Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/07/2020
NUMARASI : ….
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Tescili
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 16/07/2020 tarih ve 2018/336 E. – 2020/192 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalılar … ve … Müdürlüğü tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin 15.03.2017 tarih ve 2017/23223 sayılı “… … … …” ibareli marka başvurusunun davalı … Müdürlüğü’nün itirazı üzerine Markalar Dairesi tarafından SMK’nın 6/1 maddesi uyarınca reddedildiğini, bu karara karşı yaptıkları itirazlarının da YİDK’ın 12.07.2018 tarih ve 2018-M-5334 sayılı kararı ile reddine karar verildiğini, oysa “… … … …” ibareli başvuru ile redde mesnet “… …” ibareli marka arasında benzerlik bulunmadığını, müvekkilinin başvurusundaki esas ibarenin “…” ibaresi olduğunu, “…” ve “… …” ibarelerinin tali unsur niteliğinde bulunduğunu zira başvurudaki … ibaresinin çayın üretim menşeini, … … ibaresinin ise … ürününe ait bir niteliği ima ettiğini, “…” ve “… …” ibarelerinin ticaret hayatında herkes tarafından kullanılan tasviri bir işaret niteliğinde bulunduğunu, anılan ibarenin …, kahve, tütün, sigara ve benzeri bağımlılık yapan ürünlerde kullanılmasının çok yaygın olduğunu, TDK’ya göre … kelimesinin … içmeyi bağımlılık derecesinde alışkanlık haline getiren kişileri ifade ettiğini, … ibaresinin tasviri nitelikte olduğunu ve hiçbir … üreticisinin veya ticaretini yapan işletmenin tekeline bırakılamayacağını, davalı Kurum nezdinde … ibaresi geçen 387 adet tescilli marka veya başvurunun bulunduğunu, çayın Türkiye’de sudan sonra tüketim hacmi en yüksek gıda maddesi olduğunu, dolayısıyla Türk halkının hangi çayın hangi firmaya ait bulunduğunu çok kolay şekilde ayırt edebilecek tüketici bilincine sahip olduğunu ileri sürerek … YİDK’nın 12.07.2018 tarih ve 2018-M-5334 sayılı YİDK kararının iptaline ve başvurunun tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, dava konusu başvuru ile redde mesnet markanın kapsamında bulunan malların birebir aynı olduğunu, redde mesnet markayı oluşturan sözcüklerin tamamının başvuruya konu işarette yer aldığını, bu nedenle ortalama tüketici nezdinde görsel, işitsel ve kavramsal algısı bakımından iltibasa neden olacak derecede benzerlik bulunduğunu, davacı vekilinin başvurunun tesciline karar verilmesi talebinin tescil işleminin mahkemenin yetkisinde olmadığı için salt bu nedenle reddedilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, müvekkilinin sermayesi … olduğunu, müvekkilinin “…” ibareli tescilli markalarının bulunduğunu, davaya konu markada esas unsurunun … kelimesi olduğunu, markalar arasında iltibas bulunduğunu, “…” esas unsurlu birçok markanın davalı Kurum veya mahkeme kararıyla iptal edildiğini, müvekkilinin “…” ibaresini … sektöründe maruf ve meşhur hale getirdiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu “… … … …” ibareli başvuru ile redde mesnet “… …” ibareli marka arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığı , markalarda ortak olarak yer alan “…” ibaresinin ayırt edicilik vasfının düşük olduğu, uyuşmazlık konusu “… ve soğuk …” mallarında tescilli “… …” ibareli birden fazla tescilli marka bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile dava konu YİDK kararının iptaline karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili, dava konusu başvuruyu oluşturan ibarelerin redde mesnet markada aynen yer aldığını, başvuru kapsamında yer alan malların redde mesnet marka kapsamında da bulunduğunu, taraf markaları arasında iltibas koşullarının oluştuğunu, diğer tarfatna davacı vekilinin başvurunun tesciline karar verilmesi talebinin tescil işleminin mahkemenin yetkisinde olmadığı için salt bu nedenle reddedilmesi gerektiğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, dava konu başvuru ve müvekkiline ait redde mesnet markanın asıl unsurlarının “…” ibaresinden oluştuğunu, anılan ibarenin bir … türü olmadığı gibi … bitkisine özgü bir anlamının da bulunmadığını, “…” ibaresinin müvekkili Kurumun … ürününde kullanılmasıyla tanınan bir … markası haline geldiğini, müvekkilinin “… …” ibareli markasını koruma altına alan birçok yargı kararı bulunduğunu,”… …” ibaresinin müvekkili tarafından tescil edilği tarihten bu yana kullanıldığını, bu nedenle anılan ibarenin müvekkili çağrıştırdığını, ibarenin … sektöründe ayırt edcilik vasfının yüksek olduğun ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, marka başvurusunun reddine dair YİDK kararının iptali ve başvurunun tescili istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden; davacının “… … … …” ibaresinin 30. Sınıfta yer alan “…, buzlu …” emtiasında tescili için 13.03.2017 tarihinde davalı Kuruma başvurduğu, başvurunun ilanı üzerine davalı … Müdürlüğü’nün 85/089365 , 2004/24997 sayılı ve “… …” , “… … …” ibareli markalarına dayalı olarak iltibas ve tanınmışlık iddialarıyla yaptığı itirazının Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından kabul edilerek dava konusu başvuru ile itiraza mesnet 85/089365 sayılı marka arasında SMK’nın 6/1 maddesi uyarınca iltibas koşullarının bulunduğu