Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
…
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
…
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/10/2017
NUMARASI : …
DAVANIN KONUSU : Marka Tescil Başvurusunun Reddine Rair
YİDK Kararının İptali
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 05/10/2017 tarih ve 2017/114 E. – 2017/357 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “… …+ŞEKİL” ibareli, “35/6. Sınıftaki müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için dondurmalar ve yenilebilir buzlar mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” ve “43/1. Sınıftaki yiyecek ve içecek sağlanması hizmetlerini” içeren marka tescil başvurusunda bulunduğunu, 2016/18208 kod numarası verilen marka tescil başvurusunun Markalar Dairesi tarafından 556 sayılı KHK’nın 7. maddesinin a ve c bendi hükümleri uyarınca ayırt edici olmadığı ve vasıf bildirdiği gerekçesiyle resen reddedildiğini, bunun üzerine müvekkilinin, işaretin ayırt ediciliğinin bulunduğu ve vasıf bildirici olmadığı gerekçesiyle ret kararının kaldırılması istemiyle itirazda bulunduğunu, YİDK’nın 2016/M-11754 sayılı kararıyla işaretin anlamı ve oluşturduğu genel algı itibariyle ayırt edici olmadığı ve vasıf bildirici olduğu gerekçesiyle 556 sayılı KHK’nın 7. maddesinin a ve c bendi hükümleri uyarınca reddine karar verdiğini, kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, işaretin ayırt ediciliğinin bulunduğunu, vasıf bildirici olmadığını, kaldı ki müvekkili tarafından kullanılmakla ayırt edicilik kazandığını, bütün olarak başvuru konusu işaretin ayırt ediciliğinin bulunduğunu, marka olabilme vasfının olduğunu, bu nedenlerle tescil başvurusunun reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek YİDK kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, başvuru konusu “… …” ibaresinden oluşan işarette, “… …” ibaresinin gerek münferit olarak, gerekse bir bütün olarak markanın esas unsurunu teşkil ettiği, “… …” ibaresinin … ve benzeri ürünlerin sunumuna ilişkin gerçekleştirilen ticari faaliyetin ortamına ilişkin bir tanımlama olduğu, ortalama tüketicilerin büyük bir kısmının hatta tamamının işareti bu mesajla algılayacağı, bu algıyı değiştirmeye elverişli başka bir sözcük ve şeklin işarette bulunmadığı, bu ibarenin bir bütün olarak başvuru konusu olup reddedilen 35/6 ve 43/1. Sınıf ürünler için herkesin kullanımına açık, tanımlayıcı anlam ve ifadeler içerdiği, başvuru kapsamında yer alan 35/6 ve 43/1. Sınıf mal ve hizmetler için “… …” ibaresinin doğrudan ürün ve hizmetlerin sunum biçimine ilişkin bir algı yaratacağı, bu sebeple “… …” ibaresinin bir bütün olarak vasıf bildirici ve ticaret hayatında herkesin kullanımına açık bulunduğu, “… …” ibaresinin başvuru kapsamında yer alan bu ürün ve hizmetler bakımından anılan sektörde yer alanların ürün ve hizmetlerinin sunun yerinin bir vasfını ifade etmek için kullanacakları zorunlu bir ifade olduğu, “… …” ibaresinden müteşekkil işaretin, başvuru kapsamında yer alan 35/6 ve 43/1. Sınıftaki anılan mal ve hizmetleri için somut olarak ayırt edicilik vasfı bulunmadığından, başvurunun 556 sayılı KHK’nın 7. maddesinin a, c ve hatta resen nazara alınması gerekli d bendi hükümleri gereğince reddinin gerektiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, bilirkişi incelemesi yapılmaksızın karar verilmesinin eksik inceleme oluşturduğunu, müvekkiline ait markanın “yazı ve şekil” markası olduğunu, bütünsel açıdan inceleme yapılmadığını, müvekkili Şirketin “… …” markasının özgün olduğunu, müvekkiline ait marka başvurusu tanımlayıcı bir ibare olarak kabul edilse dahi kullanım yoluyla ayırt edicilik sonucu 7/1-c bendinin istisnai korumasından yararlanması gerektiğini, kararın hatalı ve eksik inceleme mahsulü olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, marka tescil başvurusunun reddine dair YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacının “… …” ibareli başvurusunun reddedilen 35/6 ve 43/1. Sınıf ürünler için herkesin kullanımına açık, tanımlayıcı anlam ve ifadeler içerdiği, doğrudan ürün ve hizmetlerin sunum biçimine ilişkin bir algı yaratacağı, bir bütün olarak vasıf bildirici ve ticaret hayatında herkesin kullanımına açık bulunduğu, başvuru kapsamında yer alan 35/6 ve 43/1. Sınıftaki anılan mal ve hizmetleri için somut olarak ayırt edicilik vasfı bulunmadığı, başvurunun 556 sayılı KHK’nın 7/1-a, c ve d bendi hükümleri gereğince reddinin gerektiği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 21/04/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 11/05/2022
….