Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1156 E. 2022/759 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1156
KARAR NO : 2022/759
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/12/2019
NUMARASI : 2019/211 E. – 2019/598 K.

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
ASLİ MÜDAHİL :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Kurum İşleminin Hükümsüzlüğünün Tespiti

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 31/12/2019 tarih ve 2019/211 E. – 2019/598 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin Türkiye/Mersin’de kurulu … Sigara ve Tütüncülük San. Tic. A.Ş.’nin ortağı olduğunu ve yurtdışında ikamet ettiğini, 03.09.2002 tarihinde … kanalıyla Türkiye’nin de dahil olduğu bir çok ülkede kendi şahsı adına tescil edilmek üzere “…” ibareli marka için tescil başvurusunda bulunduğunu ve bu başvurunun 7911470 uluslararası tescil numarası ile 03.09.2002 tarihinden itibaren koruma altına alındığını, bu markanın … nezdinde marka işlem numarasının ise 2002/33394 olduğunu, müvekkiline ait …’da … ve … nezdinde 2002/33394 tescil numarası ile kayıtlı “…” ibareli markanın, sahte ve taklit imza kullanılarak kimliği belirsiz kişi veya kişilerce “MM7 Markanın Geri Çekilmesi Formu” ile Türkiye’deki tescil işlemlerinden feragat edildiğini ve markanın geri çekildiğini, …’nun bu sahte belgeye dayanarak …’ya yazı yazarak marka hakkından Türkiye’de feragat edildiğinin bildirildiğini ve müvekkilinin marka hakkının geri çekme tarihi itibariyle sona erdiğini, bunun üzerine aynı ibareler için … firması tarafından Türkiye’de 2005/12837 ve 2006/11452 numaralar ile tescil başvurusu yapıldığını, müvekkilinin sahte ve hukuka aykırı işlemler neticesinde büyük ve telafisi imkansız zararlar ile karşı kaşıya kaldığını, hukuka aykırı durumun tespitini, iptalini ve giderilmesini talep ettiğini, …’ya müzekkere yazılarak MM7(E) formunun talep edilmesi gerektiğini, müvekkilinin … A.Ş. lehine feragat ettiği herhangi bir markasının bulunmadığını, 556 sayıllı KHK’nın 7(b) hükmü dikkate alınmadan … adına markanın tescil edilmesinin hukuki hatalar içerdiğini, müvekkilinin kötüniyetli olmadığını, aksine …’in başvurusunun kötüniyetli olduğunu, …’ya yapılacak müracaatların ulusal ofisler aracılığıyla yapılmasının gerektiğini, imza ve kimlik denetiminin ulusal ofisler tarafından yapılarak …’ya gönderilmesinin gerektiğini, olayda ise direk …’ya yapılan başvurunun hiçbir kimlik veya imza denetiminden geçmediğini, Mersin Cumhuriyet Savcılığı’na 2010/13494 sayılı dosyasında, sahte belgelerin aslının temin edilemediği gerekçesiyle takipsizlik kararı verildiğini, davaya ve suça konu belgenin sahte olduğunun kesin olarak ispat edildiğini, …’nin belgenin sahteliğini doğrudan tetkik etmesinin gerekmediğini, devlet siciline güvenin esas olduğunu, …’nun objektif olarak kasıt veya kusur olmasa da sorumlu bulunduğunu, hatalı işlemin bir şekilde düzeltilmesinin gerektiğini ileri sürerek, feragat işleminin yokluğunun ve yokluk nedeniyle hükümsüzlüğünün tespiti ile … ve …’deki yok hükmünde işlem ve tescillerin kaldırılmasına, markanın ilk tescil tarihi olan 03.09.2002 tarihinden itibaren hüküm ifade etmek üzere tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 24.07.2015 tarihli dilekçesi ile davasını ıslah ederek, … tescil numarası … ve … tescil numarası 2002/33394 olan markaya ilişkin olarak, MM7-E isimli belge ile yapılan feragat işleminin ve bu işlemden hareketle …’nun yazısı üzerine markanın Türkiye’deki tescilinin sonlandırılmasına dair …’nın yaptığı feragat işleminin yokluğunun ve yokluk sebebiyle hükümsüzlüğünün tespitine, … ve …’daki yok hükmündeki bu işlem ve tescillerin ortadan kaldırılmasına, markanın Madrid Protokolü uyarınca ilk tescil tarihi olan 03.09.2002 tarihinden itibaren hüküm ifade etmek üzere hükmen tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, davacının marka başvurusunda bulunduktan sonra 11.04.2005 tarihli yazı ile marka başvurusunun geri çekilmesi talebinin iletildiğini, bu yazıya cevaben işlemin gerçekleştirilemeyeceğinin, uluslararası başvuruların ancak uluslararası büro aracılığıyla geri