Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/03/2020
NUMARASI ….
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ile Marka Hükümsüzlüğü
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 12/03/2020 tarih ve 2019/133 E. – 2020/96 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkili şirketin oyun konsolları, bilgisayarlar ve sair elektronik ürünler sektöründe faaliyet gösteren dünyanın en itibarlı ve büyük şirketlerinden biri olduğunu, müvekkilinin … / … adı altında satışını gerçekleştirdiği ürün konsollarının bu zamana dek tüm dünyada 500 milyondan fazla adet satıldığını, dünya çapında benzeri herhangi bir teknolojik cihazın elde edemediği kadar büyük bir ün elde ettiğini, müvekkilinin hem “…” markasının hem de “…” ibaresinin oyun konsolu ve elektronik sektöründe kullanıldığını, … sayılı markaların sahibi olduğunu, dava konusu markanın 28. sınıfı kapsar şekilde “… … …” olarak başvuru konusu edildiğini, anılan markada müvekkilinin tescilli ve tanınmış “…” markası ile karıştırılacak derecede benzer bir işaretin aynı zamanda aynı mallar üzerinde tescil edilmek istenildiğini, anılan başvuruya yönelik itirazlarının davalı kurumca reddedildiğini, dava konusu markanın müvekkilinin tanınmış markalarına atıf yaptığının açık olduğunu, dava konusu markadaki 28. sınıf emtiaların müvekkili markalarında birebir bulunduğunu, yine markalar arasında halk arasında karıştırılma ihtimaline neden olabilecek düzeyde benzerlik olduğunu, başvurunun müvekkilinin “…” markasını birebir içerdiğini, başvuruda yer alan “…” ve “…” ibarelerinin sonunda kullanılan “…” ibaresinde dikkatin toplanacağını, markadaki sair unsurların yaygın kullanımı bulunduğunu, işbu başvurunun esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu, bu durumun iltibasa yol açacağını, davalının müvekkilinin tanınmış “…” markasının bilinen kısaltması olan ve yine tanınmış “…” ibaresini içeren başvuruyu tescil ettirmeye çalışmasındaki amacın müvekkili markalarına yanaşma gayesi olduğunu, müvekkilinin “…” ibaresinin yanında pek çok farklı versiyonunu da tescil ettirdiğini, davalının kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, 2019/M-658 sayıl YİDK kararının iptali ile 2018/40787 sayılı markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, yargılama konusu 2018/40787 sayılı … … … şeklindeki marka başvurusu kapsamında yer alan 28. sınıftaki “Oyunlar ve oyuncaklar. Salonda oynanan oyunlar; harici ekran ya da monitör ile bağlanıp oynanabilen oyunlar için aletler, makineler ve cihazlar (jetonla çalışanlar dahil). Hayvanlar için oyuncaklar. Çocuk bahçeleri, parklar ve oyun parkları için oyuncaklar. Bu sınıfa dahil jimnastik ve spor aletleri;” emtialarının davacı yana ait önceki tarihli markalar kapsamında yer alan emtialar ile aynı, aynı tür ya da benzer mahiyette emtialar oldukları, taraf markaları arasında “…” ibaresinin ortaklığından kaynaklı olarak oluşan görsel, işitsel ve kavramsal algının, başvurudaki sair unsurların varlığına rağmen, tüketici nezdinde davacıya ait önceki markalar ile dava konusu sonraki marka arasında özellikle iktisadi – idari kaynak bakımından bir ilişkinin var olduğu yanılgısı oluşturabileceği, bu durumun SMK’nın 6/1 maddesi anlamında değerlendirilmesi gerektiği, davacının aynı Kanunun 6/5 maddesi uyarınca tanınmışlık iddiaları ile ilgili dosyaya sunduğu delillerin bu yöndeki iddialarını ispatlamaya elverişli olmadığı, dosya kapsamına göre davalının kötü niyetli sayılamayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne, YİDK’in 02/02/2019 tarih ve 2019/M-658 sayılı kararının iptaline, davaya konu markanın tüm mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı … vekili, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında iltibas yaratacak derecede benzerlik bulunmadığını, markalarda örtüşmeyen unsurlar tamamen farklı olmaları ve markalarda ortak olarak yer alan “…” ibaresinin kısa bir ibare olup, başvurunun sonunda yer alması karşısında başvuruya yeterli, ayırt ediliğin sağlandığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE :1-Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü
istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
6100 sayılı HMK.’nın 294. maddesi gereğince mahkeme, yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. HMK.’nın 297/2. maddesi gereğince, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Yine HMK.’nın 298/2. maddesi gereğince de gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Kararın gerekçesi ile hükmün de birbirine uyumlu olması gerekir. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyetine ve kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasa’nın 141. maddesine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2009/19-109 Esas ve 2009/123 Karar sayılı ilamında değinildiği üzere, 10.04.1992 tarih, 1991-7 Esas 1992-4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, hâkimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olması gerektiğini öngörmektedir. Yargı erkinin görev ve yetkisi, Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak, keza İçtihadı Birleştirme Kararlarının bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar ve hüküm arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka, gerekçeli karardaki hüküm veya gerekçe başka ise bu durumun, mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır. İçtihadı Birleştirme Kararında bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde, başka hiçbir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın, kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta da ilk derece mahkemesince, hükmün gerekçe kısmında, dava konusu başvuru ile davacı markaları arasında başvuru kapsamında yer alan 28. sınıftaki “Oyunlar ve oyuncaklar. Salonda oynanan oyunlar; harici ekran ya da monitör ile bağlanıp oynanabilen oyunlar için aletler, makineler ve cihazlar (jetonla çalışanlar dahil). Hayvanlar için oyuncaklar. Çocuk bahçeleri, parklar ve oyun parkları için oyuncaklar. Bu sınıfa dahil jimnastik ve spor aletleri;” malları yönünden SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma tehlikesinin bulunduğu, davacının tanınmışlık iddialarının ispat edilemediği, davalının kötü niyetliği sayılamayacağı açıklanmasına rağmen, gerekçeli kararın hüküm kısmında, bu gerekçeye aykırı olarak söz konusu YİDK kararının tümden iptaline ve dava konusu markanın tüm mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlüğüne karar verilerek hüküm ile gerekçe arasında çelişkiye yol açılmıştır. Bu husus, az yukarıda açıklanan gerekçeli karar ve hüküm fıkrasının birbirine uygun olması gerektiğine ilişkin ilke ve yasa hükümlerine aykırıdır. O halde anılan İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince, gerekçeli karar ve hüküm fıkrası arasındaki çelişki giderilecek şekilde, yeniden bir karar verilmesi zorunlu olduğundan, usul ve yasaya aykırı olan hükmün kaldırılması gereklidir.
Her ne kadar bölge adliye mahkemeleri, hukuki denetimin yanında aynı zamanda maddi vakıa incelemesi de yaparak, tahkikat sonucuna göre yeniden esas hakkında hüküm kurabilir ya da yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde, veyahut kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında karar verebilirse de somut olayda, mahkeme kararının gerekçesi ve hüküm fıkrası çelişkili olduğundan, ortada hukuki ve maddi vakıa denetimine elverişli bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle Dairemizce 10.04.1992 gün ve 1991/7 esas ve 1992/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da benimsendiği gibi hüküm ile kararın gerekçesi arasındaki çelişki giderilecek şekilde davanın yeniden görülüp yeni bir karar verilmesi için ilk derece mahkemesine ait kararın esası incelenmeden kaldırılmasına ve HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
2- İstinaf kararının neden ve şekline göre, davalı … vekilinin diğer istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulü ile Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 12/03/2020 gün ve 2019/133 E. – 2020/96 K. sayılı kararın KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE,
3-Davalı Kurum vekilinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
4-Davalı Kurum tarafından yatırılan 54,40.TL maktu istinaf karar ve ilam harcının istek halinde davalı kuruma iadesine,
5-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılamada değerlendirilmesine,
7-Kararın tebliği ve harç işlemlerinin yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 14/04/2022 tarihinde HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 12/05/2022
….