Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
…
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/11/2019
NUMARASI :….
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 05/11/2019 tarih ve 2018/406 E. – 2019/476 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkili Şirketin 2014/32296, 2014/32062, 2013/10807 sayılı ve “…+şekil”, “…+şekil”, “… Türkiye’nin …+şekil” ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı Şirketin ise bu markalar ile karıştırılma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “… … … …+şekil” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, 2017/69034 kod numarasını alan başvuruya müvekkilince yapılan itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından davalı Şirketin başvuru konusu ibare üzerinde müktesep hakkının bulunduğu gerekçesiyle yerinde görülmediğini, oysa “…” markasının müvekkili tarafından kuruluşundan beri kullanılan bir marka olduğunu, müvekkili Şirketin … ve … … pazarında lider, tanınmış bir şirket bulunduğunu, iptali istenen Kurum kararında, müvekkilinin tüm tescilli markalarına yer verilmeksizin yalnızca 3 markası incelenerek, başvuru sahibinin markasının itiraz gerekçesi müvekkili markalarından daha eski tarihli olduğundan müktesep hak teşkil ettiği gerekçesine yer verildiğini, ancak müvekkilinin davalı şirketten çok daha önce tescil edildiğini, dava konusu marka başvurusunu yapan davalı Şirketin müvekkili ile aynı alanda ticari faaliyette bulunduğunu, davalının markasında ön plana çıkardığı “…” sözcüğünün sadece davalı şirketin ticaret unvanında yer alan bir sözcük olduğunu, buna rağmen ticaret unvanı kullanımında amaç aşılmak sureti ile ticaret unvanı kısaltılıp ürün ambalajlarında ve ürün tanıtımlarında, etiketlerinde tescil edilmeksizin marka olarak kullanıldığını, itiraz edilen şirketin kullandığı ve reklamını yaptığı “…” ibaresinin, dava konusu YİDK kararının aksine müvekkili şirkete ait tescilli ve uzun yıllardır tanınmış, hemen hemen herkes tarafından bilinen ve meşhur olan “…” markası ile iltibas yaratacak nitelikte olduğunu, “…” ibaresinin, aynı zamanda haksız rekabet yarattığını, “… …” ismi ile tescilli olan davalıya karşı haksız rekabet ve marka hakkına tecavüz nedeniyle açılan davanın derdest olduğunu, itiraz edilen şirketin müvekkilleri şirkete ait markayı ihlal eder şekilde kullandığının Kayseri 4.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/43 D.iş sayılı kararına sunulan 07/08/2017 tarihli bilirkişi raporu ile tespit edildiğini, Kayseri 3. Asliye Ceza Mahkemesinde yargılamanın sürdüğünü, mahkemenin 2018/229 Esas ve 2018/776 Karar sayılı dosyasıyla davalı şirket yetkilisi hakkında ceza verildiğini ileri sürerek, YİDK’in 2018-M-7531 sayılı kararın iptaline, dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında karıştırılma tehlikesi bulunmadığını, davalı Şirketin başvuru üzerinde müktesep hakkının bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket vekili, “… …” markasının 2002/17480 numarası ile yaklaşık 16 yıldır müvekkili adına tescilli olduğunu, müvekkilinin kendi markasının dışında bir başvuru yapmadığını, davacının uzun yıllardır “…” markasını kullandığını beyan ettiğini, müvekkilinin de uzun yıllardır markasını kullandığını, tescilin ortadan kalkmadığını, davalının iltibas hakkındaki beyanlarının da kabul edilebilir olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, 2017/69034 sayılı davalı Şirket başvurusunun, davacı Şirket markaları ile 29. sınıfta yer alan “..Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; … … (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. …Patates cipsleri.” ile 35. sınıfta yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için … Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; … … (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. …Patates cipsleri. … mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetleri açısından 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında benzer olarak kabul edilebileceği, bununla birlikte davalı Şirketin önceki tarihli 2002/17430 sayılı markası nedeniyle anılan mal ve hizmetler yönünden kazanılmış hakka sahip olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, her iki markanın mal ve hizmet kapsamının aynı olduğunu, markaların şekil olarak da aynılık izlenimi yarattığını, gerekçeli kararın kendi içinde çeliştiğini, her iki markanın hem mal ve hizmet sınıfları hem de şekil anlamında benzerliğinin kabul edildiği halde açıklaması yetersiz şekilde davanın reddi yönünde kendi içinde birbirine zıt bir hüküm kurulduğunu, hükme esas alınmış bulunan bilirkişi raporuna itirazlarının mahkemece değerlendirilmediğini, kazanılmış hak değerlendirmesinin haksız ve dayanaksız olduğunu, Yargıtay içtihatlarına göre davalının marka üzerinde kazanılmış hakka sahip olduğu kabulünün hiçbir yasal koşulunun gerçekleşmediğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, her ne kadar “… … … …+şekil” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında, başvuru kapsamında yer alan 29. sınıftaki “..Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; … … (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. …Patates cipsleri.” ile 35. sınıfta yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için … Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; … … (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. …Patates cipsleri. … mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetleri yönünden 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma tehlikesi mevcut ise de davalı Şirketin adına tescilli 2002/17430 sayılı “… …” ibareli markasından kaynaklı olarak dava konusu başvuru üzerinde yukarıda sayılan mal ve hizmetler yönünden müktesep hakkının olduğu, zira davalının önceki markasının asli unsurunu dava konusu başvuruda koruduğu gibi davacı markalarına da yanaşılmadığı, yine önceki markanın uzun süreli kullanım şartını karşıladığı ve marka kapsamının da genişletilmediği, bu nedenle davacının anılan mal ve hizmetler yönünden başvurunun tesciline engel olamayacağı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70.TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda peşin olarak yatırılan 54,40.TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30.TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 21/04/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 11/05/2022
….