çekilebileceğinin bildirildiğini, bu gelişmelerden sonda 23.11.2005 tarih ve 193856 sayılı … tarafından gönderilen yazı ile iptal işleminin ilgili uzman tarafından gerçekleştirildiğini, bu safahat içerisinde davacı aleyhine herhangi bir işlem tesis edilmediğini, davanın 556 sayılı KHK’nın “Görevli ve Yetkili Mahkeme” başlıklı 71. maddesine göre yetkisiz mahkemede açıldığını, esasa ilişkin itirazların da davacı aleyhine herhangi bir işlem tesis edilmediğini, sonuç olarak iptali mümkün herhangi bir işlem bulunmadığını, bu durumda Enstitü’ye karşı dava açılamayacağını ve husumet yöneltilemeyeceğini, vekil ile takip edilen işlemlerde vekaletname ibrazı istenerek kişinin gerçekten temsil yetkisine sahip olup olmadığının araştırıldığını, vekilin veya vekil olunanın imzalarının sıhhatinin her işlem için ayrı ayrı araştırılmadığını, davacının Enstitü nezdinde iddialarını ileri sürmediğini, bu nedenle de Kurumun imzaların sıhhati noktasında harekete geçme imkanının olmadığını, Adli Tıp Kurumu tarafından yapılan imza incelemesi neticesinde varılan kanaatin terditli ve tereddütlü olduğunun görüldüğünü, fotokopi belge üzerinde inceleme yapılamayacağının Adli Tıp tarafından kabul edildiğini, buna dayanarak işlemin iptali veya yok hükmünde sayılmasının kabul edilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … (…), davaya cevap vermemiştir.
Asli müdahil … As vekili, davacının “…” markasına ilişkin olarak yapılan feragatin kendisi tarafından yapılmadığını, bu nedenle müvekkili adına tescil edilen “…” markasının iptali istemiyle dava açtığını, dava konusunu teşkil eden işlemin …’da gerçekleşen bir işlem olduğunu ve davanın Türkiye’de görülmesinin mümkün olmadığını, bu dosyada verilen tedbir kararları nedeniyle müvekkilinin zarara uğradığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL maddi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, 556 sayılı KHK’nin 47 ile 53.maddeleri arasında enstitü kararlarına itiraz yolu düzenlendiği, bu hükümlerin uygulanabilmesi için aynı sayılı Kanunun 33-47 maddeleri arasındaki başvurunun yapılması ve tescilin kabulü ve ilanına kadar olan tüm işlemlerin belirtilen usulde yapılması gerekli olduğu, 5000 sayılı Kanunda da açıklandığı üzere ihtisas mahkemelerinin görevlerinin başlayabilmesi için hem 556 sayılı KHK hem de 5000 sayılı Kanunda belirtilen zorunlu başvuru yollarının tamamlanarak bir YİDK kararının alınmasının şart bulunduğu, Markalar Dairesi’nin gerçekleştirdiği yargılama konusu ret kararının kesin olmadığı, çünkü işlem ânında yürürlükte bulunan 06.11.2003 gün ve 5000 sayılı … Enstitüsü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’nun Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kenar başlığını taşıyan 10. maddesi uyarınca, “sınaî mülkiyet haklarının tescil işlemleri ile ilgili Enstitünün almış olduğu kararlara karşı başvuru sahipleri veya üçüncü kişiler tarafından yapılacak itirazların incelenmesi ve değerlendirilmesi işlemleri Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunca yürütüldüğü, Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun kararları Enstitünün nihaî kararı olduğu, bu kararlara karşı ilgili mahkemede dava açılabilir.” hükmünü amir olduğu, davacı tarafça, … aracılığıyla başvurusu yapılan ve davalı … nezdinde 2002/33394 numarası verilen marka başvurusuna ilişkin olarak MM7-E isimli belge ile yapılan feragat işleminin ve bu işleme dayalı olarak markanın Türkiye’deki tescilinin sonlandırılmasına dair …’in yaptığı feragat işleminin yokluğunun tespiti ile markanın hükmen tescili talep edilmiş olup, bu işleme karşı yeniden inceleme talebinde bulunularak YİDK’in bir karar tesis etmesi sağlanmadan eldeki davanın açıldığı, dolayısıyla yasal prosedür tamamlanmaksızın ve kurumun son kararının tesisine olanak sağlayacak YİDK nezdinde itiraz gerçekleştirmeksizin açılan davanın bu nedenle reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle dava şartı eksikliği nedeni ile davanın usulden reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, mahkemece verilen ilk karara karşı davalı … tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmadığından, bu