Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1166 E. 2022/516 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/02/2020
NUMARASI :….

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 06/02/2020 tarih ve 2019/3 E. – 2020/25 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin tanınmış “…” markalarının sahibi olduğunu, bu markanın tanınmış bir marka olarak tüm sınıflarda korunması gerektiğini, müvekkilinin “…” ibaresi ve “… …” şeklinde markalarının bulunduğunu, davalı tarafın 2017/91145 sayılı “…” ibaresini taşıyan başvurusunun 25. Sınıf emtiayı kapsadığını, anılan başvurunun müvekkilinin markaları ile benzer olduğu gerekçesiyle yaptıkları itirazların reddedildiğini, oysa “…” şeklindeki bir markası ile ilgili olarak Ankara 3. FSHHM’nin 2018/37E sayılı dosyası kapsamında düzenlenen raporda anılan marka ile müvekkili markalarının benzer görüldüğünü, dava konusu markanın da müvekkilinin “…” şekil markaları ile benzer olarak oluşturulduğunu ve müvekkili markalarının devamı olarak algılanarak karıştırılma ihtimaline neden olabileceğini, müvekkilinin “…” markalarının tanınmış marka olarak tespit edildiğini, dolayısıyla sadece tescilli olduğu sınıflarda değil tüm sınıflarda korunmaya layık olduğunu, kaldı ki dava konusu markanın müvekkilinin markalarının tanınmışlığının bulunduğu sınıfta olduğunu, müvekkilinin markalarının bir serisi olarak algılanacağını, dava konusu markada “…” harfinin kullanılmasının da kötü niyetli olduğunu ileri sürerek YİDK karar iptali ve 2017/91145 sayılı markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …, taraf markaları arasında herhangi bir benzerlik bulunmadığını, harf, sayı, yer adı gibi işaretlerin tek bir markaya ait olduğunun kabul edilemez olduğunu, “…” harfinin sadece “…” markasına ait olduğu yönündeki iddiaların hukuki dayanaktan yoksun bulunduğunu, tek bir harfin bir marka olarak tescil edilmesinin başlı başına yolsuz olduğunu, Kurum tarafından verilen kararın yerinde olduğunu, markaların yazı ve resim tiplerinde en ufak bir benzerliğin bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu 2017/91145 sayılı marka kapsamında yer alan tüm emtianın, davacı yanın önceki tarihli markaları kapsamında yer alan emtia ile aynı, aynı tür ya da benzer oldukları, bununla birlikte taraf markalarını meydana getiren işaretlerin, ilgili tüketici nezdinde, bütünsel açıdan bıraktıkları algıda, iltibasa neden olabilecek düzeyde bir benzerlik taşımadıkları, davacının “…” markasının tanınmış marka statüsünde olan bir işaret olduğu, ancak salt “…” şekil markalarının aynı düzeyde tanınır olup olmadığı değerlendirmesi yapılmasını sağlayacak yeterli düzeyde delilin dosyada bulunmadığı, kaldı ki böyle bir tanınmışlıktan bahsedilse dahi bu tanınmışlığın “…” şekil markasının sahip olduğu görsel unsurlar ile sınırlı olması gerektiği, harf üzerinde inhisari bir hak elde etmesinin yerinde olmayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkilinin … tanınmış markasının korunması gerektiğini, markalar arasında benzerlik bulunduğunu, iltibasa yol açtığını, davacının markasının tanınmışlığının zarar göreceğini, davalının kötüniyetli bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesine göre, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği, ancak davacının itirazına mesnet gösterdiği markaları ile davalının başvuru konusu yaptığı “…” ibareli marka arasında, görsel, sescil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, işin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürün ve hizmetler için ayırdığı satın alım süresi içinde, “…” ibareli işareti gördüğünde derhâl ve hiç düşünmeden bunun davacının itirazına mesnet gösterdiği markalardan farklı bir marka olduğunu algılayabileceği, tescilli bir marka ile iltibas yaratmayan işaretin marka tescil başvurusunda bulunmanın kötüniyetli olarak değerlendirilemeyeceği, SMK’nın 6/1. maddesinde koşulların somut uyuşmazlıkta bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 14/04/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 06/05/2022