Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1114 E. 2022/449 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1114
KARAR NO : 2022/449
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN VEKİLİ :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/06/2020
NUMARASI : 2019/239 E. – 2020/62 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU :YİDK Kararının İptali, Marka Tescili

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 24/06/2020 tarih ve 2019/239 E. – 2020/62 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin 2018/59084 sayılı renk markası başvurusunun dava konusu YİDK kararıyla tarafından 6769 Sayılı SMK 5/1-b bendi gereğince nihai olarak reddedildiğini, oysa başvuruya konu rengin “…” renk olduğunu, davacının bu rengi uzun yıllardır “…” ibareli çikolata ve gofret ürünlerinin ambalajlarında kutu ve kolilerinde kullanıldığını, başvuruya konu rengin” …” isimli ürün ile özdeşleştiğini, tüketici tarafından ürünün başvuruya konu renkten bağımsız düşünülmeyeceğini, renklerin marka olarak tescil edilmesinin mümkün olduğunu ileri sürerek 2019-M-6313 sayılı YİDK kararının iptali ile başvurunun tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, SMK’nın 5/l-b maddesi gereği her hangi bir ayırt edici niteliğe sahip olmayan işaretlerin marka olarak tescil edilemeyeceğini, tek renkten oluşan işaretlerin marka olarak tescil edilebilmeleri için söz konusu rengin belli düzeyde ayırt edici nitelik kazanmış olmasının gerekil olduğunu, renk markalarının ancak uzun süreli ve doğrudan renk üzerine kurulmuş bir pazarlama stratejisi ile markasal ayırt edicilik kazanabileceğini, somut uyuşmazlıkta davacının yalnız “…” rengine ilişkin markasal nitelikte bir kullanımı bulunmadığını, anılan rengin çoğunlukla bir ambalajın ve “…” ibaresinin fonu olarak kullanıldığını, söz konusu rengin bir çok ticari işletme ile ilişkilendirilebilir nitelikte olduğunu, bu yönü ile de ayırt edici niteliği haiz bulunmadığını, davacının tescil işlemlerinin devamına karar verilmesi talebinin tescil işlemi mahkemenin yetkisinde olmadığı için reddi gerektiğini, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece , davacının 30. sınıfta yer alan mallar bakımından tescilini talep ettiği işaretin salt renkten oluştuğu, söz konusu rengin “…” renk kodu ile belirli hale getirildiği, böylece sicilde gösterilebilir niteliğinin bulunduğundan soyut ayırt ediciliğinin bulunduğu ancak tek başına dava konusu … rengin (…) tescil edilmek istenen emtialar bakımından marka olabilecek nitelikte olmadığı, dava konusu başvurunun somut ayırt ediciliğe sahip bulunmadığı, diğer taraftan dava konusu başvurunun kullanım yolu ile ayırt edicilik kazandığı iddiasının mevcut deliller ile ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, 6767 sayılı SMK’nın 4. maddesi uyarınca renklerin marka olabileceğini, bir şekil oluşturan rengin, münhasıran yani tek başına marka olarak tescil edilebileceği gibi bir mal veya hizmetle özdeşleşmiş veya onu çağrıştırır hale gelmiş rengin de, herhangi bir şekille somutlaşmamış olsa bile marka olarak tescil edilebileceğini, nitekim davalı Kurum nezdinde tek bir rengin tescilli olduğu markaların bulunduğunu, dünyanın pek çok yerinde de renklerin marka olarak tescil edildiğini, Yargıtayın ve yabancı mahkeme kararlarının da bu yönde olduğunu, başvuruya konu rengin müvekkiline ait “…” markalı çikolata ve gofret ürünlerinin ambalajlarında kullanıldığını ve bu ürünle özdeşleştiğini, tüketicinin söz konusu ürünü anılan renkten bağımsız düşünemediğini, başvuruya konu rengin müvekkilinin “…” markasına ayırt edicilik vasfını veren hakim unsuru niteliğinde bulunduğunu, başvuruya konu rengin aynı zamanda tescilli “…” ibareli markanın tescilli ambalaj rengi de olduğunu, müvekkilinin … markasının tanınmış bulunduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılark davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka başvurusunun reddine dair YİDK kararının iptali ve marka başvurusunun tescili istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacının başvurusuna konu … şeklinde kodlanmış rengin tek başına 6769 sayılı SMK’nın 5/1-b maddesi uyarınca somut ayırt ediciliği bulunmadığı, diğer taraftan dava konusu başvurunun, kullanım sonucu ayırt edicilik kazandığı iddiasının ispatlanamadığından 769 Sayılı SMK’nın 5/2. Maddesi koşullarının oluşmadığı, dava konusu başvurunun SMK’nın 5/1-b maddesi uyarınca marka olarak tescil edilemeyeceği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 31/03/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 22/04/2022

Başkan Vekili

Üye

Üye

Katip