davalı yönünden önceki kararın kesinleştiğini, buna rağmen anılan davalı yönünden de davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığını, davalı … yönünden de verilen kararın yasaya aykırı olduğunu, 556 Sayılı KHK ve Sınai Mülkiyet Kanunu‘ndaki kurum ve kurula ( YİDK ) itirazların, marka başvurularının devamında oluşa gelen olumlu-olumsuz kararlarla ilgili bulunduğunu, somut davadaki sahteciliğe dayalı başvuruların bu kapsamda değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, olayda sahte belge ile davacının markasının tescilinin sona erdirildiğini ve başvuruda bu işlemin düzeltilmesinin öncelikle …’ten talep edildiğini, böylesi durumlarda her zaman ve her durumda dava açılabileceğini, yani Kuruma hiç başvuru yapılmadan da dava açılmasının mümkün olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE :1-Asıl dava, davalı … nezdinde … tescil numaralı ve … nezdinde ise 2002/33394 tescil numaralı, “…” ibareli markaya ilişkin olarak, MM7-E isimli belge ile yapılan feragat işleminin ve …’nun yazısı üzerine markanın Türkiye’deki tescil işlemlerinin sonlandırılmasına dair feragat işlemlerinin yokluğunun ve hükümsüzlüğünün tespiti ile bu işlemlerin ortadan kaldırılması, markanın hükmen tescili istemlerine ilişkin olup, asli müdahil ise bu davada verilen kararlar nedeniyle uğradığı maddi zararların tahsilini istemiştir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dava tarihi itibariyle itibariyle yürürlükte bulunan 5000 sayılı Kanun’un 10. maddesi uyarınca, sınai mülkiyet haklarının tescil işlemleri ile ilgili Kurumun aldığı kararlara karşı başvuru sahipleri veya üçüncü kişiler tarafından yapılacak itirazların incelenmesi ve değerlendirilmesi Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunca yürütülmekte olup, bu Kurulun kararlarının Kurumun nihai kararı olduğu, bu kararlara karşı ilgililerin mahkemede dava açmalarının mümkün bulunduğu, yargılama sırasında yürürlüğe giren aynı Kanun’un 15/C maddesinin de benzer düzenlemeler içerdiği, bu durumda, davalı Kurum tarafından verilen kararlara karşı Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’na yeniden inceleme talebinde bulunmadan ve bu Kurulca karar tesis edilmesini sağlamadan dava açılmasının mümkün olmadığı, bu hususun, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 12.06.2017 tarih, 2016/1020 Esas, 2017/3621 Karar sayılı kararında da kabul edildiği üzere dava şartı niteliğinde olup yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmesi gerektiği, somut olayda davacı tarafça, … aracılığıyla başvurusu yapılan ve davalı … nezdinde 2002/33394 numarası verilen marka başvurusuna ilişkin olarak MM7-E isimli belge ile yapılan feragat işleminin ve bu işleme dayalı olarak markanın Türkiye’deki tescilinin sonlandırılmasına dair …’in yaptığı feragat işleminin yokluğunun tespiti ile markanın hükmen tescilinin talep edildiği, bu işleme karşı yeniden inceleme talebinde bulunularak YİDK’in bir karar tesis etmesi sağlanmadan eldeki dava açıldığından, davalı … yönünden mahkemece açıklanan nedenle dava şartı eksikliğinden davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair istinaf itirazlarının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
2-İlk derece mahkemesince verilen 17.10.2017 tarih, 2012/44 E., 2017/461 K. Sayılı önceki kararda, davanın kabulüne karar verilmiş, asli müdahil yönünden olumlu olumsuz bir karar verilmemiş, bu karara karşı yalnızca davalı … tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması nedeniyle Dairemizce de bu davalı yönünden değerlendirme yapılarak, HMK’nın 353/1-a-4 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin kaldırılmasına karar verilmiş, Dairemiz kararından sonra ilk derece mahkemesince de yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
Dava şartları, mahkemenin davanın esası hakkında yargılamada bulunabilmesi için gerekli olan şartlardır. Diğer bir anlatımla; dava şartları gerçekleşmeden bir davanın esası incelenemez. Mahkeme, hem davanın açıldığı günde, hem de yargılamanın her aşamasında dava şartlarının tamam olup olmadığını kendiliğinden araştırıp, inceler ve bu konuda tarafların istem ve beyanları ile bağlı değildir. Dava şartları dava açılmasından, hüküm verilmesine kadar var olmalıdır (Yargıtay HGK’nın 18.06.2008 tarih, 2008/428-442 E.K. sayılı ilamı). HMK’nın 114/1-a maddesinde de Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunması, dava şartları arasında düzenlenmiştir.
