Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/1110 E. 2022/450 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2020/1110 – 2022/450
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1110
KARAR NO : 2022/450
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN VEKİLİ :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/07/2020
NUMARASI : 2019/201 E. – 2020/125 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU :YİDK Kararının İptali , Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 17/07/2020 tarih ve 2019/201 E. – 2020/125 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin tanınmış “…” ibareli markalarının bulunduğunu, davalı Şirketin “…+” ibareli marka başvurusuna yaptıkları itirazın nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa dava konusu başvuruda yer alan şekil unsurunun müvekkilinin markalarında yer alan şekil ile benzer olduğunu, davalı Şirketin milyonlarca ayak şekli varken müvekkili markasında yer alan ayak şeklini marka olarak tescil ettirmek istemesinin dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli olduğunu gösterdiğini, müvekkilinin markalarında yer alan ayak şekli ile özdeşleştiğini, markalar arasında iltibas tehlikesi bulunduğunu, davalı Şirketin müvekkili markalarının tanınmışlığından haksız yarar sağlayacağını ileri sürerek YİDK’nın 30.09.2019 tarihli ve 2019-M-8049 sayılı kararının iptalini ve dava konu başvurunun tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekili, taraf markaları arasında benzerlik bulunmadığını, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket yetkilisi, taraf markaları arasında görsel, işitsel veya kavramsal düzeyde ilişkilendirme ihtimali veya iltibasın söz konusu olmadığını, müvekkilinin dava konusu ibareyi taşıyan önceki tarihli markasının bulunduğunu, insan ayağı şeklinin kimsenin tekeline verilmeyeceğini savunarak davanın reddi istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, taraf markalarının markaları oluşturan kelimelerin yanında şekli unsurlarıyla beraber bir bütün olarak, görsel, işitsel ve kavramsal olarak birbirlerinden farklılaştığı, halk tarafından ilişkilendirme ihtimali dahil, karıştırılma ihtimaline yol açacak bir benzerlik bulunmadığı, davacının “…+” markasının tanınmışlığı ispatlanmadığı gibi marka işaretleri arasında benzerlik bulunmadığından SMK’nın 6/4 ve 6/5 maddesindeki koşulların da oluşmadığı, ayrıca kötü niyet iddiasının da ispatlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporundaki tespitlerin somut durumla bağdaşmadığını, dava konusu markada yer alan şekil unsuru ile müvekkilinin itirazına mesnet markalarında yer alan şekil unsurunun ayniyet derecesinde benzer olduğunu, SMK’nın 6/1 maddesindeki koşulların bulunduğunu, müvekkili markaların tanınmış olduğunu, dava konusu markanın müvekkilinin seri markası olarak algılanacağını, davalının, müvekkili ile özdeşleşen ayak şekli ile yeni bir marka üreterek müvekkili markalarının tanınmışlığından yararlanma çabasında olduğunu ve kötüniyetli bulunduğunu, davalının eylemlerinin markaya tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dava konusu “…+” markası ile davacının itirazına mesnet marka işaretleri arasında SMK’nın 6/1 maddesi anlamında benzerlik bulunmadığı, zira taraf markalarında yer alan kelime unsurları farklı olduğu gibi ayak tabanı figüründen oluşan şekil unsurlarının da benzer bulunmadığı, davacının itirazına mesnet markalarında yer alan ayak figüründen oluşan şekil unsurunun tanınmış olduğu ispatlanmadığı, esasen taraf marka işaretleri arasında benzerlik olmadığından davacının itirazına mesnet markalarında yer alan ayak figüründen oluşan şekil unsurunun tanınmış olup olmadığının sonuca etkili bulunmadığı, kötü niyet iddiasının da ispatlanamadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 31/03/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 22/04/2022

Başkan Vekili

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.