Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1131 E. 2022/508 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1132
KARAR NO : 2022/507
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/05/2019
NUMARASI : 2018/155 E. – 2019/227 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : YİDK Marka Kararı İptali, Hükümsüzlük

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 02/05/2019 tarih ve 2018/155 E. – 2019/227 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı ile davalı şirket tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketin 2011/11336, 126999, 2013/101982, 2014/21663, 2014/21683 sayılı ve “…”, “…+şekil”, “…+şekil”, “…”, “…” ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalının bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…+şekil” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere başvuruda bulunduğunu, 2016/55472 kod numarasını alan başvuruya müvekkilinin itirazlarının, 2018-M-1740 sayılı YİDK kararı ile yerinde görülmeyerek reddedildiğini, oysa müvekkilinin markalarının tanınmış olduğunu ve başvurunun bu markalarla karıştırılma ihtimali bulunacak düzeyde benzer bulunduğunu, tanınmışlığından haksız yararlanacağını, başvurunun kötü niyetle yapıldığını, YİDK kararında davalının 2000/12518 sayılı markası nedeniyle müktesep hakkının bulunduğu belirtilmişse de müktesep hakkın şartlarının oluşmadığını, “…” markasının 29. sınıftaki emtia için yaptığı başvurunun, müvekkilinin “…” markaları kapsamındaki emtia ile birebir örtüştüğünü, bu nedenle davaya konu kararın hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, davalı … YİDK kararının iptalini ve diğer davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı Şirket vekili, müvekkilinin “…” markasının 100’den fazla ülkede faaliyet gösteren, küresel bir peynir markası olduğunu, … nezdinde 1966 yılından, İngiltere, ABD, Benelüks gibi belli başlı gelişmiş ülkelerde 1971 yılından, Türkpatent nezdinde de 1988 yılından itibaren tescilli olduğunu, davacının dayandığı markaların tamamının müvekkilinin markalarından sonra tescil edildiğini, müvekkilinin “…” ibaresi üzerinde kazanılmış hakkının olduğunu, markalar arasında karışıklık riskinin bulunmadığını, davacının “…”, davalı müvekkilinin ise “…” alanında faaliyette bulunduğunu, “…” ibaresinin İtalyanca “…” manasına gelmesi nedeniyle ayırt ediciliğinin düşük olduğunu, 556 sayılı KHK m. 8/4’ün koşullarının bulunmadığını, kötü niyet iddiasının mesnetsiz olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, başvuru kapsamındaki çekişmeli 29. sınıf malların, itiraza dayanak markaların kapsamındaki mal ve hizmetlerle aynı/benzer oldukları, “…” markalarının dilimizde bilinen bir manasının olmaması ve “…” emtiası açısından yoğun kullanımı nedeniyle başlangıçtaki ve sonradan kazanılan ayırt ediciliğinin yüksek bulunması nazara alındığında, davacının davalı şirket başvurusu ile aynı/benzer emtiayı kapsayan 2011/11336 “…”, 2013/101982 “…”, 91/003419 (126999) “…”, 2014/21663 “…”, 2014/21683 “…” markaları açısından, davalı başvurusu ile ortalama düzeyde benzer olduğu kanaatine varıldığı, dava dosyasındaki birçok mahkeme kararında da tespit edildiği üzere, davacının “…” markasının 30. sınıftaki “…” emtiası açısından geçmişten beri gelen yoğun ve yaygın bir kullanıma sahip bulunduğu görülmüş olmakla birlikte, bu bilinirliğin potansiyel müşterinin çoğuna yayılacak bir seviyede olduğu kanaatine varılamadığı, her halükarda “…” markasının “süt ürünleri”nde kullanımının, MarKHK m. 8/4’teki üç durumdan birisine sebebiyet vereceğinin ispatlanamadığı, diğer yandan davalının 106835, 2000/12518 sayılı markalarının, uyuşmazlık konusu 29. sınıftaki “süt ve süt ürünlerinde” 1988’den beri tescilli bulunduğu, davalıya ait “…” markasının ülkemizde tescillerine uygun olarak ve