Mahkemeler, bulundukları ülkenin coğrafi sınırları içinde yargı hakkına sahiptirler; bir mahkemenin başka bir ülkede yargılama faaliyetinde bulunması mümkün değildir. Mahkemelerin yargı hakkı, bulundukları ülkenin bütün toprakları ile ülkedeki gerçek veya tüzel bütün kişiler için, kural olarak, geçerlidir (Prof.Dr.Ejder Yılmaz, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi, 2. Baskı, S: 786). Somut olayda, davacı tarafın ıslah dilekçesi ile … nezdinde yapılan feragat işleminin yokluğunun tespiti ile bu işlemin ortadan kaldırılması talep edilmiş olup, … nezdindeki bir işlemin yokluğunun tespiti ile bu işlemin ortadan kaldırılması, ancak …’nun kendi mevzuatı çerçevesinde talep edilmesi mümkün olduğundan, bu hususta Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunduğundan söz edilemez. Bu itibarla, davalı … yönünden de davanın bu nedenle reddine karar verilmesi gerekirken, ilk derece mahkemesince yalnızca 556 sayılı KHK ve 5000 sayılı Kanun hükümlerine dayalı olarak, davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Her ne kadar, Dairemizin önceki kararında istinaf edenin sıfatına göre yalnızca davalı … yönünden hüküm kurulmuş ise de, yukarıda açıklandığı üzere dava şartlarının yargılamanın her aşamasında bulunması gerektiğinden ve bu husus da mahkemece resen gözetileceğinden, ilk derece mahkemesinin davanın kabulüne ilişkin önceki kararının, davacı yararına usuli müktesep hak oluşturması mümkün görülmemiştir. Zira, dava konusu işlemden dolayı davalı … hakkında Türk mahkemelerinin yargılama yetkisi olmadığından, böyle bir davada mahkemece verilen kararın usuli müktesep hak olarak değerlendirilmesi mümkün görülmemiştir. Bunun dışında, asli müdahilin tazminat talebi hakkında ilk derece mahkemesince bir karar verilmediği, buna rağmen kararın asli müdahil tarafından istinaf edilmediği, hakkında karar verilmeyen ve bu yönden de istinaf edilmeyen bağımsız bir dava niteliğindeki asli müdahilin davası hakkında Dairemizce bir karar verilmesinin mümkün olmadığı anlaşıldığından, bu yönden Dairemizce bir hüküm kurulmamış, HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 31/12/2019 tarih, 2019/211 E. – 2019/598 K. sayılı kararın KALDIRILMASINA,

3-Davalı … hakkındaki davanın HMK’nın 114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı eksikliği nedeniyle USULDEN REDDİNE,
4-Davalı … hakkındaki davanın HMK’nın 114/1-a ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı eksikliği nedeniyle USULDEN REDDİNE,
5-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70.TL maktu karar ve ilam harcının, peşin harç olarak alınan 135,00.TL harçtan mahsubu ile bakiye 54,30.TL harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,

6-Davalı … ve Marka Kurumu kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan ve istinaf kanun yoluna başvuran aleyhine olacak biçimde hüküm kurulamayacağından, ilk derece mahkemesi 3.931,00.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine,

7-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
8-Davalı … ve Marka Kurumu tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 100,00.TL posta gideri ile 85,70 TL istinaf yoluna başvuru harcı tutarı toplamı olan 185,70 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile anılan davalıya verilmesine,
9-Davalı … ilk derece ve istinaf aşamasında yapılan herhangi bir gider bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
10-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),

11-Davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40.TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
12-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,

Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 02/06/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 01/07/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip