Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1128 E. 2022/510 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/12/2019
NUMARASI …
DAVANIN KONUSU : YİDK Marka Kararı İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 03/12/2019 tarih ve 2018/451 E. – 2019/533 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketin 2018/35772 sayılı “…+şekil” ibaresinin 01 ve 05. sınıflarda tescili için marka başvurusu yaptığını, başvurularının … YİDK tarafından 2018-M-8009 sayılı karar ile 6769 sayılı SMK’nun 5/1-(b), (c) bentleri uyarınca reddedildiğini, oysa…..ibaresinin müvekkilinin sınai haklarını elinde tutmuş olduğu bir teknoloji olduğunu, söz konusu teknolojinin ülkemizi de kapsar şekilde… başvuru numarası ve … yayın numarası ile korunmakta bulunduğunu, bu teknoloji ile demirin doğrudan karaciğerden vücut tarafından emilmesinin sağlandığını ve normal … ilaçlarında %10-15 seviyesinde olan … emiliminin oldukça yüksek seviyelere taşındığını, dünyada genel olarak “…” markası ile satılan bu teknolojiye sahip ilacın, ülkemizde ise “…” adı ile uzun zamandır pazarlandığını, müvekkilinin bu yeni teknolojisi ile ilgili olarak, “…”, “… …. ibareli markalarını Avrupa ülkeleri dahil dünyanın birçok ülkesinde tescil ettirdiğini, aynı zamanda davacının kardeş firması olduğu … ……. ile birlikte, “…” dahil seri markaların da sahibi olduğunu, dava konusu markada esas veya ayırt edici unsur olan “…” ibaresinin, müvekkilinin formülasyonlarını karakterize eden içerik olan “…… sözcüğünden türetilmiş, müvekkilinin özgün fikri çabasının bir ürünü olarak üretilmiş, tamamen hayal ürünü olan bir ibare olduğunu, müvekkilinin gerçek sahibi bulunduğu tescilli markaları ve kazanılmış hakkı sebebiyle huzurdaki marka başvurusunun da tescil edilmesinin gerektiğini, markanın müvekkili tarafından hem ülkemizde hem de dünyada aktif olarak kullanıldığını ve ayırt edici hale getirildiğini ileri sürerek, davalı … YİDK kararının iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davacının başvurusunun reddedildiği malların eczacılık, temizlik, kozmetik, tekstil, kişisel bakım, tarım gibi pek çok alanda kullanılan endüstriyel kimyasallar, insanlar için ilaçlar, tıbbi kullanım için diyetetik maddeler, gıda katkıları, gıda katkı maddeleri gibi mallardan oluştuğu, söz konusu malların, tıbbi açıdan tedavi sırasında veya bebek besini, diyet besini yahut gıda/mineral takviyesi amacıyla kullanılan ürünleri veya bu ürünlerin yapımı sırasında kullanılan kimyasal maddeleri kapsadığı, uyuşmazlık konusunu oluşturan markaya konu ürünün ise özel bir yöntemle … emiliminin sağlanmasına ilişkin bir takviye olduğu, bu takviyenin de … mineraline ilişkin bulunduğu, başvuruda yer alan “… …” ibaresinin, … teknolojinin kullanıldığı veya … teknoloji ile kullanıma hazır hale getirilmiş … elementini nitelediği, başvuruda yer alan şekil unsurunun ise söz konusu teknoloji ile kapsül ya da damla içine sıkıştırılmış durumda olan elementin bulunduğu çekirdek kısmı temsil ettiği,
dolayısıyla dava konusu başvurunun, tescil talebine konu malların tamamı için özellik belirten işaret olması nedeniyle SMK 5/1(c) maddesi kapsamında marka olarak tescil edilebilmesinin mümkün olmadığı, başvuru sahibinin marka işlem dosyası kapsamında sunmuş olduğu delillerin, çeşitli yurtdışı tescilleri ile ilgili bulunduğu, başka bir ifadeyle davacının sadece marka başvurularına veya marka tescil belgelerine dayandığı, kullanım sonucu ayırt edicilik kazanma iddiası ile ilgili olarak marka işlem dosyası kapsamında herhangi bir şekilde gerçekleştirilmiş olan kullanım ile ilgili delilin bulunmadığı, aynı durumun dava konusu bakımında etkisi olmasa da dava dosyası kapsamında da devam ettiği, dolayısıyla dava konusu başvurunun SMK 5/2 maddesi istisnasından da yararlanamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, mahkeme gerekçesinin bilimsel verilerden değil de sadece internetten ve hiçbir bilimsel dayanağı olmayan sosyal medya portallarından derlendiğini, oysa internette yer alan bilgilerin, zaten müvekkili tarafından ürünün tanıtımı amacıyla halka sunulan bilgiler olduğunu, mahkemece müvekkilinin önceye dayalı tescilli diğer “…” markalarının irdelemediğini, “…” (…; …) ibaresinin müvekkilinin sınai haklarına sahip bulunduğu bir teknoloji olduğunu, bu ibarenin herkesin kullanımına açık bir ibare olmadığını, müvekkilinin markalarının ülkemiz dâhil birçok ülkede tescilli ve korunmakta olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve mahkemece görüşüne başvurulan ve içinde ilaç ve eczacılık alanında uzman bilirkişinin de yer aldığı 26.09.2019 tarihli heyet incelemesi ile “… …” ibaresinin, “…” veya “…” isimli gıda takviyesi olan preparatların etken maddesinin adı olduğunun ve aynı zamanda, … eksikliği tedavisinde kullanılan ve hem tedaviyi efektif hale getiren hem de yan etkilerini azaltan bir yöntemin adı bulunduğunun, başvuruda yer alan şekil unsurunun ise söz konusu teknoloji ile kapsül ya da damla içine sıkıştırılmış durumda olan elementin bulunduğu çekirdek kısmı temsil ettiğinin anlaşıldığı, davacının başvurusunun reddedildiği malların da eczacılık, temizlik, kozmetik, tekstil, kişisel bakım, tarım gibi pek çok alanda kullanılan endüstriyel kimyasallar, insanlar için ilaçlar, tıbbi kullanım için diyetetik maddeler, gıda katkıları, gıda katkı maddeleri gibi mallardan oluştuğu, söz konusu malların, tıbbi açıdan tedavi sırasında veya bebek besini, diyet besini yahut gıda/mineral takviyesi amacıyla kullanılan ürünleri veya bu ürünlerin yapımı sırasında kullanılan kimyasal maddeleri kapsadığı, dolayısıyla dava konusu başvurunun, tescil talebine konu malların tamamı için nitelik belirten işaretlerden olması nedeniyle SMK’nın 5/1(c) maddesi kapsamında marka olarak tescil edilebilmesinin mümkün olmadığı, başvuru sahibinin marka işlem dosyası kapsamında sunmuş olduğu delillerin, çeşitli yurtdışı tescilleri ile ilgili bulunduğu, başka bir ifadeyle kullanım sonucu ayırt edicilik kazanma iddiası ile ilgili olarak marka işlem dosyası kapsamında herhangi bir şekilde gerçekleştirilmiş olan kullanım ile ilgili delilin bulunmadığı, aynı durumun dava konusu bakımında etkisi olmasa da dava dosyası kapsamında da devam ettiği, dolayısıyla davacı vekilince 6769 saılı SMK’nın 5/2. maddesi şartlarının müvekkili yararına gerçekleştiğinin de ispatlanamadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 14/04/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 14/04/2022