Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1130 E. 2022/1298 K. 19.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1130
KARAR NO : 2022/1298
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/02/2019
NUMARASI : 2017/253 E. – 2019/59 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Tasarım ve Faydalı Model Hakkına Dayalı Tecavüzün Tespiti
Durdurulması, Maddi ve Manevi Tazminat

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 26/02/2019 tarih ve 2017/253 E. – 2019/59 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkili şirketin “…” buluşu ile ilgili olarak 27.07.2007 tarihinden itibaren 2007/05213 numaralı faydalı model belgesine, 08.05.2008 tarihinden itibaren 2007/03949 numaralı tasarım tescil belgesine sahip olduğunu, müvekkilinin piyasaya “…” adı altında sürdüğü tasarımın, anjiyo sonrası hastanın damar yoluna kum torbası konma zorunluluğunu ortadan kaldıran, böylelikle hastanın 2 saat sonra yataktan kalkmasını, hatta durumu iyi ise taburcu olmasını sağlayan bir aparat olduğunu, müvekkili şirketin “…” adlı ürününün, davalı şirketçe 09/12/2016 tarihli fatura ile …’a “…” adı ile anjio bantların satışının yapıldığının tespit edildiğini, bu hususta davalı şirkete 15/12/2016 tarihli noter ihtarının gönderildiğini, bu ihtarnameye davalı şirketin 21/12/2016 tarihli ihtarname ile cevap verdiğini ve ürünün … …- … ve ortağı … tarafından üretiminin yapıldığını ve müvekkiline bayilik verildiğini gösterir sözleşmeyi (22/10/2015 tarihli) sunduğunu, davalının kötü niyetli tutumu neticesinde müvekkilinin ülke içerisinde yapılan ihalelerde, faydalı model ve tasarım belgesi ile korunan ürünü ile ihale alamadığını, davalı tarafın ise ürünlerinin müvekkili şirkete ait olan “…” adlı tasarımın aynısı olduğu gibi bir algı yaratarak, müvekkilinin zarara uğramasına sebebiyet verdiğini ileri sürerek, davalı şirket ürünlerinin müvekkilinin faydalı model belgesi ve tasarım tescil belgesi kapsamında korunan haklarına tecavüz ettiğinin tespitine ve tecavüzün durdurulmasına, 6769 SMK’nın 149/1-d bendi uyarınca elkonulan cihaz ve makineler üzerinde müvekkiline mülkiyet hakkının tanınmasına, el konulan ürünlerin sınai mülkiyet haklarına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz olduğundan imhasına, hüküm özetinin ilanına, belirsiz alacak konusu yoksun kalınan kazanç olarak 2.380,80 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davaya konu taleplerin zamanaşımına uğradığını, faydalı model koruma süresinin de 27.07.2017 tarihinde sona erdiğini, iddia olunanın aksine müvekkilinin söz konusu ürünlerin üretimini yapmadığını, bu nedenle üretimde kullanılan cihaz, makine gibi araçlara el konulması yönündeki talebinin kabulünün mümkün olmadığını, üretici firmanın “… …. – …” olduğunu, davacının kendisi tarafından tescil olunduğu iddia edilen ürün ile müvekkilinin distribütörlük sözleşmesi gereğince satışını yapmış olduğu ürünlerin aynı özellikte olan ürünler olup olmadığının dahi bilinmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davalı ürününün davacının faydalı model belgesinin koruma kapsamında bir ürün olduğu ve bu ürüne ilişkin üretim, tanıtım, satış vb. faaliyetlerin, davacının faydalı modelden doğan haklarının ihlali mahiyetinde değerlendirileceği, davaya konu ürünün medikal aparat olup, tüketicisinin müteahhassırlar olduğu, bu tür ürünlerin bilgilenmiş kullanıcılarının, bu tür ürünlerin satışını yapan medikal bir mümessil olabileceği, davalı ürünündeki farklılıkların, davacının tasarımı karşısında yeterince farklılaşmayı sağladığı, davalı ürününün dava konusu tasarımın koruma kapsamında olmadığı, eylemi gerçekleştirmede davalının kusurlu olduğunun gözlendiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalı tarafa ait “…” ibareli “… kasık kapama pedinin” davacının … sayılı faydalı modelden doğan haklarına tecavüz teşkil ettiğinin tespitine, tecavüzün durdurulmasına, tecavüz konusu ürünlere el konulmasına ve imhasına, 2.380,80 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 2.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, hüküm özetinin ilanına, fazlaya dair istemlerin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, dava konusu … sayılı faydalı model belgesinin korumasının, 27.07.2007 tarihinden itibaren 10 yıl süre ile geçerliliğe sahip olup, 27.07.2017 tarihinde zamanaşımına uğradığını, dava tarihinin ise 25.07.2017 olduğunu, esasen faydalı model belgesinin kendisine tanıdığı hakları bu zamana kadar kullanmayan davacının, bir zararının olmamasına rağmen, sırf haksız yere kazanç elde etmek amacıyla bu davayı açtığını, mahkemece karar tarihi itibariyle ortada kanunen geçerli bir koruma kalmamasına rağmen, tecavüzün durdurulmasına, tecavüz konusu ürünlere el konulmasına ve imhasına karar vermesinin mümkün olmayacağını, müvekkilinin söz konusu ürünleri …… – … isimli firma ile yapılan 22.10.2015 tarihli distribütörlük sözleşmesi uyarınca satışa sunduğunu, söz konusu ürünlerin üreticisi olmadığına göre, dava konusu edilen faydalı model belgesi ile kendisine satılan ürünlerle ilgili iddiaların gerçek olup olmadığını bilmesinin, bu konuda araştırma yapmasının müvekkilinden beklenemeyeceğini, müvekkilinin maddi ve manevi tazminata mahkum edilebilmesi için hakları ihlal etme konusunda bir kastının bulunmasının ve davacının haklarını ihlal ettiğini bilmesinin veya bilebilecek durumda olmasının gerektiğini, dava konusu ürün ile davacının faydalı model koruması aldığı ürün tasarımlarının birbirinden farklı olduğundan, müvekkilinin faydalı model hakkının ihlal olunduğunu bilmesinin ve bu yönde bir değerlendirme yapmasının da mümkün olmadığını, davacı tarafından müvekkiline ihtarname gönderilmesinin ve işbu davanın yöneltilmesinin sonrasında, müvekkili şirket yetkilisi tarafından … ….-… ile görüşme sağlandığını ve … isimli şahsın, üretimini yaptığı bu ürünün kendi buluşu olduğunu ve kendisinin de davacıya dava açtığını beyan ettiğini, müvekkilince mahkemeye sunulmuş olan … numaralı faydalı model belgesinden anlaşılacağı üzere, müvekkilinin satmış olduğu malzemeler üzerinde 10.04.2015 tarihinden itibaren 10 yıl koruma hakkının dava dışı …’a verildiğini, bu hususun Türk Patent Enstitüsü’nden sorulmasının ve “…” ürünü ile ilgili faydalı model başvurusunun olup olmadığının araştırılmasının gerektiğini, eğer var ise davacının tüm iddialarının konusuz kalacağını, mahkeme tarafından iddia olunan zararın gerçekte var olup olmadığı üzerinde hiç durulmadığını, davacının zarar iddiasını ispat etmesinin sağlanmadığını, davacının verilen kesin süreden sonra defterlerini sunduğunu, bu nedenle hiçbir şekilde kabul etmemekle beraber, müvekkili aleyhine maddi tazminata hükmedilecek ise bu miktarın ancak 14.02.2018 tarihli raporda belirlenen 1.420,66 TL olabileceğini, mahkeme tarafından hükmedilen vekalet ücretlerini de kabul etmediklerini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, tasarım ve faydalı model hakkına tecavüzün tespiti, durdurulması, maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacıya ait … sayılı faydalı model belgesinin koruma süresinin, 27.07.2007 tarihinden itibaren 10 yıl geçerliliğe sahip olup, 27.07.2017 tarihinde sona erdiği, davanın ise 25.07.2017 tarihinde açıldığı, yine dava tarihi itibariyle davalının tecavüz eyleminin devam ettiği nazara alındığında, davalı vekilinin davanın zaman aşımına uğradığı yönündeki istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Yine davalı vekilince … isimli şahsın, üretimini yaptığı bu ürünün kendi buluşu olduğu ve kendisinin de davacıya dava açtığını beyan ettiği bildirilmişse de, bu konuda açılmış bir dava veya esas numarası belirtilmediğinden, Dairemizce davalı vekilinin bu beyanına da itibar edilmemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davalıya ait “…” ibareli ürünün, davacıya ait faydalı modelin ana isteminde yer alan unsurların tamamına sahip olduğu, bu nedenle de davalı ürününün, davacının faydalı model belgesi ile koruma kapsamında bir ürün olduğu, bu ürüne ilişkin üretim, tanıtım, satış vb faaliyetlerin, davacının faydalı modelden doğan haklarının ihlali mahiyetinde bulunduğu, ancak davalının davacıya ait tasarım hakkına tecavüz teşkil edebilecek bir eylemde bulunmadığı, mahkemece görüşüne başvurulan uzman bilirkişi heyet raporunda belirtilmiştir. Dairemizce de davalı tarafça, davacının tasarım haklarına tecavüz teşkil edecek bir eylemde bulunulmadığına, ancak davalının ürünlerinin davacının faydalı model belgesinden kaynaklanan haklarına tecavüz ettiğine ilişkin bu tespitlere iştirak edilmiştir.
Ancak mahkemece, eylemi gerçekleştirmede davalının kusurlu olduğunun gözlendiği gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuşsa da, bu konuda hiçbir inceleme yapılmadan anılan sonuca varılmıştır. Oysa davalı vekilince, mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde, müvekkilinin dava konusu ürünlerin üretimini yapmayıp, “… Tıbbi Malz. …- …” ile aralarındaki distribütörlük sözleşmesi gereğince satışını yaptığını, bu nedenle de kusurunun bulunmadığından, tazminat sorumluluğunun olmadığı savunulmuş, müvekkili ile … Ticaret arasında imzalanan 22.10.2015 tarihli distribütörlük sözleşmesi de sunulmuştur. Yine davalının ürün örneğinin üzerinde de üretici firma olarak “… Tıbbi Malz. …- …” ibaresinin yazılı olduğu anlaşılmıştır.
Yargıtay 11. H.D.’nin 23.02.2021 tarih ve 2020/1422 E.- 2021/1612 K. sayılı ilamında da belirtildiği üzere, taklit malların satıcıları yönünden, men ve ref sorumluluğu ile tazminat sorumluluklarını birbirinden ayırmak gerekir. Taklit tasarımlı malların üreticilerinin kural olarak gerek men ve ref, gerekse tazminat sorumluluğu yönünden sorumlu olduklarının kabulü gerekir. Bu malları başkasından satın alarak kendileri satışa arz edenlerin ise men ve ref sorumlulukları yönünden kusurlu olup olmadıklarına bakılmazken, tazminat talepleri yönünden sorumlulukları kusur esasına dayalıdır.
Nitekim dava tarihi itibariyle somut olaya uygulanacak 6769 sayılı SMK’nın 150. maddesi (özellikle maddenin Hükumet Gerekçesi) uyarınca, tazminat sorumluluğu kusur esasına dayalı olup, taklit malların satıcısı yönünden sınai mülkiyet hakkına tecavüz nedeniyle maddi ve manevi tazminata hükmedilebilmesi için; satıcının bu malların taklit olduğunu bilerek satması ve bu hususu bilebilecek durumda olması gereklidir. Bu durumda taklit malları üretenlerin ürettikleri malların tescilli sınai mülkiyet hakkına konu olup olmadığını bilmeleri gerekirken, satıcılar yönünden ise sektörel araştırma yapılarak malın türü, niteliği, tüketilme sıklığı ve ait olduğu sektör itibariyle satıcıların satışa sundukları malların, tescilli sınai mülkiyet hakkına tasarıma konu olup olmadığını bilip bilmedikleri veya bilebilecek durumda olup olmadıkları hususlarının değerlendirilmesi gerekir.
Dairemizce de bu nedenle Yargıtay emsal içtihatları uyarınca sektörel araştırma yapılarak, üretici olmayıp sadece satıcı olan davalı şirketin, dava konusu malın türü, niteliği, tüketilme sıklığı ve ait olduğu sektör itibariyle satışa sunduğu malların, davacı adına tescilli faydalı modele konu olup olmadığını bilip bilmediği veya bilebilecek durumda olup olmadığı hususlarında inceleme yapılması amacıyla, önceki bilirkişi heyetine sektör uzmanı olarak bir tıbbi biyomedikal uzmanı bilirkişi dahil edilmesi suretiyle oluşacak yeni heyetten ek rapor aldırılmak üzere duruşma açılmıştır.
Alınan ek raporda da belirtildiği üzere, dava konusu ürün, anjiyo sonrasında kum torbası yerine kullanılan avantajlı bir üründür. Kasıktan yapılan anjiyoda hastanın kum torbası ile yaklaşık 6 saat yatakta yatmasına ve bu halde kum torbası ve sıkı bir bandaja ihtiyaç duyuluyorken, davacıya ait faydalı model konusu üründe, kum torbası yerine, kasık içine geliştirilen yeni bir kapatma aracı kullanılmakta ve bu sayede yatakta bekleme süresi kısalmaktadır. Öyle ki bu sistem sayesinde şişirilen balon ile düzenli bir baskı uygulandığından, kum torbasının ağırlığı ve baskısı ile hastada meydana gelen sürekli acı çekme durumu yaşanmamaktadır. Bu malzeme ile hem hastaya hem hastaneye konfor ve zaman avantajı sağlanmakta, ayrıca tek kullanımlık bu malzeme ile hijyen sorununun da üstesinden gelinmiş olmaktadır. Dolayısıyla önceki uygulamadan sonraki uygulamaya, köklü ve avantajlı bir değişim içeren davacıya ait faydalı model konusu buluşun, aynı sektörde faaliyet gösteren davalı tarafça bir fikri hak olarak korunmadığının düşünülmesi mümkün değildir. Bu itibarla davalı şirketin, dava konusu malın türü, niteliği, tüketilme sıklığı ve ait olduğu sektör itibariyle satışa sunduğu malların, davacı adına tescilli faydalı modele konu olup olmadığını bildiği veya bilebilecek durumda olduğuna dair ek bilirkişi raporundaki tespitlere Dairemizce de iştirak edilmiştir.
Bu durum karşısında Dairemizce, davalının kusurlu olduğu ve bu nedenle de hükmedilen maddi ve manevi tazminat taleplerinden sorumlu bulunduğu kabul edilmiş, mahkemece SMK’nın 151/2. maddesi uyarınca maddi tazminatın belirlenmesi yönteminde ve hükmedilen manevi tazminat tutarında, istinaf edenin sadece davalı olduğu da gözetilerek, bir isabetsizlik görülmemiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 26/02/2019 gün ve 2017/253 Esas – 2019/59 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın KISMEN KABULÜ ile davalı tarafa ait “…” ibareli “…” davacının … sayılı faydalı modelden doğan haklarına tecavüz teşkil ettiğinin TESPİTİNE, tecavüzün DURDURULMASINA,
3-Tecavüz konusu ürünlere EL KONULMASINA VE İMHASINA,
4-2.380,80-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-2.000,00-TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Masrafı davalıya ait olmak üzere kesinleşmiş karar özetinin günlük bir gazetede bir defa İLANINA,
7-Fazlaya dair istemlerin REDDİNE,
8-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 299,19-TL karar harcının peşin alınan 187,86-TL ve tamamlama harcı ile alınan 94,32-TL olmak üzere toplam 282,18-TL harçtan mahsubu ile bakiye 17,01 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
9-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, kabul edilen maddi tazminat talebi yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre hesaplanan 2.380,80-TL, kabul edilen manevi tazminat talebi yönünden 2.000,00-TL olmak üzere toplam 4.380,80-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, reddedilen maddi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre hesaplanan 2.380,80-TL, reddedilen manevi tazminat talebi yönünden 2.000,00-TL olmak üzere toplam 4.380,80-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
11-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 772,30-TL tebligat ve posta masrafı, 1.800,00-TL bilirkişi ücreti ile istinaf aşamasında yapılan 16,50-TL tebligat ve posta masrafından oluşan toplam 2.588,80-TL yargılama giderinin, davanın kabul ve ret oranına göre payına düşen 517,76-TL’ye 187,86-TL peşin harç ve 31,40-TL başvurma harcı tutarı eklenerek oluşan toplam 737,02-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
12-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan 59,50-TL tebligat ve posta masrafı, 3.750,00-TL bilirkişi ücreti ile 148,60-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcından oluşan toplam 3.958,10-TL yargılama giderinin davanın takdir edilen kabul ret oranına göre payına düşen 3.166,48-TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
13-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
14-Davalı tarafından istinaf başvurusunda peşin olarak yatırılan 54,40-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davalıya iadesine,
15-Davacı kendisini istinaf aşamasında vekille temsil ettirdiğinden ve tek duruşma yapıldığından, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. hükümlerine göre hesaplanan 5.500,00-TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
16-Davalı kendisini istinaf aşamasında vekille temsil ettirdiğinden ve tek duruşma yapıldığından, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. hükümlerine göre hesaplanan 5.500,00-TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Dair, Davacı vekili ve davalı vekillerinin yüzlerine karşı yapılan açık yargılama sonucunda 19/10/2022 tarihinde HMK 361 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 19/10/2022

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 04/11/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip