Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
…
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/02/2020
NUMARASI : …
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 20/02/2020 tarih ve 2018/463 E.-2020/57 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, davalı Federasyonun 2016/50933 sayılı “… …” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, müvekkilinin 2006/24566 ve 2006/24565 sayılı “…” asıl unsurlu markalarına dayalı olarak iltibas ve kötü niyet gerekçeleriyle bu başvuruya itiraz ettiğini, davalı Kurum tarafından müvekkilince yapılan itirazın nihai olarak reddedildiğini, müvekkilinin yurt içinde fuar düzenleme yetki belgesine sahip bir anonim şirket olduğunu, davalı tarafın ise Dernekler Kanunu’na göre kurulduğunu, TOBB tarafından yürürlüğe konan Yurt İçinde Fuar Düzenlenmesine Dair Usul ve Esaslar gereğince fuar düzenleme hakkının yalnızca yetki belgesine sahip anonim ve limited şirketlere tanındığını, bu nedenlerle anılan davalının herhangi bir fuar düzenlemesinin veya bir fuarın sahibi olmasının mümkün olmadığını, buna göre davalı Federasyonun asla faaliyet gösteremeyeceği bir alanda marka tescil ettirmesinin kötü niyetli bulunduğunu, YİDK’in hukuka aykırı olarak, davalının ticari işletme işletebilecek bir dernek olduğundan bahisle itirazlarının reddine karar verildiğini, oysa Dernekler Kanunu’na göre kurulmuş olan davalının sınai ve ticari faaliyette bulunmasının yasaklandığını, dolayısıyla marka hakkı korumasından yararlanamayacağını ve adına marka tescil ettiremeyeceğini, tescil edilmişse hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini, ayrıca davalı Derneğin amaç ve konusunda “Fuar Düzenlemek” olmadığı gibi iktisadi işletmesinin de dernek amaç ve konusu dışında faaliyet gösteremeyeceğini, YİDK’in bu hususu hiç incelemeksizin Türk … Kanunu’nda yer alan genel bir hükme olarak ve 5174 sayılı … … ve … Birliği ile … ve … Kanunu ile … … ve … Birliği tarafından yürürlüğe konulmuş olan esasları yok sayarak karar verdiğini, YİDK tarafından itirazlarının reddine gerekçe yapılan davalı adına tescilli 2003/00639 sayılı “unicera” ibareli markanın hükümsüzlüğü için açtıkları davanın derdest olduğunu, dolayısıyla bu ret gerekçesinin de yerinde bulunmadığını ileri sürerek, YİDK’in 2017-M-9327 sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını, davacının kötü niyet iddiasının da yerinde olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Federasyon vekili, davacı vekilinin 03.11.2017 tarihli dava dilekçesinde 1. numarada müvekkili … … …’nu, 2. numarada da …’nu hasım göstererek İstanbul … Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2017/195 E. sayılı dosyasında açtığı davada mahkemenin görevsizlik kararı verdiğini, davacı vekili tarafından bu kararın kaldırılması için istinaf yoluna başvurulduğunu, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 2018/32 Esas, 2018/839 Karar sayılı ve 02.04.2018 tarihli kararı ile davanın … yönünden tefrik edilerek Ankara Mahkemesine gönderilmesine, müvekkili … … … hakkındaki davanın da, davanın açılmış olduğu İstanbul … Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesinde devamına kesin olarak karar verdiğini ve dosyayı mahkemesine iade ettiğini, İstanbul … Fikri Sınai Haklar Mahkemesinin de karar doğrultusunda tefrik kararı verdiğini, … hakkındaki davayı tefrik ederek Ankara Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesine gönderdiğini, kendileri hakkındaki davanın ise 2018/168 E. numarası ile halen İstanbul … Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde devam ettiğini, görüldüğü gibi ortada tefrik edilmiş iki ayrı davanın mevcut olduğunu, konularının da aynı bulunduğunu, bu durumda mahkemenin