Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/06/2018
NUMARASI :…
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 27/06/2018 tarih ve 2017/225 E. – 2018/260 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkili Şirketin 20 ilde kafe ve restoran işletmeciliği yaptığını, “… … … …, …, …, … …” markalarının müvekkili adına tescilli olduğunu, … ibareli 43. sınıf hizmetleri içeren 2005/26609 ve … … … ibareli 43. sınıf hizmetleri içeren 2012/34742 sayılı markalarının tescilli biçimde kullanıldığını, … … … ibareli markanın kullanma haklarının münhasıran müvekkiline ait olduğunu, müvekkilinin önceki kazanılmış haklarına dayanarak seri marka oluşturmak ve tescilli markalarına çeşitlilik kazandırmak amacıyla 11.03.2016 tarihinde “… … … … …+ŞEKİL” ibareli 43.sınıf hizmetleri içeren marka tescil başvurusunda bulunduğunu, 2016/22316 kod numarası verilen başvurunun ilanına davalı Şirket tarafından 2009/37006 ve 2014/78888 sayılı markalara dayalı olarak itiraz edildiğini, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından, 2009/37006 sayılı “… … … … …+şekil” ibareli markaya dayalı itirazın yerinde görülerek başvurularının reddine karar verildiğini, müvekkilince bu karara yapılan itirazın da YİDK tarafından reddedildiğini, alınan kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili ile davalı muteriz arasında birçok hukuk ve ceza davası bulunduğunu, davalının adına tescilli markayı sicilde gösterildiği biçimde kullanmayıp müvekkili markası ile iltibas yaratacak şekilde kullanımı nedeniyle gerçekleşen şikayet ve delil tespitleri üzerine davalı hakkında ceza davası açıldığını, ayrıca davalının tescile uymayan kullanımı nedeniyle 2009/37006 sayılı markasının hükümsüzlüğü için dava açılacağını, tescilli olan davalının markasıyla müvekkilinin başvurusunun konusu olan işaretlerin bütünsel olarak birbirinden farklı olduğunu, zira redde mesnet alınan markada … … ibaresinin ön planda bulunduğunu, müvekkilinin başvurusunun bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini, ayrıca müvekkilinin 2005 yılından beri … … … ibareli markaları kullanıp koruma için çaba sarf ettiğini, bununla ilgili olarak birçok hukuki yola başvurduğunu ileri sürerek, YİDK’in 2017-M-3003 sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile redde mesnet marka arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkili Şirketin ticaret unvanının ayırıcı unsurunun “… … …” ibaresinden oluştuğunu, davacının haksız ve hukuka aykırı biçimde müvekkilinin “… … …” ibareli markasını sahiplenmeye çalıştığını, davacının başvurusunun konusu olan işaretin müvekkilinin 2009/37006 sayılı markası ile benzer olduğunu, bu nedenle ret kararının hukuka uygun bulunduğunu, müvekkilinin 2009/37006 sayılı markası hakkında davacı tarafından açılmış bir hükümsüzlük davası olmadığını, kaldı ki anılan markanın altı yıldan beri fiilen kullanıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, redde mesnet alınan markanın “… … … … … … … …+ŞEKİL” ibareli olduğu, davacının başvurusunun da “… … … … … +ŞEKİL” ibareli bulunduğu, … … … ibarelerinin markalarda benzer ortak unsur olarak yer aldığı, bu halin başvuru konusu işaret ile redde mesnet marka arasında anlamsal, görsel ve sescil olarak işletmesel bağlantılandırma suretiyle karışıklığa neden olabilecek şekilde benzerlik tesis ettiği, açıklanan nedenle redde mesnet marka ile başvuru konusu işaretin aynı veya benzer anlamsal, sescil ve görsel etkiyi bıraktıkları, farklılıkların iki işaret arasında farklı bir görsel, anlamsal ve sescil etki bırakmadığı, bütünsel olarak bıraktıkları izlenimin bu marka ve işaretlerin birbirleriyle ilintili oldukları yönünde kanaat oluşturduğu, redde mesnet alınan markanın 43.sınıftaki tüm hizmetleri içerdiği, başvuru konusu işaretin de 43. sınıftaki hizmetleri kapsadığı, bir markanın korunmasının kullanım şartına bağlı olmadığı, kaldı ki itiraza uğratılıp hükümden düşürülmeyen kanıt ve beyanlara göre davalı markasının da kullanıldığı, esasen 556 sayılı KHK sisteminde …’in itiraz anında itiraza mesnet markanın kullanılıp kullanılmadığı ile ilgili tahkikat yapma yetkisinin bulunmadığı, kullanımla ayırt edicilik kazanan işaretlerin nispi tescil engelinden etkilenmeksizin tesciline olanak sağlayan bir hükmün 556 sayılı KHK’da yer almadığı, sessiz kalma yoluyla hak kaybı ilkesinin ihlal davalarında savunma aracı olarak ileri sürülebileceği, aynı veya benzer ibareli markalarla ilgili olarak taraflar arasında süren davalarda verilecek kararların işbu davada tesis edilecek hükmü etkilemeyeceği, davacının önceki markasının tescil tarihi ile son başvurusu arasında 3 yılllık bir süre geçtiği, bu durumda davacının önceki markası ile davalının redde mesnet markasının uzun süreli yanyana kullanılmakla birbirinden bağımsızlaşmış olduğu sonucuna ulaşılmasının olanaksız bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, müvekkilinin başvuru yaptığı markanın ve davalının redde mesnet markasının logoları incelendiğinde, müvekkili başvurusu ile redde mesnet marka arasında ortalama tüketiciyi yanıltacak şekilde bir benzerliğin bulunmadığını, mahkemece eksik inceleme ile markaların benzer olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiğini, müvekkili başvurusu ile redde mesnet marka arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını, müvekkilinin 2005/26609 sayılı markasından kaynaklı olarak dava konusu başvuru üzerinde müktesep hakkının olduğunu, diğer deyişle dava konusu başvurunun müvekkilinin önceki markalarının serisi niteliğinde bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “… … … … … +ŞEKİL” ibareli başvuru ile redde mesnet “… … … … … … … …+ŞEKİL” ibareli marka arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunduğu, zira her iki markada da “… … …” ibaresinin ortak olarak kullanıldığı ve bu benzerliğin markaların karıştırılmasına yol açacağı, markalarda farklı olarak yer alan unsurların ayırt ediciliği sağlamaya yeterli olmadıkları, davacı adına tescilli 2005/26609 sayılı markanın asli unsurunun, dava konusu başvurudan farklı olduğu, bunun dışındaki markasının da uzun süreli kullanım şartını sağlamadığı, dolayısıyla dava konusu başvuru üzerinde davacının müktesep hakkının bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70.TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda peşin olarak yatırılan 54,40.TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30.TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 14/04/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 10/05/2022
…