uyuşmazlık yaratmadan belli bir yoğunlukta kullanıldığı, başvurunun önceki markaların esaslı unsuru “…” ibaresini içeriyor olması nedeniyle seri marka karakterinde olduğu, davalının “…” emtiası açısından müktesep hakkının bulunduğu, somut olayda davalı tarafından yapılan marka başvurusunun kötü niyetli olduğuna ilişkin dosya kapsamında somut bir verinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davalının müktesep hakkının bulunduğu kabul edilse dahi, müvekkilinin markalarının 1953 yılından beri, davalının tüm markalarından daha önce fiili olarak kullanıldığı düşünüldüğünde, davalının önceki tarihli markalarının işbu uyuşmazlığa etkisinin olmayacağını, kaldı ki davalının önceki tarihli markalarının esas unsurlarının farklı olduğu gibi, bu markaların uzun süre nizasız ve yoğun kullanıldığının da ispat edilemediğini, müvekkilinin markalarının tanınmış olduğunu ve bu durumun iltibası artırdığını, 556 sayılı KHK’nın 8/4. maddesi koşullarının müvekkili yararına oluştuğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı Şirket vekili katılma yoluyla sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkilinin markalarının tescil tarihlerinin, davacının markalarından daha önceye, 1988 yılına dayandığını, davacının 12699 numaralı markasının sadece “…” emtiasında tescilli olduğunu, müvekkilinin başvurusunun ise 29. sınıftaki malları kapsadığını, bu malların benzer kabul edilemeyeceğini, davacının diğer markalarının da bütünsel izlenim, grafik görünüm, kompozisyon, renkler, işitsel, görsel, anlamsal açılardan, müvekkilinin markaları ile en küçük bir benzerlik taşımadığını, mahkemenin aksi yöndeki kabulünün doğru olmadığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak gerekçe yönünden kaldırılmasını istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali, hükümsüzlük istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve davalı şirketin “…+Şekil” ibareli marka tescil başvurusunun asıl unsurunun “…” ibaresinden oluştuğu, davalı şirketin redde mesnet markalarının asıl unsurunun da “…” ibaresi tarafından temsil olunduğu, her iki ibare arasındaki benzerliğin açık olduğu, tarafların markalarının 29. sınıfta benzer malları kapsadığı, dolasıyla müşterilerin dikkat ve özeninin ortalama olması nedenleri bir bütün halinde değerlendirildiğinde, somut olayda 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi şartlarının bulunduğu, davalının “…” markasının “süt ürünleri”nde kullanımının, 556 sayılı KHK’nın 8/4. maddesindeki üç durumdan birisine sebebiyet vereceğinin ispatlanamadığı, ayrıca davalı şirketin 106835, 2000/12518 sayılı markalarının, uyuşmazlık konusu 29. sınıftaki “süt ve süt ürünlerinde” 1988’den beri tescilli bulunduğu, davalıya ait “…” markasının ülkemizde tescillerine uygun olarak ve uyuşmazlık yaratmadan belli bir yoğunlukta kullanıldığı, başvurunun önceki markaların esaslı unsuru “…” ibaresini içeriyor olması nedeniyle seri marka karakterinde olduğu, dolayısıyla davalının “…” emtiası açısından müktesep hakkının bulunduğu, somut olayda davalı tarafından yapılan marka başvurusunun kötü niyetli olduğuna ilişkin dosya kapsamında somut bir verinin bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekili ile davalı şirket vekilinin istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekili ile davalı …V. vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı ile davalı …V.’den ayrı ayrı alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30.TL’nin davacı ile davalı …V.’den ayrı ayrı tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı ile davalı …tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdelerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 14/04/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 15/04/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip