Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1118 E. 2022/497 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/03/2020
NUMARASI …

DAVANIN KONUSU :YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 11/03/2020 tarih ve 2018/422 E. – 2020/85 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “…” ibareli marka başvurusuna, davalı Şirketin “…” ibareli markalarına dayalı olarak yaptığı itirazının nihai olarak YİDK tarafından kısmen kabul edilerek başvuru kapsamından 36. sınıf hizmetlerin tamamı ile 37. sınıfta yer alan “kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir ve akaryakıt dolumu)” hizmetlerinin çıkarıldığını, oysa taraf markaları arasında benzerlik bulunmadığını, dava konusu başvurunun “…” ibaresinden değil “…” ibaresinden oluştuğunu, müvekkili markasının başvuru sahibinin soyadı olan “…” ibaresinin piyasadaki benzerlerinden ayrışması için, kendine özgü grafik tasarımı ile oluşturulduğunu, davalı Kurum nezdinde tescilli pek çok “…” ibareli markanın bulunduğunu, müvekkili markasının hem görsel hem de sektörel olarak iltibas yaratmasının mümkün olmadığını, tarafların faaliyetleri arasında sektörel olarak hiçbir benzerlik bulunmadığını, davalı markalarının birkaç harften oluşan ve dilimizde yaygın kullanılan bir sözcükten ibaret olduğunu, bu nedenle ayırt edici gücünün düşük bulunduğunu, müvekkilinin markasının ise özgün ve farklı bir marka olduğunu ileri sürerek YİDK’ın 13/09/2018 tarih ve….. sayılı kararının iptali ile, 2017/62372 sayılı markanın tescil işlemlerinin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, taraf markaları arasında iltibas ihtimali bulunduğunu, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, başvurunun asli unsurunun “…” ibaresi olduğunu, bu ibarenin müvekkili markalarının gerek asli gerek tali unsurları ile birlikte benzerlik gösterdiğini, taraf markaları kapsamında aynı – aynı tür emtiaların yer aldığını, davacı markasının, müvekkilinin “…” ibaresini birebir aynen ve başlangıç sesi olarak içerdiğini, ibareye eklenen “…” harflerinin markaya herhangi bir farklılık katmadığını, “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin zayıf olmadığını savunarak davanın reddi istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu 2017/62372 sayılı başvuru ile redde mesnet davalıya ait markalar arasında redde konu 36. ve 37. sınıf hizmetler yönünden ayniyet düzeyinde var olan benzerliğin, yine işaretler yönünden ilgili tüketiciler algısında oluşan görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik ile bir bütün olarak ele alınarak değerlendirilmesi sonucunda, işaretler arasında YİDK kararında da belirtildiği üzere SMK’nın 6/1 maddesi anlamında iltibasa neden olabilecek bir benzerliğin mevcut olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, mahkeme alınan iki bilirkişi raporunun çelişkili olduğunu, raporlar arasındaki çelişki giderilmeden ve bu husus gerekçelendirilmeden hukuka ve Yargıtay içtihatlarına aykırı hüküm tesis edildiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda … sektörüne ilişkin detaylı inceleme yapılmadığını, ortalama tüketici ve hızlı tüketim malları söz konusu gibi değerlendirme yapıldığını, uyuşmazlık konusu hizmetlerin tüketicisinin bilinçli olduğunu ve taraf markları arasındaki farkı kolayca anlayabileceğini, dava konusu başvuru ile davalı Şirketin redde mesnet markaları arasında görsel ve işitsel benzerlik bulunmadığını, müvekkili markasının … ibaresinden oluşmadığını, … ibaresinin marka gücünün zayıf bulunduğunu, davalı Kurum nezdinde tescilli … ibareli markaların olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak istinaf talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka başvurusunun kısmen reddine dair YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “… …” ibareli marka başvurusu ile redde mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında, uyuşmazlık konusu olan 36. ve 37. Sınıf hizmetler yönünden 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunduğu, zira dava konusu başvurunun asli unsurunun “…” ibaresi olup bu ibarenin ilgili tüketici nezdinde “…” olarak algılanacağını, bu durumun “…” asıl unsurlu redde mesnet markalarla iltibas oluşturacağını, başvuruya yeterli ayırt ediciliğin sağlanmadığı, diğer taraftan “… ibaresinin uyuşmazlık konusu 36. ve 37. Sınıf hizmetleri bakımından ayırt ediciliğinin düşük olduğunun da söylenemeyeceğini, ayrıca Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararında kabul edildiği üzere iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olması ve mahkemece de gerekçesi açıklanmak suretiyle markalar arasında iltibas tehlikesi bulunduğunun kabul edilmesi karşısında davacı vekilinin bilirkişi raporlarının çelişkili olduğuna ilişkin istinaf itirazının da yerinde olmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 07/04/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 30/04/2022