Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
…
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/02/2020
NUMARASI :……
DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 26/02/2020 tarih ve 2019/19 E. – 2020/33 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … ile davalı Şirket tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin çok sayıda “…” ibareli markaları bulunduğunu,“… …” markasının 21.05.2010 tarihinde herkes tarafından yaygın olarak bilinen tanınmış marka olarak kabul edildiğini, bu sebeple de “…” ya da benzeri ibarelerin, tanınmış “… …” markasının haklı olarak sağladığı ünden haksız avantaj sağlayacak olması nedeniyle, hangi sınıfta olursa olsun tescili veya herhangi bir surette kullanımı mümkün olmadığını, müvekkili ile aynı sektör olan gıda sektöründe faaliyet gösteren davalı Şirket tarafından yapılan 2017/120074 sayılı başvuru ile “… …” ibareli markanın tescili talebinde bulunulduğunu, müvekkilinin itirazı üzerine Markalar Dairesi Başkanlığının marka başvurusunun reddine karar vermesine rağmen davalı Şirketin bu karara itirazı üzerine YİDK’nın 2019-M-5039 sayılı kararı ile davalı Şirketin itirazının kabulüne ve başvuru hakkındaki ret kararının kaldırılmasına karar verdiğini, oysa davalı başvurusuna konu “… …” ibaresi ile müvekkili adına tescilli muhtelif “…” ibareli markaların ayırt edilemeyecek derecede benzer hatta birebir aynı olduğunu, davalının marka olarak, sonsuz denebilecek seviyede seçim olanağı mevcutken özellikle “…” ibaresinin tercih edilmesinin iltibas ve haksız rekabet şeklindeki kötü niyetin bir göstergesi olduğunu, davaya konu başvurunun SMK 6/3, 6/4 ve 6/5. maddeler uyarınca da tescil engelinin bulunduğunu ileri sürerek … Kurumunun 2019-M-5039 sayılı YİDK kararının iptali ile davalının “… …” ibareli marka tescil başvurusunun tescil edilmiş olması halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkili şirket markalarının esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu, müvekkilinin markalarının 1997 yılından beri “…” ibaresi esas alınmak suretiyle oluşturulmuş bir markalar topluluğu olduğunu ve müvekkilinin “…” esas unsurlu markalar üzerinde kazanılmış hakkı bulunduğunu, davaya konu markada “…” ibaresinin ürünün doğası gereği karakteristik özelliğini içermesi nedeniyle tali unsur olarak kullanıldığını, tanımlayıcı işaretlerin aynı mal veya hizmeti sunan rakip işletmeler tarafından da serbestçe kullanılmak istenebileceğinden, söz konusu işaretlerin marka tescili yoluyla tek bir işletmenin tekeline verilmesinin haksız rekabete yol açacağını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı Şirketin markasını tescil ettirmek istediği; 29. Sınıfta: “Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil).” mal ve hizmet sınıflarının tamamının davacı muterize ait tescilli markalarının koruma sınıfları gözetildiğinde, mal ve hizmet sınıflarıyla aynı/benzer emtia olduğu, davalı Şirkete ait 29. Sınıfta tescili talep edilen ürünler bakımından, bu ürünlerin günlük, sıradan, sıklıkla tüketilen, gelir durumu bakımından hususiyet arz etmeyen emtia olması nedeniyle, ortalama tüketici kitlesinin, özellik arz etmeyen, belirli bir eğitim ve bilgi düzeyi aranmayan, makul seviyede, ortalama tüketici olacağı, süt ve süt ürünleri açısından konu ele alındığında, “…” kelimesinin bu ürünlerin herhangi bir niteliğini ortaya koymadığı, bu ürünlerin benzerlerinden ayırt edilmesini sağlayacak bir vasıf belirtmediği, her ne kadar bu ürünler “…” renkli ise de, bu, sektördeki tüm ürünlerin ortak niteliği olup, ürüne özgü, onu benzerlerinden ayıran ve tüketici zihninde doğrudan ürünün bir özelliği olarak algılanan bir işlevi işaret etmediği, esas unsurun “…” ibaresi olduğu, davacı markalarında bulunan esas unsur konumundaki “…” ibaresinin süt ve süt ürünleri sektöründe yoğun kullanım, tanıtım için yapılan reklam ve tanıtım sonucunda süt ve süt ürünleri sektöründe tanınmış marka niteliğini haiz olduğu, taraf markalarında ortak “…” ibaresi aynı anlama gelecek şekilde kullanıldığı görülmekle markalar arasında kavramsal benzerlik olduğu, eldeki davada davalı şirketin kazanılmış hakkı bulunduğu iddiasının yerinde bulunmadığı, kötüniyetli marka başvurusunda bulunduğuna ilişkin somut olgu ya da olaylar dosya kapsamında olmadığı gerekçesi ile davanın kabulü ile, 2019-M-5039 sayılı YİDK kararının iptaline, dava konusu 2017/120074 numaralı “… …” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı Şirket vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkilinin markalarının esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu, bu unsur üzerinde kazanılmış hakkının bulunduğunu, davaya konu 2017/120074 nolu … … markasında … ibaresi ürünün doğası gereği karakteristik özelliğini içermesi nedeniyle tali unsur olarak kullanıldığını, davaya konu markaların da bir süt ürünü olan peynir ürününde kullanılıyor olmaları göz önünde bulundurulduğunda ürün ile uyumlu ve peynir ürününün bizzat kendi rengini belirten … ibresinin markada kullanılması cins, çeşit, vasıf, kalite vb. özellikleri belirtmesi nedeniyle markaya herhangi bir ayırt edicilik niteliği kazandırmadığını, “…” ibaresini içeren markalar bakımından … renk üzerinde herhangi bir firmaya tekel hakkı tanınması mümkün olmadığını, kaldı ki … … markası … markasının alt markası niteliğinde olduğunu, müvekkili şirketin ürün ambalajı ve … ibaresinin ambalaj üzerindeki yerleştirilme şekli düşünülerek bir bütün halinde değerlendirildiğinde, … ibaresi dikkat çekici ve ayırt edici unsur olarak algılanmayacağını, davacı markaları ile davaya konu … … markası arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, Kurum kararının hukuka uygun bulunduğunu, markalar arasındaki ortak unsurun … olduğunu, bu ibarenin ayırt ediciliğinin ve kaynak gösterme fonksiyonunun düşük bulunduğunu, markalar arasında ilişkilendirme olasılığı bulunmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, marka ile ilgili Kurum kararlarının iptali, marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesine göre, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği, davalı Şirketin … … ibareli marka başvurusu ile davacının itirazına mesnet gösterilen …/… … ibareli markaları arasında, görsel, sescil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, SMK’nın 6/1. maddesinde koşulların somut uyuşmazlıkta oluştuğu anlaşılmakla, Davalı … ile davalı Şirket vekillerinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalılar … ile davalı Şirket vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalılardan ayrı ayrı alınması gereken 80,70.TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalılar tarafından istinaf başvurusunda ayrı ayrı yatırılan 54,40.TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davalılardan ayrı ayrı tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalılar üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 14/04/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 06/05/2022
…..
Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.