Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
…..
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/02/2020
NUMARASI ….
DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü İle Terkin
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 20/02/2020 tarih ve 2018/420 E. – 2020/59 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “…” ibaresini ilk olarak 2009 yılında tescil ettirmiş ve bu marka üzerinde büyük yatırımlar yaparak markalarını da arttırmış olduğunu, davalı Şirketin “…” ibareli başvurusuna karşı müvekkilleri adına yapılan itirazların diğer davalı Kurum tarafından haksız olarak reddedildiğini, oysa davalı markanın kapsadığı sınıfın, müvekkilinin markalarının tescilli olduğu sınıflar ile birebir aynı olduğunu, “…” ibareli markalarının tanınmış marka olduğundan tüm emtia ve hizmet sınıfları için korunacağını, ayırt ediciliği yüksek “…” ibaresinin davalı markasındaki varlığı sebebiyle davalı şirkete ait ürünlerin daha kolay hatırlanır olacağını ve bunun da davacı müvekkillerinin itibarından haksız şekilde yararlanılması anlamına geldiğini, dava konusu “…” ibareli marka ile müvekkilleri adına tescilli “…” ve “… … …” ibareli markaların ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, davalı tarafın tescil ettirilmek istediği markada her ne kadar “G” harfi yerine “M” harfi olsa da kalan iki harfin aynı olduğunu ileri sürerek 2018/M-7777 sayılı YİDK kararının iptalini, davalı Şirket adına tescil başvurusu yapılan “…” ibareli markanın 30 ve 35. sınıfta yer alan mal ve hizmetlere ilişkin hizmetler bakımından iptali ile hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkilinin davaya konu “…” ibareli markasının tescil edildiği sınıflar ile davacının markasının sınıflarının aynı sınıf olmasının, tek başına davacının taleplerinin yerinde olduğunu ve haksız yarar sağlandığını göstermediğini, “…” ibaresinin zaten müvekkilinin markasında yer almadığını, “…” ibareli marka ile davacı markaları “…” ve “… … …” ibareli markaların davacının iddia ettiğinin aksine ayırt edilemeyecek kadar benzer olmadığını, iş bu davanın açılmasının esasen kötü niyetin davacı şirkette olduğunu gösterdiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … Kurumu vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu markanın kapsamının davacının markalarının kapsamı ile aynı/aynı tür/benzer olduğu, “…” teriminin nesli tükenmiş bir kuş türü olduğu, davacının markalarında yer alan “…” ibaresinin ise Hindistan’da turistik bir şehir olduğu, tespit edilen anlamları itibari ile markaların anlamsal olarak farklı olduğu, anlamsal, görsel ve fonetik olarak yapılan incelemede, taraf markalarının bu hali ile karıştırılma ihtimaline neden olabilecek derecede benzer olmadıkları, “…”/“…” ibarelerinde yer alan ve söz konusu harf diziliminin başındaki farklılığın markaları birbirinden ayırdığı, anlamsal açıdan mevcut olan farklılığın söz konusu durumu pekiştirdiği, 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesi anlamında iltibas tehlikesinin bulunmadığı, 6769 sayılı SMK’nın 6/5. maddesi uygulanması şartlarının oluşmadığı, kötüniyetin ispatlanamadığı, YİDK kararının yerinde olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, dava konusu … ve … markalarının yüksek derecede benzer olduğunu, emsal Yargıtay kararları değerlendirildiğinde, sadece baş harf değişikliği ve büyük-küçük harf yazım karakterinin iltibası önlemeye yeterli olmayıp benzerliği ortadan kaldırmak için markaların birbirinden çok daha farklılaşması gerektiğini, ses benzerliğinin bu denli yüksek olduğu bir durumda markalar arasında iltibas bulunmayacağından bahsedilemeyeceğini, halkın geneli tarafından anlamı bilinmeyen iki kelimenin Hindistan’daki anlamına bakarak markaların kavramsal farklılaştığı iddiası gerçek dışı olduğunu, yerel mahkeme kararında markaların tescil sınıflarının benzerliğinin iltibası arttırmaya yönelik etkisine değinilmemesnini eksik inceleme niteliğinde olduğunu, mahkemece iltibas incelemesi yapılırken ortalama tüketici kriterinin hatalı değerlendirildiğini, müvekkilinin markasının yüksek tanınmışlığa sahip olduğunu, davalı şirketin başvurusunun kötü niyetli bir başvuru olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali, marka hükümsüzlüğü ile terkin istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalının başvurusuna konu olan “…” ibaresi ile davacının itirazına mesnet gösterdiği “…” esas ibareli markalar arasında anlamsal, görsel ve fonetik olarak yapılan incelemede, karıştırılma ihtimaline neden olabilecek derecede benzer olmadıkları, zira dava konusu markalarda yer alan ve söz konusu harf diziliminin başındaki farklı harfin markaları birbirinden ayırdığı, anlamsal farklılığın da söz konusu durumu güçlendirdiği, 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesi anlamında iltibas tehlikesinin somut uyuşmazlıkta bulunmadığı, 6769 sayılı SMK’nın 6/5. maddesi uygulanması şartlarının oluşmadığı, kötüniyetin ispatlanamadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 21/04/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 11/05/2022
….
Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.