Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1164 E. 2022/519 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/07/2020
NUMARASI :….

DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 08/07/2020 tarih ve 2019/88 E. – 2020/166 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı…tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı…vekili, müvekkilinin Kanada menşeli ticari ve kurumsal bir şirket olup, 2000 yılında kurulduğunu ve uluslararası ölçekte faaliyet göstermekte olduğunu, 1995 yılında kurulmuş olan … … (US), … firmasının da dahil olduğu … … şirketler grubunun bir üyesi olduğunu, iş geliştirme, dijital mecra ürünleri, medya alanında ve görsel hizmetlerdeki faaliyetleri ile tüm dünyada itibar sahibi olduğunu, iş ve iletişim piyasası dahil olmak üzere haber ve eğlence sektöründe etkin şekilde faaliyet gösterdiğini, ticaret unvanı ile de korunan ve tanınmış marka niteliğindeki … markaları üzerinde hak sahibi olup markasını Türkiye içerisinde eylemli kullandığını, “…” ve “…” markalarının onlarca ülkede ve Avrupa Birliği ülkelerinde (… kapsamında) tescilli olduğunu, “…” markasını Türkiye’de de yasal koruma altına almak amacıyla 7 Temmuz 2017 tarihinde 09, 35, 37, 41, 42, 45 sınıflara ait aşağıdaki mal ve hizmetler için tescil başvurusunda bulunduğunu, bu kapsamda davalı…Kurumun bildirimi ile 37. sınıfa ilişkin marka başvurusunda sınıf düzenlemesi yapıldığını ve bu sınıfın başvuruya eklendiğini, dava konusu başvurunun ve korunmak istenen mal ve hizmetlerin spesifik nitelikte olduğunu, özel tüketici kitlesine hitap ettiğini ve ciddi bir yatırım gerektirdiğini, dava konusu iddialarının Türkiye’nin sınai mülkiyet hukuku ile ilgili uluslararası anlaşmalar çerçevesinde bağlı olduğu direktiflere ve bu meyanda Paris Sözleşmesine dayandıklarını, davacı…markasının tanınmışlığı ve markasına ayırt edicilik sağlaması ile ilgili olduğu için, esasen Türkiye’de bir kanun ile eşdeğer olan uluslararası sözleşmenin bu davada doğrudan uygulanması gerektiğini, davacı…başvurusu ile davalının tescilli markalarının ayırt edilemeyecek düzeyde benzer olmadığını, markalar kıyaslandığında; görsel, bütünsel, işitsel ve anlamsal farklılık olduğunu, … ibaresinin İstanbul … … kısaltılmışı olduğunu, bu markanın faaliyet alanının, İstanbul’da … … Sanayi Bölgesinin yanında bulunan bir alanda, küçük işletmelere depo, yer kiralamak veya satın almak olduğunu, her iki marka incelendiğinde, markalar görsel, işitsel, algı, anlam ve bir bütün olarak farklı olduğu gibi, markaların hitap ettiği kitlelerin de farklı olduğunu, ret gerekçesi markanın bir bileşke markası olduğunu, tüketicilerinin markaları karıştırma tehlikesi bulunmadığını, markaların ve kapsamındaki mal ve hizmetlerin kullanım amaçlarının birbiriyle ilişkili olmadığını ileri sürerek YİDK’nın 24.12.2018 tarih ve 2018/M-10559 sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı…Şirket vekili, müvekkilinin markası “is-toç” olarak okunmakta iken davacı…markasının “is-toh/ş” olarak okunduğunu, her iki markada yer alan “t-ç” ve “t-ck” ibarelerinin, sert sessiz harflerden oluştuğunun, bunun markalar arasındaki sessel benzerliği arttırdığını, markalara ait harflerin de bire bir aynı şekilde yer alması ile davacı…markasında ayırt edicilik sağlayan hiçbir unsur bulunmadığını, YİDK kararının konusunu oluşturan 2010/24461 no’lu “… şekil” ibareli markanın, başvurucuya ait 2017/61306 no’lu marka ile aynı/ikame edilebilir mal ve hizmetleri kapsadığını, müvekkilinin markasının tanınmışlığının bulunduğunu, çekişmeli markalardaki mal ve hizmetlerin benzer olmalarının da dışında bire bir aynı nitelikteki mal ve hizmetler olduğunu, davacının iddia ettiğinin aksine, hizmetlerin niteliğinin aynı, hitap edilen tüketici kitlesinin aynı, satış kanallarının aynı nitelikte olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu “…” ibareli markanın şekil unsuru içermeyen kelime markası, davalıya ait redde mesnet “…” ibareli markanın ise stilize edilmiş harflerden oluşan, “T” harfinin şemsiye figürü olarak konumlandırıldığı şekil unsuru içeren marka olduğu, markanın esas unsurlarının “…” ibaresi, diğer unsurların ise tali unsurlar olduğu, dava konusu marka ile davalıya ait markaların ilk harflerinin birbirine işitsel ve görsel benzerliği olan “I” ve “İ” harfleri, sonraki 3 harfinin aynı şekilde “S,T,O” harfleri, beşinci harflerinin yine birbirine işitsel ve görsel benzerliği olan “C” ve “Ç” harfleri olduğu, bütüncül olarak değerlendirildiklerinde markalar arasında marka işaretleri bakımından işitsel ve görsel benzerlik bulunduğu, dava konusu markanın son harfi olan “K” harfinin işitsel ve görsel benzerliği ortadan kaldırmaya yeterli olmayacağı, davalı…ve davacıya ait markalar arasında, marka işaretleri bakımından görsel ve işitsel benzerlik bulunduğu, ayrıca, dava dilekçesinde, başvurunun anlamsal (kavramsal) olarak izah edilen unsurlarının, aynı tüketici kesiminde markaların karıştırılmaları ihtimaline engel oluşturmaya yeterli gelmeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı…vekili istinaf başvuru dilekçesinde, benzerlik hususunda özel yetkili mahkeme hakimi tarafından karar verilebilecekken, marka vekili, sınai mülkiyet uzmanı ve ekonomist pazarlama uzmanı sıfatı ile somut olaya hiçbir teknik katkısı olmayan kişilerden görüş alınmasının, yasa ve usule aykırı bulunduğunu, dava konusu başvurunun ve korunmak istenen mal ve hizmetlerin spesifik nitelikte olması, özel ve yüksek bilince sahip tüketici kitlesine hitap ettiğini, müvekkili markasını kullanan özel tüketici kitlesinin, müvekkilinin markasının yabancı menşeili olduğunu ve … ibaresinin “…” şeklinde telaffuz edildiğini bilebilecek seviyede olup ret gerekçesi marka ile benzer olmadığını ayırt edebileceğini, karara dayanak teşkil eden bilirkişi raporu ve bu raporun aynen tekrar edildiği mahkeme kararında, müvekkilinin markasının tanınmış olduğu iddialarının değerlendirilmeye alınmamasının doğru olmadığını, ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka ile ilgili YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacının başvuru konusu yaptığı “…” ibareli marka ile davalı…Şirketin itirazına mesnet olarak gösterdiği “…” ibareli marka arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında işitsel ve görsel benzerlik bulunduğu anlaşılmakla, davacı…vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı…vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı…tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı…tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 14/04/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 06/05/2022
….