Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/03/2020
NUMARASI :…
DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali
Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 06/03/2020 tarih ve 2019/257 E. – 2020/48 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, 2018/67911 sayılı “… … … …” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, marka başvurusunun yayımına davalı Şirketin itiraz ettiğini, Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun 2019-M-6730 sayılı kararı ile, marka başvurusunun 43. Sınıfta bulunan “Yiyecek ve içecek sağlanması” hizmetleri bakımından reddine karar verildiğini, marka başvurusunu oluşturan işaretin eşi …’ın isminin baş harflerinden esinlenerek oluşturduğunu, oluşturulan marka başvurusunun özgün olduğunu ileri sürerek 2019-M-6730 sayılı YİDK kararında başvurudan çıkartılan hizmet bakımından verilen kararın iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı Şirket vekili, … ön ekinin müvekkilinin markalarının esas unsuru konumunda olduğunu, bu ibarelerin reklam ve promosyon faaliyetleri neticesinde toplumda tanınmış ayırt edicilik kazanmış müvekkili ürün ve hizmetler ile özdeşleştiğini, davacı … başvurusunun müvekkilinin … ibaresinden oluşan …, …, …, ibarelerini ön ek olarak ihtiva eden markaları üzerinde sahip olduğu haklarına halel getireceğini, müvekkili itibarının zarara uğramasına, ayırt edici karakterinin zedelenmesine, sulandırılmasına ve davacının müvekkili aleyhine haksız kazanç elde etmesine yol açacağını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu marka başvurusu kapsamında reddedilen ve 43. Sınıfta bulunan “Yiyecek ve içecek sağlanması” hizmetleri ile redde mesnet alınan davalı Şirkete ait 2012/46328 sayılı markada koruma altında bulunan “… hizmetleri”nin aynı tür ve benzer hizmetler oldukları, zira bu hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap ettikleri, benzer ihtiyaçları karşıladıkları, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı hizmet niteliğinde oldukları, davacıya ait marka başvurusunun “… …-… …” ibaresinden oluştuğu, “…” ve “…” ibarelerinin ülkemizde anlamı geniş halk kesimince bilinen sırasıyla “Kalite” ve “…” anlamına geldikleri, “… …” ibaresinin “… …” anlamını oluşturacak şekilde konumlandırıldığı, “…” ibaresinin işareti oluşturan bütünün tam ortasında nispeten daha büyük yazı karakteri ile oluşturulduğu, davaya konu “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” bakımından gerek “… …” ve gerekse “…” ibarelerinin markasal algı oluşturmayan, bu hizmetlere ilişkin yapılacak ürün sağlanmasına yönelik ayırt edici niteliği bulunmayan tali unsurlar oldukları, bu hale göre marka başvurusunun bütününü oluşturan imajda esas unsurun “…” ibaresi olduğu, Türkçe’de bilinen bir anlamının olmadığı, İngilizce’de ise ön ek olarak “-oğlu ve -zade” olarak kullanıldığı, bu ibarenin dava konusu hizmet bakımından ayırt edici niteliği bulunan, markasal algı oluşturan, soyut ve somut ayırt edici gücü haiz bir ibare olduğu, redde mesnet alınan markanın ise “…” ibaresinden müteşekkil olduğu, Türkçe’de bilinen bir anlamının olmadığı, İngilizce’de ise ön ek olarak “-oğlu ve -zade” olarak kullanıldığı, bu hale göre karşılaştırılması gereken işaretlerin “…” ve “…” işaretleri olduğu, YİDK işlem dosyası incelendiğinde, davalı şirkete ait “…” ibaresinin yanına aldığı tali unsurlar veya başkaca asli unsurlar ile birlikte “Yiyecek ve İçecek Hizmetleri” bakımından gerek yurt içi gerekse yurt dışında uzun süreli ve yoğun kullanım ile ortalama tüketici nezdinde ayırt ediciliği yüksek güçlü bir marka konumuna geldiği, yoğun kullanım ve tanıtım neticesi ayırt edici gücü yüksek bir marka olduğu, davacıya ait marka başvurusunun esas unsurunu oluşturan “…” ibaresi ile redde mesnet “…” ibaresi arasında, “…” ibaresinin yoğun kullanımla ayırt edici gücü yüksek bir ibare olduğu da gözetildiğinde, karşılaştırılan işaretler arasında ortalama tüketici nezdinde ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimali bulunduğunun kabul edilmesi gerektiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, markalar arasında bütünsel inceleme yapılması gerektiğini, bilirkişi raporu alınmadan karar verilmesinin doğru bulunmadığını, dava konusu markaların birbirine benzemediğini, markada bulunan ibarelerin ayırt edici niteliği bulunmayan tali unsur olarak nitelendirilemeyeceğini, tüketici kitlesinin hatalı belirlendiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, marka ile ilgili Kurum kararlarının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, Somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesine göre, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği, davacının başvuru konusu yaptığı “… …-… …” ibareli marka ile davalı Şirketin itirazına mesnet gösterdiği …, …, …, ibarelerini ön ek olarak ihtiva eden markaları arasında, görsel, sescil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, dava konusu marka başvurusu kapsamında bulunup da davalı Kurum tarafından reddedilen 43. Sınıftaki “Yiyecek ve içecek sağlanması” hizmetleri ile redde mesnet alınan davalı Şirkete ait 2012/46328 sayılı markanın koruma kapsamı altında bulunan “… hizmetleri”nin aynı tür ve benzer hizmetler oldukları, zira bu hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap ettiği, benzer ihtiyaçları karşıladıkları, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı hizmet niteliğinde oldukları, SMK’nın 6/1. maddesinde koşulların somut uyuşmazlıkta olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 14/04/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 06/05/2022
….