gerekçesiyle başvurunun reddine karar verildiği, bu karara karşı başvuru sahibi davacı tarafından yapılan itirazın YİDK’ın 12.07.2018 tarih ve 2018/M-5334 sayılı kararıyla reddedildiği, bu kararın davacıya 30.07.2018 tarihinde tebliğ edildiği ve iş bu davanın iki aylık hak düşürücü süre içerisinde 15.09.2018 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince, dava konusu başvuru ile redde mesnet 85/089365 sayılı marka arasında iltibas koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olup, taraflar arasındaki uyuşmazlık “… … … …” ibareli dava konusu başvuru ile redde mesnet 85/089365 sayılı ve “… …” ibareli marka arasında SMK’nın 6/1 maddesi uyarınca iltibas bulunup bulunmadığı, bu bağlamda dava konusu YİDK kararının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Somut olaya uygulanması gereken 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6/1. maddesi uyarınca, tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa tescil edilemez. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Burada öncelikle iltibas (karıştırılma) kavramı açıklanmalıdır. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir. İltibas ihtimalinin değerlendirilmesinde ölçü, bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, ortalama tüketicilerdir.
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde; dava konusu başvuru 30. sınıfta yer alan “…, buzlu …” mallarını kapsamaktadır. Davalı … Müdürlüğü’ne ait redde mesnet 85//089365 sayılı marka da 30. sınıfta bulunan “…” emtiasında tescilli olup mahkemece görüşüne başvurulan her iki bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere dava konusu başvuru kapsamında yer alan mallar ile redde mesnet marka kapsamında yer alan mallar aynı/aynı türdür.
Marka işaretlerinin karşılaştırılmasına gelince; dava konusu başvuru “… … … …” ibarelidir. Başvuruda yer alan “…” ibaresi davacının çatı markası olup iltibas değerlendirmesinde dikkate alınamayacağından ve başvuruda yer alan “…” ve “…” ibareleri de ayırt ediciliği bulunmayan tali unsur niteliğinde olduğundan başvurunun asli unsurunu “…” ibaresi oluşturmaktadır. Redde mesnet “… …” ibareli markanın asli unsuru da “…” ibaresinden oluştuğundan asli unsurları itibariyle dava konusu başvuru ile redde mesnet 85//089365 sayılı marka arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi uyarınca benzerlik ve karıştırma tehlikesi bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar mahkemece dava konusu “…” ibaresinin uyuşmazlık konusu mallar bakımından ayırt ediciliğinin düşük olduğu açıklanmış ise de Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 01/06/2020 tarih ve 2019/4594 E.- 2020/2537 K. sayılı kararında “… … …” ibaresinin … emtiasında kullanılmasının davalı … Müdürlüğü’nün 85/089365 sayılı “…” asıl unsurlu markasına tecavüz teşkil ettiği kabul edilmiştir. Yine Yüksek Dairenin 2019/111 E.-2020/2618 K. Sayılı kararında da ‘’… …” ibareli başvuru ile 85/089365 sayılı “…” asıl unsurlu marka benzer bulunmuştur. Bu kararlar karşısında “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük olduğu yönündeki değerlendirmeye Dairemizce itibar edilmemiş, dava konusu başvuru ile redde mesnet 85/089365 sayılı marka arasında, başvuru kapsamında yer alan mallar bakımından, 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında benzerlik ve karıştırılma tehlikesi olduğu kanaatine varıldığından , aksi yöndeki mahkeme kabulü yerinde bulunmamıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan, Dairemizce ayrıca bir bilirkişi incelemesine de gerek görülmemiştir.
HMK’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun açıklanan nedenlerle kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalılar …… Müdürlüğü vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesİ 16/07/2020 gün ve 2018/336 E. – 2020/192 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Davanın REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca davacıdan alınması gereken 80,70.TL maktu karar ve ilam harcından, peşin olarak alınan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80.TL davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirmiş olduklarından, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 7.375,00.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
6-Davalılarca ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına
7-Davalı … Müdürlüğü tarafından istinaf aşamasında yapılan 1,00.TL posta masrafı ve 148,60 TL istinaf başvuru harcından oluşan toplam 149,60 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile anılan davalıya verilmesine,
8-Davalı … tarafından istinaf aşamasında yapılan 32,50.TL posta masrafı ve 148,60 TL istinaf başvuru harcından oluşan toplam 184,50 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile anılan davalıya verilmesine,
9-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
10-Davalılar tarafından istinaf başvurusunda ayrı ayrı yatırılan 54,40.TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalılara ayrı ayrı iadesine,
11-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 14/04/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 06/05/2022
…