müvekkilinin de davalı olarak davaya eklenmesi yolundaki 09.05.2019 tarihli ara kararından rücu etmesi için talepte bulunma zorunluğunun hasıl olduğunu savunarak, müvekkilinin davalı olarak eklenmesi kararından dönülmesine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davalı markası ile davacı markalarının emtialarının 35. sınıfın son alt sınıfında bulunan satış hizmetleri hariç 35. sınıfta bulunan diğer hizmetler ve 41. sınıfta bulunan tüm hizmetler bakımından benzer olduğu, davalı markası ile davacı markalarının mülga 556 sayılı KHK’nın 8/1-b bendi uyarınca benzer olmadığı, davalı başvurusunun kötü niyetle yapıldığının ispatlanamadığı, dava konusu 27.10.2017 tarih ve 2017-M-9327 sayılı YİDK kararının yerinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, davalılardan … … Federasyonunun, Dernekler Kanunu’na göre kurulmuş bir tüzel kişi olup, bu nedene herhangi bir fuar düzenlemesi mümkün olmayan bir tüzel kişi olduğunu, TOBB’un Yurt İçinde Fuar Düzenlenmesine İlişkin Usul ve Esaslarına göre fuar düzenleme yetkisinin ancak yetki belgesini haiz anonim ve limited şirketlere tanınmış bulunduğunu, bu nedenle iptal konusu YİDK işleminin konusu markanın davalı dernek tarafından emredici yasal mevzuat gereği kötü niyetli olarak tescil edildiğini, YİDK kararının iptaline karar verilmesi gerekirken, davanın reddinin yerinde olmadığını, taraf markalarının birbirlerine görsel ve işitsel olarak benzer olup, markalar arasında iltibas ihtimalinin bulunduğunu, özellikle müvekkilinin uluslararası nitelikteki … fuarlarını uzun yıllardan beri düzenlediği nazara alındığında, davalının müvekkilinin yarattığı intibadan yararlanmaya çalıştığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacı tarafından, … ile … … Federasyonuna karşı 2017-M-9327 sayılı YİDK kararının iptali ve 2016/50933 sayılı markanın hükümsüzlüğü istemli dava açıldığı, İstanbul … Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 07.11.2017 tarih, 2017/195-164 E.K. sayılı kararı ile davaya bakma görevinin Ankara Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesine ait olduğundan bahisle görevsizlik kararı verildiği, kararın davacı yanca istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nin 02.04.2018 tarih, 2018/32-839 E.K. Sayılı kararıyla, davalı Federasyonun yetki itirazından bulunmadığı, dolayısıyla bu davalı hakkındaki davanın tefriki ile davalı Kurum hakkında yetkisizlik kararı verilmesi için dosyanın geri çevrilmesine dair karar tesis edildiği, bu karar üzerine ilk derece mahkemesinin davalı Kurum hakkındaki davayı tefrik ederek ayrı bir esasa kaydettiği ve yetkisizlik kararı verdiği, bu karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği ve kesinleşen karar uyarınca dosyanın Ankara Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesine gönderildiği, buna göre Ankara 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin yukarıdaki esasında görülen davanın konusunun yalnızca YİDK’in 2017-M-9327 sayılı kararının iptali olduğu, nitekim yetkisizlik kararında da açıkça YİDK kararının iptali davası yönünden karar verildiğinin belirtildiği, gerekçeli mahkeme kararında da uyuşmazlığın bu şekilde nitelendirildiği, marka başvurusuna yapılan itirazın reddine ilişkin YİDK kararının iptali istemi ile açılan işbu davada, … ile marka başvurusunu yapan Federasyon arasında, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin yerleşik kararları uyarınca zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğu, her ne kadar İstanbul … Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin yetkisizlik kararında, … … … taraf olarak gösterilmemiş ise de davacının, davasını anılan taraflara husumet yönelterek açtığı, bu taraflar arasında yukarıda belirtildiği üzere zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğu, mahkemece … … Federasyonuna tebligat çıkarıldığı ve Federasyon vekilinin de davaya karşı beyan dilekçesi sunduğu, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nin yukarıda anılan kesinleşmiş kararı ve usul ekonomisi ilkesi de gözetildiğinde bu şekilde taraf teşkilinin sağlandığının kabulünde zorunluluk bulunduğu, nitekim ilk derece mahkemesince davacıya, Federasyona karşı dava açması için süre verilmesine ilişkin ara kararına karşı davacı vekilinin 14.01.2018 havale tarihli dilekçesi ile … … Federasyonuna karşı ikinci bir dava açılmasının mümkün olmadığı yönünde beyanda bulunulduğu, tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin 09.05.2019 tarihli … … Federasyonunun dosyaya davalı olarak eklenmesi kararında bir isabetsizlik olmadığı, buna göre eldeki davanın her iki davalıya karşı açılan YİDK kararının iptali davası olduğu, İstanbul … Mahkemesinin 2018/168 E. sayılı dosyasında görülen davanın konusunu ise davalı Federasyona karşı açılan marka hükümsüzlüğü talebi oluşturduğundan, davalı Federasyon yönünden işbu davanın mükerrer bir dava olduğunun söylenemeyeceği, aksinin kabulünün 556 sayılı KHK’nın 71. maddesine aykırı olacağı, zira anılan madde kapsamında davalı Kurumun 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre aldığı bütün kararlara karşı açılacak davalarda görevli mahkemenin, Ankara mahkemeleri olduğu, öte yandan ilk derece mahkemesi karar başlığında davalı olarak … taraf olarak gösterilmiş ise de davanın … … Federasyonununa karşı açıldığı, marka başvurusunun da Federasyon tarafından yapıldığı, bu itibarla anılan yanlışlığın her zaman giderilebilecek maddi hata niteliğinde olduğu ve Dairemizce bu maddi hatanın, karar başlığında … … … gösterilerek giderildiği, davanın esası yönünden ise “… …” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı, zira taraf markalarında ortak olarak yer alan “…” ibaresinin, Türkçe’de … manasına gelen İngilizce “…” ibaresinin ilk iki hecesi olduğu ve bu ibarenin markalarda ortak olarak kullanılmasının iltibasa yol açmayacağı, çünkü ibarelerin görsel algı itibariyle birbirlerinden farklı olduğu gibi ibareler arasında işitsel ve anlamsal bir benzerlik de olmadığı, kötü niyet iddiasının da yerinde bulunmadığı, davalı Federasyonun ilgili mevzuat kapsamında fuar düzenleyememesinin, tek başına kötü niyetin varlığı için yeterli kabul edilemeyeceği, kaldı ki dosya kapsamında bulunan İstanbul … Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2016/131 E., 2018/40 K. Sayılı kararının içeriğinden de davalı Federasyonun, tüzüğünün ikinci maddesi kapsamında sergi ve fuar düzenleyebileceğinin anlaşıldığı, somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 556 sayılı KHK’nın 3. maddesinde, “Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin öngördüğü koruma; … Cumhuriyeti sınırları içinde ikametgahı olan veya sınai veya ticari faaliyette bulunan gerçek veya tüzel kişilerce veya Paris Sözleşmesi yahut … … Örgütü Kuruluş Anlaşması hükümleri dahilinde başvuru hakkına sahip kişilerce elde edilir.” düzenlemesine yer verildiği,
buna göre davalının adına marka tescil ettirebileceği, doğrudan fuar düzenleme yetkisinin olmamasının da bir tescil engeli olmayacağı, çünkü davalının bu yetkiye sahip şirketler aracılığıyla fuar düzenlemesinin mümkün bulunduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70.TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda peşin olarak yatırılan 54,40.TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30.TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 14/04/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 09/05/2022
….