Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1162 E. 2022/470 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1162
KARAR NO : 2022/470
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/11/2016
NUMARASI : 2015/437 E. – 2016/389 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVALI : TÜRK PATENT VE MARKA KURUMU
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 10/11/2016 tarih ve 2015/437 E. – 2016/389 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı ile davalı Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “…” ibareli, 9, 16, 35, 38, 41, 42. sınıf mal ve hizmetleri içeren 1996/8831, 2006/5525, 2010/5119, 2011/73924, 2012/34836, 2013/46276 sayılı tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalının 25.12.2012 tarihinde “…+…” ibareli 16, 18, 21, 28, 31, 35 ve 38. sınıf ürün ve hizmetleri içeren marka tescil başvurusunda bulunduğunu, 2012/108101 kod numarası verilen başvuruya müvekkilinin tanınmışlık ve iltibas vakıasına dayanarak başvurunun reddi istemi ile yaptıkları itirazlarının, YİDK tarafından 2015/M-2843 sayılı kararla kısmen kabul olunduğunu ve başvurunun 38. sınıf hizmetler için reddedildiğini, buna karşın diğer mal ve hizmetler için kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, başvurunun tescilinin müvekkilinin “…” esas ve ayırt edici unsurlu markası ile iltibasa sebebiyet vereceği gibi, müvekkilinin markasının tanınmışlığından haksız yarar sağlayacağını ileri sürerek, davalı Türkpatent YİDK kararının iptalini ve diğer davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı Şirket temsilcisi savunmada bulunmamıştır.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davacının markalarının asıl ve ayırt edici unsurunun “…” ibaresinden, davalı başvurusunun “… …+…” ibaresinden oluştuğu, “…” ibaresinin herkes tarafından bilindiği, şeklin ise başına taç giydirilmiş kurtbaşından ibaret oluğu, bu haliyle başvuru konusu işarette de asıl ve ayırt edici unsurun “…” ibaresi tarafından temsil olunduğu, zira “…” ibaresinin ve şeklin ayırt ediciliğe yeterince katkısının bulunmadığı, başvuru kapsamında yer alan 16 ve 35. sınıf ürün ve hizmetlerin, davacının markalarının kapsamında bulunan ürün ve hizmetlerle aynı türden olduğu, buna karşın başvuru kapsamındaki kalan diğer ürün ve hizmetlerin, davacı markalarının kapsamındaki ürün ve hizmetlerle aynı türden veya benzer olmadıkları, davacının markasının radyo televizyon yayıncılığı için tanınmışlık vasfına sahip olduğu, ancak farklı mallar için itiraza olanak sağlamayacağı, zira “…” ibaresinin çok bilinen ve ayırt ediciliği zayıf bir sözcük olması, orijinalliğinin olmaması, davacının markalarının tanınmışlık seviyesi, davalı başvurusunun kısmen de olsa farklı olması, kalan ürün ve hizmetlerin tamamen farklı sektörlere ait bulunması gibi faktörler nazara alındığında, başvurunun tescilinin davacının markalarıyla iltibasa sebebiyet vermeyeceği gibi onun tanınmışlığından haksız yarar sağlamayacağı, itibar ve ayırt edici karakterine de zarar vermeyeceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, YİDK’nın 2015/M-2843 sayılı kararının, başvuru kapsamındaki 16 ve 35. sınıf ürün ve hizmetler bakımından, davacı itirazının reddi yönünden iptaline, sair yönden iptal isteminin reddine, davalı başvurusu marka olarak tescil edilmediğinden hükümsüzlük istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davalının ”… …” markasının, halk tarafından müvekkil şirkete ait “… ve …”, “… … ”, “… … ”, “… ”, “… …” ve “…” ibaresinin ortak ve esas unsur olarak yer aldığı diğer markaları ile karıştırılacağını, birebir ayniyet durumu ve müvekkilinin aynı sınıftaki diğer “…” ibareli markaları bir bütünün parçaları olarak düşünüldüğünde, tüketici nezdinde seri marka imajının çizilebileceğine ve başvurunun müvekkil ile ilişkilendirileceğine şüphenin olmadığını, markalar arasında mevcut ilişkilendirilme ihtimalinin yalnız 16, 35, 38. sınıf nezdinde mevcut olmayıp, 18, 21, 28 ve 31. sınıflarda da geçerli bulunduğunu, bu sınıfların da müvekkilinin markalarının, faaliyetinin ve tescilinin bulunduğu sınıflar olduğunu, bu sebeple iltibas ihtimalinin çok yüksek bulunduğunu, müvekkili şirkete ait “…” markasının büyük yatırım ve emeklerle uzun yıllardır inşa ettiği itibarına ve reklam gücüne zarar vermesinin kaçınılmaz olduğunu, “…” markasının Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle ve tescilli markanın itibarından dolayı “… …” markasının sahibinin haksız bir yarar elde edeceğini, dolayısıyla başvuru kapsamındaki 18, 21, 28 ve 31. sınıf ürün ve hizmetler yönünden de davanın kabulüne karar verilmesinin gerektiğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekili istinaf başvuru dilekçesinde, tescil kapsamında bırakılan mal ve hizmetler açısından, ayırt ediciliğe sahip … unsuruyla birlikte davalı başvuru markası ile davacı markaları arasında, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik bulunmadığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve davalı başvurusunun “… …+…” ibaresinden oluştuğu, “…” ibaresinin herkes tarafından bilindiği, şeklin ise başına taç giydirilmiş kurtbaşından ibaret oluğu, bu haliyle başvuru konusu işarette asıl unsurun “…” ibaresi tarafından temsil olunduğu, davacının markalarının asıl ve ayırt edici unsurunun ise “…” ibaresinden oluştuğu, başvuru kapsamında yer alan 16 ve 35. sınıf ürün ve hizmetlerin, davacının markalarının kapsamında bulunan ürün ve hizmetlerle aynı türden olduğu, buna karşılık başvuru kapsamında kalan diğer ürün ve hizmetlerin, davacı markalarının kapsamındaki ürün ve hizmetlerle benzer olmadıkları, davacının markasının radyo televizyon yayıncılığı için tanınmışlık vasfına sahip olduğu, ancak farklı mallar için 556 sayılı KHK’nın 8/4. maddesi koşullarının davacı yararına oluşmadığı anlaşılmakla, davacı vekili ile davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı ve davalı Türk Patent Kurumu vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı ve davalı Türk Patent Kurumu taraflarca istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacı ve davalı Türk Patent Kurumundan ayrı ayrı tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı ve davalı Türk Patent Kurumu tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdelerine bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 07/04/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 07/04/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip