurusunun, 10/06/2020 tarihli 2019/5072 E., 2020/2735 K. sayılı kararı ile “… … … & …&…” ibareli marka başvurusunun, 01/10/2019 tarihli 2018/4544 E., 2019/6035 K. sayılı kararı ile “…+ŞEKİL” ibareli marka başvurusunun, 29/04/2019 tarihli 2018/1607 E., 2019/3263 K. sayılı kararı ile “…+ŞEKİL” ibareli marka başvurusunun, davacının “…” ve “…” ibareli markaları ile iltibas oluşturmayacağının kabul edildiği Dairemiz kararları onanmış, yine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 13/09/2017 tarihli 2016/1578 E., 2017/4311 K. sayılı kararı ile “…” ibareli marka başvurunun, 13/11/2013 tarihli 2013/6532 E., 2013/20373 K. sayılı kararı ile “…” ibareli marka başvurusunun, 12/03/2013 tarihli 2012/5896 E., 2013/4716 K. sayılı kararı ile “…-… … ltd. Şti.+ şekil” ibareli başvurusunun, davacının “…” ve “…” ibareli markaları ile iltibas oluşturmayacağının kabul edildiği mahkeme kararları onanmış olup, artık istikrar kazanan bu kararlarda, davacının “…/…” ibareli markalarının koruma kapsamı dar tutulmuştur. O halde ilk derece mahkemesince dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas tehlikesinin bulunmadığının kabulü gerekirken aksi yönde değerlendirme yapılması doğru olmamış, davalı … Kurumu vekilinin istinaf başvurusu bu nedenle yerinde görülmüştür.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan Dairemizce bu yönden dosyada mevcut bilirkişi raporlarındaki tespitlere itibar edilmemiş, ayrıca bir bilirkişi incelemesine de gerek görülmemiştir.
Somut olayda uyuşmazlığın niteliği ve istinaf edenin sıfatı gözetildiğinde, bir başka hususun daha tartışılması gereklidir. Zira somut uyuşmazlıkta davacı tarafından sunulan dava dilekçesinde, gerçekte ayrı davaların konusunu oluşturan iki farklı talep birleştirilmiş ve YİDK kararının iptali ile davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesi birlikte talep edilmiştir. Mahkemece her iki talebin de kabulüne karar verildiği halde, ilk derece mahkemesi kararı, davalı gerçek kişi tarafından istinaf edilmemiştir. Davalı … Kurumu’nun yukarıda belirtilen istinaf itirazları ile YİDK kararının iptali davası yönünden oluşacak hukuki sonucun, diğer davalı gerçek kişiyi ilgilendiren hükümsüzlük davasına yansıması düşünülemez. Dolayısıyla Dairemizce, YİDK kararının iptali davası yönünden ulaşılan sonucun, ilk derece mahkemesince verilen hükümsüzlük kararına yansıtılması mümkün olmamıştır.
Bu durum karşısında Dairemizce, HMK’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, davalı … Kurumu vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … Kurumu vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 15/10/2019 gün ve 2017/454 E. – 2019/413 K. sayılı kararın KALDIRILMASINA;
2-YİDK kararının iptaline yönelik DAVANIN REDDİNE,
3-Marka hükümsüzlüğüne yönelik DAVANIN KABULÜ ile davalı adına tescilli 2016/55067 sayılı … ibareli markanın tescilli olduğu 09 sınıf yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
4-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 80,70.TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 31,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 49,30.TL’nin davalı …’ten tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan ve Dairemizce hükümsüzlük davasına yönelik bir inceleme yapılmadığından, kabul edilen hükümsüzlük davası yönünden ilk derece mahkemesi karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 3.931,00TL maktu vekalet ücretinin davalı …’ten alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirmiş olduklarından, reddedilen YİDK kararının iptaline yönelik dava yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 7.375,00 TL (davalı … yönünden ilk derece karar tarihine göre belirlenen 3.931,00 TL sınırlı olmak kaydıyla) maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
7-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 1.800,00.TL bilirkişi ücreti, 262,20.TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 35,50.TL tebligat ve posta masrafından oluşan toplam 2.097,70.TL’nin, takdiren 1/2’sinin hükümsüzlük davası yönünden yapıldığı kabul edilerek 1.048,85 TL’ye 31,40.TL peşin harç, 31,40.TL başvurma harcı tutarı eklenerek oluşan toplam 1.111,65 TL yargılama giderinin davalı…’ten alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı … Kurumu tarafından istinaf aşamasında yapılan 38,90.TL posta masrafı, 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı olmak üzere toplam 187,50.TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile anılan davalıya verilmesine
9-Davalı … tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yapılan herhangi bir gider bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
10-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
11-Davalı kurum tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40.TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde anılan davalıya iadesine,
12-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 07/04/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 30/04/2022

……

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.